Drop him tradutor Turco
1,242 parallel translation
- Hold on, man. - Drop him, asshole. - Damn.
Dayan adamım, düşecek!
I think you should drop him down to Step 2.
Bence onu 2.adıma kadar düşürmelisin.
Try and drop him again on the roof.
Yeniden çatıya indirmeyi deneyin.
We can drop him off when we're done, you know. It's no big deal, Hank.
Gitmişken onu da bırakabiliriz herhalde, bu o kadar büyük bir sorun değil Hank.
Joe, drop him.
Joe, bırak onu.
He was scared I'd drop him
Düşüreceğimden korkardı.
And when he gets you the contract at UFA, drop him.
Ve UFA sözleşmesini ayarladığında da, ondan kurtulursun.
- Drop him off at the corner.
- Onu köşede indir. - Olur.
Niles, please, drop him a Liv-A-Snap! Oh, let go of me!
Niles, şuna mama ver lütfen!
Don't drop him now.
Onu düşürmeyin.
- Drop him.
- Damlatın onu.
- What does'drop him'mean?
- "Damlatın onu" da ne demek?
Since Billy Redwood has refused amnesty, you may drop him from this petition.
Billy Redwood af teklifini reddettiğine göre bu dilekçeden onu çıkarabilirsiniz.
Drop him.
- At onu.
Drop him!
At onu!
If you don't drop him right now, you deserve every bit of misery that you get.
Onu hemen terk etmezsen, çekeceğin acıları hak etmiş olursun.
He wants to know if his mother can drop him off here.
Annem beni size bırakabilir mi diye soruyor.
I'll make it drop him in the water.
- Onu suya düşürmesini sağlayacağım.
I'm gonna make him want me and right before we do it I'm gonna drop him like he dropped me.
Beni istemesini sağlayacağım ve tam sevişmeden önce beni terk ettiği gibi, onu terk edeceğim.
Sir, I said I'd drop him to Calan gute on my mobike, isn't it?
Sadece şakalaşıyorduk, öyle değil mi?
Yes Sir, and I said I'd drop him in my Mercedes tempo.
Evet efendim, kötü bir şey yapmıyorduk.
He had me drop him on a corner.
Bilmiyorum. Onu köşede bırakmamı istedi.
You drop him now!
Onu yere bırak hemen!
Drop him or I won't mine an ounce of your gold.
Onu bırak. Yoksa altınınızı çıkarmam.
She also let it drop that she was relieved that the cops didn't find marijuana on him.
Annesi ayrıca dedi ki polislerin üzerinde marihuana bulmadıklarına çok sevinmiş.
All right, drop an NG, consent him and redline him to the O.R.
Nazogastrik tüp tak, rızasını al ve ameliyathaneyi ara.
Tell him we made the drop and everything went, you know...
Parayı bıraktığımızı ve her şeyin... Bilirsin... A evet, nasıl gitti?
- I told him, "You're so terrific. " I'm just waiting for the other shoe to drop. "
Madalyonun öteki yüzünü görmeyi bekliyorum. " dedim.
You don't have to memorize a hundred handy phrases to convince him to drop everything and be with you.
O'nu seninle birlikte olmaya ikna etmek için yüzlerce not ezberlemene gerek yok.
- I told him to drop by.
- Geçerken uğramasını söyledim.
But it can't be put before the wimp who cries because his wife left him? Politicians will drop everything to defend their image.
Ama karısı kendisini terk ettiği için, bütün gün boyunca ağlayan, yılışık bir kılıbıktan daha önemli değil, öyle mi?
I should've told him to drop it in the trash.
Dosyayı çöpe atmasını söylemem gerekirdi.
Including how a blind girl could get the drop on an ex-Con... And bleed him out with surgical precision.
Kör bir kızın eski bir mahkûmu yıkıp cerrahi bir dikkatle nasıl kestiğinin de bir açıklaması yok.
I thought it was him coming to take me back... except this time he was gonna let me drop.
Beni geri götürmek için onun geldiğini sandım. Bu defa beni atacaktı.
Grab him unless you wish me to drop the children, and I will, I promise you, I will.
Eğer çocukları bırakmamı istemiyorsanız tutun onu. Yoksa bırakırım. Yemin ederim bırakırım.
You little fuck, let him go, or I'll drop you right fuckin'now.
Seni pislik. Onu hemen bırakmazsan seni gebertirim.
I thought it was him coming to take me back... except this time he was gonna let me drop.
Beni yine almaya geldiğini düşündüm. Ama bu sefer beni düşürecekti.
Grab him unless you wish me to drop the children, and I will, I promise you, I will.
Çocukları düşürmemi istemiyorsanız onu yakalayın!
I told him to drop dead.
Ona gebermesini söyledim.
He won't cough without us giving him a cough drop!
Öksürdüğü anda pastil veririz!
I drop my pants and I feel him gnashing his teeth behind me.
İç çamaşırımı indirdiğimde arkamda dişlerini gıcırdattığını hissettim.
I can drop him off.
İstersen onu evine bırakayım.
Uh, just, uh, have him drop it by my place.
neyse, benim eve bırakmasını söylersin.
Huh. I told him he should drop her before she started taking from him.
Kadın ondan bir şeyler almaya başlamadan ondan ayrılmasını söyledim.
I told him to drop by for a drink.
Ona gelip bir içki içmesini söyledim.
I told him to drop by. And if he asks, he thinks I'm 27.
Sorarsa, beni 27 sanıyor.
"I manuged to get the drop on him"?
"Avantac sağlamayı başardım"?
Do you mean, "I managed to get the drop on him"?
"Avantaj sağlamayı başardım" mı demek istiyorsun?
One little drop of fish juice and you squeal like a stuck pig. You told him that, huh?
Bir damla ton suyu yüzünden vurulmuş domuz gibi bağırmışsın.
Just one little drop don't want to make him too smart...
Müstakbel uşağım. Yalnızca küçük bir damla.
- You told him to drop dead.
- Ona geber diyen de sensin.
himself 154
himura 39
him again 23
him and me 36
him too 56
him or me 60
him who 26
drop dead diva 40
drop your weapon 385
drop it 1377
himura 39
him again 23
him and me 36
him too 56
him or me 60
him who 26
drop dead diva 40
drop your weapon 385
drop it 1377
drop and roll 21
drop the weapon 187
drop the gun 488
drop the act 38
drop dead 110
drop the gun now 20
drop that 30
drop the bag 42
drop your pants 30
drop the knife 142
drop the weapon 187
drop the gun 488
drop the act 38
drop dead 110
drop the gun now 20
drop that 30
drop the bag 42
drop your pants 30
drop the knife 142