Before you were born tradutor Turco

Before you were born, your mom and I sold your soul to the devil.

Sen doğmadan önce annenle ben ruhunu şeytana satmıştık.

And before you were born, sir, when you were nothing but a toss-up between a girl's and a boy's name, I was a soldier.

Hatta siz henüz doğmamışken daha cinsiyetiniz bile belli olmamışken ben yine askerdim.

On this day of the year, long before you were born, this heap of decay was brought here.

Sen doğmadan yıllar önce bugün... bu küf yığını oraya konulmuştu.

I was calling him Don before you were born. I mean...

Sen daha doğmadan önce ben ona Don diyordum.

I was going to the ballet before you were born.

Siz doğmadan önce, baleye giderdim.

I heard that story before you were born.

Sen daha doğmadan duymuştum bu hikayeyi.

I drove streetcars before you were born.

Daha sen dünyada değilken ben tramvay kullanıyordum.

I was drinking beer before you were born.

Ben daha sen doğmadan önce içiyordum.

Ellen Terry, great actress long before you were born.

Ellen Terry. Sen doğmadan çok önce büyük bir oyuncuydu.

The toast of Paris before you were born.

Sen doğmadan önce Paris'te onun adına kadeh kaldırılırdı.

I've been handling'guns like this, flintlock and caplock, since before you were born.

Böyle çakmak kilitli, kapak kilitli tabancalarla, sen doğmadan uğraşıyordum ben.

I killed Indians before you were born, and scalped them too.

Sizler doğmadan önce Kızılderililer öldürdüm ve kafa derilerini yüzdüm.

This machine was running before you were born.

Bu alet sen doğmadan önce çalışıyordu.

- Before you were born.

- Sen doğmadan önce.

Spock. You're reverting into your ancestors, 5,000 years before you were born.

Spock, atalarına dönüşüyorsun, sen doğmadan 5.000 yıl öncekilere!

They tore the heart out of me before you were born.

Sen doğmadan önce kalbimi söküp çıkardılar...

It was 20 years ago ; even before you were born

Bundan 20 yıl önce bir gece..

I've known your father since before you were born.

Babanızı siz doğmadan önce tanırdım.

You know... you have been a part of me... even since before you were born.

Biliyorsun doğduğundan beridir benim bir parçamdın.

... how you were chosen to succeed me long before you were born.

Daha sen doğmadan seni nasıl seçtiğimi.

I've been ridin'the subways since before you were born!

Sen doğduğundan beri metroya biniyorum ben.

It's supposed to remind you before you were born, your mother's heart beating on your back.

Bu insanın doğmadan önce annesinin karnındayken duyduğu kalp atışlarını hatırlatırmış.

Many years ago, before you were born, we all went through the terrible agony of civil war.

Yıllar önce, sen daha doğmamıştın iç savaşın korkunç acılarını çekmiştik.

I haven't gone by the name of Obi-Wan since, oh, before you were born.

Obi-Wan ismini belki de sen doğduğundan beri kullanmıyorum.

It was before you were born.

Bu sen doğmadan önceydi Apollo.

That whiskey was called Sundog a hundred years before you were born.

O viskinin adı sen doğmadan yüz yıl önce Sundog'du. Hadi.

I loved you before you were born.

Seni sen doğmadan önce bile sevdim.

These people had sworn to live and die at my command 200 years before you were born.

- Bu insanlar siz doğmadan 200 yıl önce benim bir emrimle ölmeye ant içtiler.

It started in 1 930, before you were born...

1930'lardan beri süren huzursuzluğun sonu- -

I haven't played serious pool... since before you were born... and right away, I'm laying them to waste.

Sen doğmuş doğalı ciddi bir bilardo oynamadım ve şuan da aşındırmak için diziyorum topları.

You don't know her. She left before you were born.

Tanımazsın, sen doğmadan ayrılmıştı buralardan.

Alf, what difference does it make If your parents were married before you were born?

Alf, ne farkeder ki... annenle baban sen doğmadan önce evlenmişse?

They were married before you were born.

Sen doğmadan önce evlenmişlerdi.

Your father and I bought this house before you were born.

Bu evi babanla sen doğmadan önce aldık.

- Since before you were born.

- Sen doğmadan önce.

There was a famous occasion before you were born...

Sen doğmadan önce şu meşhur olaya adı karışmıştı.

I went to a naval review once. Before you were born.

Sen doğmadan önce bir keresinde bir donanma gösterisine gitmiştim.

Before you were born.

Sen doğmadan önce.

Way before you were born, in Chicago.

Sen doğmadan çok önce, Chicago'da.

Before you were born, your parents would stay up all night together just to see the sunrise.

Siz doğmadan önce, anne ve babanız gün doğana kadar otururdu.

When that baby is born, they'll know that you and I were seeing each other long before the killing.

Bebek dünyada geldiği anda... -... herkes cinayetten önce de seninle görüştüğümüzü anlayacak.

I lost mine sweating'out chores for Pa before you were ever born.

Ben kendi yıllarımı sen doğmadan önce babam için çalışarak kaybettim.

You know they used to award these in school to spelling winners... before we were born.

Biliyorsun, biz doğmadan önce bunları okulda imla yarışması... birincilerine verirlermiş.

The ones you didn't plan, uh, did you ever consider... doing anything about'em before they were born?

Şu planlamadığınız çocuklar hakkında onlar doğmadan önce bir şeyler yapmayı düşündünüz mü?

You were born just before the war.

Sen savaştan önce doğmuşsun.

Mom, those beads look absolutely gross with that dress. These beads were given to me by Emma before you were born.

Bu boncukları bana sen doğmadan çok önce Emma vermişti.

We're about to fight a battle that was lost before most of you were born.

Şu anda birçoğunuz doğmadan önce kaybettiğimiz bir savaşa doğru gidiyoruz.

I was doing that before you were even born.

O işi ben daha sen doğmadan yapıyordum.

Yes, actually, back before you were born,

Aslında, var.

Everything that's threatening us, everything that's tearing us apart comes from you, from the lunatic promise you made long before we were born :

Duryodhana, bu ağır yükü bana dayatma! Bizi tehdit eden her şey, bizi ayıran her şey senden kaynaklanıyor, çok uzun zaman önce doğduğumuzda vermiş olduğun çılgın söz yüzünden :

Hell, I was married four times since before you were even born.

Daha sen doğmadan dört kez evlenmiştim.