English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ O ] / Onu bulmalıyım

Onu bulmalıyım traduction Portugais

378 traduction parallèle
- Onu bulmalıyım!
- Tenho de o encontrar!
- Onu bulmalıyım.
- Tenho que encontrá-la.
Hayır, onu bulmalıyım.
Não, tenho que encontrá-la.
Onu bulmalıyım!
Tenho que encontrá-la!
Onu bulmalıyım!
Tenho de o encontrar.
Onu bulmalıyım.
Com certeza, senhor!
Onu bulmalıyım! Bulmalıyım! Ayine mi geldin olay çıkarmaya mı?
Veio à missa ou veio dar espectáculo?
- Onu bulmalıyım.
- Tenho que a encontrar.
Onu bulmalıyım.
Tenho de o encontrar.
Onu bulmalıyım.
- Tenho de encontra-lo. Sou o responsável.
Matt! Konuşmam nerde? Onu bulmalıyım!
Onde está a minha alegação!
Her sokağı, her evi, her köşeyi, şehirin her santimini aramam gerekse de onu bulmalıyım.
Ainda que deva revistar cada rua, cada casa, cada beco, cada polegada desta cidade, devo encontrá-lo!
- Onu bulmalıyım.
- Tenho de descobri-la.
Onu bulmalıyım.
- Tenho que segui-lo.
Onu bulmalıyım.
Eu tenho que segui-lo.
- Onu bulmalıyım.
- Tenho de achá-la.
Michael... Onu bulmalıyım, Bill.
Michael... tenho de encontrá-lo, Bill.
Onu bulmalıyım!
Eu preciso!
Onu bulmalıyım.
Tenho de a reaver.
Onu bulmalıyım.
Tenho que achá-lo.
Onu bulmalıyım.
Tenho de ir ter com ela.
- Onu bulmalıyım.
- Tenho de a achar.
Onu bulmalıyım.
Como eu estava enganado.
- Onu bulmalıyım.
Tenho de o apanhar, Rhino. - Tenho de o apanhar.
Hemen onu bulmalıyım.
Tenho que o encontrar.
Letal. Onu bulmalıyım.
De Letal, preciso encontrá-la.
Eğer cennete gideceksem, onu bulmalıyım!
Nem que tenha que mover céus e terra. Vou encontrá-lo!
Sanırım sık sık buraya geliyor. Onu bulmalıyım.
Acho que costuma vir aqui e preciso encontrá-la.
Onu bulmalıyım.
Preciso de saber onde está.
Yaşadığını biliyorum ve onu bulmalıyım.
Sei que ele está vivo e preciso de o encontrar.
Bakın, onu bulmalıyım Nastilerden önce!
Olhe, tenho que a encontrar antes... dos Mauzões!
Onu bulmalıyım. Hiçbir rahatsızlığım yok.
Devo encontrá-Io e não estou doente!
Onu bulmalıyım.
Tenho de a encontrar.
- Onu bulmalıyım.
- Tenho de encontrá-lo.
- Hayır, onu bulmalıyım.
- Não, tenho de o encontrar.
Başka yanlışlar yapmadan onu bulmalıyım.
Tenho de o encontrar antes que ele piore as coisas.
Evet, öyle. Bu demektir ki onu bulmalı ve İtalya'nın dışına çıkarmalıyım.
Significa que tenho que encontrá-la e tirá-la de Itália.
Evet, onu bir an önce bulmalıyım.
Sim, gostaria o encontrar o mais depressa possível.
Onu geri almanın bir yolunu bulmalıyım.
Tenho de arranjar forma de tirá-la de lá.
O halde gelişmemiş duyularına daha uygun bir metot bulmalıyım. Bu öyle bir metot olmalı ki aştığı her engel, onu bir sonraki engele hazırlamalı.
Acharei uma via adequada para as faculdades não desenvolvidas enquanto cada obstáculo dominado o prepara para o seguinte.
- Bu yılın En İyi Kadın Şarkıcısı Esther Hoffman. - Gidip onu bulmalıyım.
Eu tenho que achá-lo.
- Onu Ruiz'den önce bulmalıyız... yoksa bulacağımız fena halde ölü bir Bramlette olacak.
- Temos de o encontrar antes do Ruiz. Ou vamos encontrar um Bramlett morto.
Onu bir an önce bulmalıyım.
Tenho de chegar rapidamente ao pé dele.
Onu öldürmek için birşeyler bulmalıyım.
Vou achar alguma coisa para mata-la.
Sarah, onu ait olduğu yere götürmeyi isterim, ama onu önce ben bulmalıyım.
Sarah, quero levá-lo aonde pertence... mas para isso primeiro devo encontrá-lo.
Al, onu bu evlilikten caydırmanın bir yolunu bulmalıyım.
Al, eu tenho de achar um jeito de tirá-la deste casamento.
- Onu gerçekten bulmalıyım.
- Preciso mesmo de encontrá-lo.
Ve onu hemen bulmalıyım!
Encontrem-no!
Onu bulmalıyım.
Ela não está bem. Não está bem.
Onu bulmalıyım.
- Preciso de a encontrar.
Buckley yarın psikiyatrını getirecek, onu bertaraf edecek bir şeyler bulmalıyım.
O Buckley vai apresentar o psiquiatra amanhã e eu tenho de o desacreditar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]