English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Français / [ K ] / Kaldırın onu

Kaldırın onu traduction Français

384 traduction parallèle
Gelin, kaldırın onu.
Allez. Soulève-le.
Kaldırın onu.
Debout!
Kaldırın onu.
Relevez-le.
Öndeki vagonu hizaya sokun! Kaldırın onu!
Alignez cette voiture!
Kaldırın onu ordan. Peki ya diğer ölüler?
- Débarrasse-nous de cette charogne.
Yukarı kaldırın onu.
Remettez-le en selle.
Kocacım kaldırın onu
Vieux maître. Emmenez-les!
Hadi, kaldırın onu yukarı!
Reculez, salauds!
Kaldırın onu. Yavaşça.
Relevez-le.
Kaldırın onu yukarı.
Remontez-le.
Bir defasında çekim arasında filmimde dokumacı Maria rolünü oynayan sevimli yaşlı kadın yorgun yüzünü kaldırıp bana "Şeytan gerçek, onu yatağımın baş ucunda otururken gördüm" dedi.
La belle vieille femme qui joue le rôle de Maria la tisserande dans mon film, a un jour approché son visage fatigué de moi - pendant une pause dans les prises de vue - et dit : " le diable existe.
Onu hep gururla havaya kaldırırım ki... yumruk yapıştırmak isteyen rahatça yapıştırsın.
Je l'exhibe toujours à l'air libre, et si quelqu'un veut le frapper, je l'attends.
Bir aydır orada ve onu hücreye atmışlar. Sadece su ve ekmek veriyorlar, imtiyazlarını kaldırmışlar.
Il y est depuis un mois, on l'a mis en cellule d'isolement, au pain et à l'eau, et ses privilèges ont été suspendus.
Fakat ben onu, babamı kaldırımda yerde uzanırken gördüm, kafasının arkası bütünüyle...
Mon père... Étendu sur le pavé, l'arrière de la tête totalement...
At onu ve ellerini kaldır.
- Ce n'est pas vrai. Lâchez ça et mains en l'air.
Sadece çamurluk çarpmış ama onu kaldırıma devirmiş, ve hafif bir beyin sarsıntısı geçirmiş.
Il n'a que des égratignures, mais le choc l'a ébranlé.
Tamam. Onu yavaşça kaldırın.
bon, soulevez-la doucement.
- Kaldırın onu. Devam edin.
Levez-le, on continue.
Demin doktorla konuştum. Geliyor. Onu ayağa kaldırın.
Le médecin dit qu'il faut le maintenir debout.
Şimdi onu kaldırıp kendine getirin ve ona bir tek oyun olursa, boğazı kesilmiş bir oğlu olacağını ona açıklayın.
Je ne veux plus de coups de feu ici. Je veux du calme et du silence.
Onu kullanmayacaksın, öyleyse kaldır.
Tu vas pas t'en servir alors range le
- Tamam, onu kaldırın.
Emmenez-le.
Herhalde Vandamm'ın adamları onu kaçırıp Lester Townsend'in evinde... ortadan kaldırmaya çalışmış.
Les hommes de Vandamm ont dû tenter de le supprimer chez Lester Townsend.
Bay Cooper, kaldırın onu.
- Rangez-ça.
- Kaldırın onu.
Rangez-ça.
- Onu kaldırın.
- Mettez-le debout.
- Onu kaldırın.
- Faites-le lever.
Kaldırın onu.
Emmenez-le.
Lütfen onu dikkatli kaldırın.
Soulevez-le doucement.
Onu ortadan kaldırın, yoksa başınız belaya girer.
Tu le liquides. À le protéger, tu risques de t'y brûler.
Siz de onun kan kaybedişini izleyeceksiniz şu kadının, iyice düşündükten sonra hançeri kaldırıp, onu susturuşunu da.
Nous allons voir cette femme, qui après mûre réflexion, s'empare du poignard et abrège son existence.
Ben kaldırırım onu, bırakın.
Reposez-moi.
Var olup olmadığı belli olmayan bir kadın hakkında tartışmak yersiz. Eğer onu görebiliyorsanız, güvenlik kuralları bir an önce ortadan kaldırılmasını söylüyor.
Alors, les 600 000 Coréens du Japon devraient tous être des criminels.
güzel Sally sokaklarda bacaklarını erkeklere gösterir... ama fazlasını istersen para ödenir eteğini kaldırırken nerede duracağını bilir... um-pa-pa, bu işler böyledir um-pa-pa, bunu herkes bilir... ister gizli olsun isterse açık... hiç fark etmez um-pa-pa... saf bir genç kız hamile kalmış bir erkeğin evine sığınmış, o da onu ayartmış... sızlanmanın alemi yok, bu yola girmiş bir kez o da paralarını sayar ve şarkı söyler...
La jolie petite Sally Se promenait par ici En montrant ses jolies gambettes Tous les hommes étaient à la fête On voyait ses jarretelles Mais ce n'était pas gratuit
Onu kaldırın.
Levez-le.
Onu Nevada sınırında bırakmak zorunda kaldık.
On l'a perdu a l'entree du Nevada.
Şey, burada sadece bir kaç günün kaldığına göre, daha büyük davalarla nasıl baş ettiğimizi görmek istersiniz. Sanırım onu size açıklayabilirim.
N'ayant que quelques jours à passer ici, vous aimeriez sûrement nous voir traiter des affaires importantes.
Müşteriyi berber kayışıyla bağla, düğmeye bas, onu kaldır, çevir saçlarının aşağıya salınmasını sağla ve kırp, kırp, kırp.
On assied le client, on l'attache, on bascule le siège... Les cheveux pendent, et clac clac...
Kaldırın onu.
Ramasse-le.
İdamı erteleyin ve onu bir hastaneye kaldırın
Vous devriez suspendre son exécution et le faire hospitaliser.
- Bud, onu kaldırın. Ben iyiyim.
- Bud, aide-la, je vais bien.
Kaldırın onu, gençler!
Empereur!
TShangguan Ren'e ne olacak? Onu en ummadığı bir anında öldüreceğim Cesetleri kaldırın, hadi!
Les gens doux peuvent accomplir les choses les plus terribles car personne ne se méfie d'eux.
Amerika'daki kontağımız, onunla görevlendirdiğim kadın görev başarıya ulaşır ulaşmaz onu ortadan kaldıracak.
Son contact en Amérique, la femme que je lui ai assignée elle va l'éliminer dès que la mission est accomplie.
Onu ayağa kaldırın.
Mettez-le debout.
Hayır. Bir elinle verdiğin bir şeyi geri almak zorunda kaldığında onu diğer elinle almalısın.
Quand on veut reprendre ce qu'on a accordé avec une main, il faut le reprendre avec l'autre main.
Kaldırın onu.
Accrochez-le.
Bence kıçını kaldırıp hemen toz ol buradan yoksa gelip onu da götürür ha!
Remue-toi le cul avant qu'il vienne te faucher ça aussi!
Bir danayı boğazlamak istediğinizde, boynuna bir ip dolarsınız onu tezgaha yönlendirirsiniz, danayı yukarı kaldırıp, tezgaha yatırıp acele bağlarsınız.
Pour tuer un veau, on lui met une corde autour du cou, on l'amène à l'étal, on l'allonge dessus et on l'attache.
- Onu kaldırın.
- Hissez-le.
- Hadi kaldırın. Onu çıkarın.
- Allez, hissez-le.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]