Drop the bag tradutor Turco
162 parallel translation
Drop the bag.
Çantayı bırakın.
Drop the bag!
- Çantayı at! - Hayır.
Just drop the bag and run, understand?
Sadece çantanı bırak ve kaç, anlaşıldı mı?
Drop the bag, Chuckie!
Bırak çantayı, Chuckie!
Drop the fuckin'bag! Drop the bag! Okay, no problem.
Kese kağıdını bırak.
Drop the bag!
Çantayı bırak!
Drop the bag.
Çantayı bırak!
Drop the bag or I'll blow you straight to hell.
Çantayı bırak yoksa kafanı uçurum.
Drop the bag and get your hands up.
Çantayı bırak. Eller yukarı.
Drop the bag-now!
Torbayı bırakın! Şimdi!
Drop the bag!
Çantayı at!
Drop the bag, Edward.
Çantayı at Edward.
Drop the bag!
Silahını bırak!
Drop the bag!
Silahı bırak!
Casper, drop the bag.
Casper, çantayı bırak.
- Drop the bag!
- Çantayı bırak!
Drop the bag.
Çantayı bırak.
You drop the bag here.
Çantayı oradan at.
Drop the bag, McNabb, and move on!
Çantayı bırak McNapp. Çekil!
Drop the bag!
Çantayı bırak.
Drop the bag! Get on the ground, now!
Çantayı yere at.
COLBY : I said drop the bag!
Torbayı bırak dedim.
Drop the bag, Jeanette.
- Çantayı bırak, Jeanette.
I drop the bag in the car and then I'm walking.
Parayı arabaya bırakır ve sonra giderim.
You drop the bag, pick up the money.
Çantayı bırak, parayı al.
Drop the bag!
Çantayı yere bırakın!
When I went to drop off the donation at the orphanage where Cha Hee Joo grew up... I saw Team Leader Kang Woo there.
Cha Hee Joo'nun yetimhanesine bağış yapmaya gittiğimde Kang Woo'yu gördüm.
"'Drop the masks! 'she said imperiously
"Örtülerini çıkart" diye bağırdı biri emreder bir şekilde.
Drop the other bag!
Bırak çantanın birini
My advice to you is to drop the gun, give back the bag.
Tavsiyem silahı indirip çantayı bırakman.
- Give the bag to Bozo, drop the gun and put your hands in the air.
Çantayı palyaçoya ver, silahı indir ve ellerini havaya kaldır.
Andl'm gonnabag him, fiielddress him, slam him across thehoodofmy car... like a gutted moose, and drop him on the steps ofthe countyjail!
Ve onu yakalayacağım, enseleyeceğim, onu arabamın kaputuna yapıştıracağım... fare bağırsağı gibi, ve onu hapisanenin parmaklıklarına fırlatacağım!
After you put the money in that smiley face bag... hand me that night drop, too.
Parayı şu gülümseyen suratlı çantanın içine koyduktan sonra.. ... şu gece servisine de el at.
In order to do so, I will drop him into the bag.
Şimdi onu cebime koyacağım.
Come with us Drop the bag.
- Bırak onu.
So we're gonna do the deal. We're gonna drop half a key of baking soda into a bag.
Anlaşmayı yapacağız ve yarım kilo karbonatı bir çantaya koyacağız.
Benny... I'm afraid the very generous donation you gave me was just a drop in the ocean.
Sanırım senin o bonkör bağışın okyanusta bir damlaydı.
What do you do? Boom, drop the bag.
Ne yaparsın?
I needed a fall guy to make the bag drop in case things went south.
İş ters giderse harcayacak birisi gerekiyordu.
Just drop it in the bag!
At şunu çuvalın içine! Aman Tanrım!
Drop the bag!
Çantayı at.
Come on in, dear. I just wanted to drop off some things for the police clothing drive.
Polisler kermesi için giysi bağışlamak istiyordum.
NO, THE ONLY TIME KATE CAME AROUND WAS TO DROP OFF A GARBAGE BAG FULL OF JOE'S STUFF.
Kate sadece bir kere Joe'nun eşyalarını bırakmaya geldi.
Drop your bag and take a spar of staircase, look at the docks it's captain docks.
Çantanı bırak ve bir merdiven parçası al. Şuraya bak. Orası kaptanın.
McNabb, drop the bag and move on!
McNapp, çantayı bırak ve çekil!
You leave a bag on the airplane, you drop some pills down the drain.
Birkaç tableti kanala düşürürsün...
Drop the bag.
- Çantayı bırak.
Well, everybody will be leaving soon to get ready so I suggest you go drop Miranda's Fendi bag off at the showroom then I suppose you can go home.
Miranda'nın Fendi çantasını bırakıp sonra sanırım eve gidebilirsin.
So Ransom would have had to drive from downtown the murder scene, to his Venice condo drop the incriminating bag of dope and make it back to Los Feliz.
- Kesinlikle. Yani Ransom'ın şehir merkezinden cinayet mahallinden, Venice'deki dairesine onu suçlu gösterebilecek uyuşturucu torbasını bırakmaya geldi.
The reason we have stopped by is to drop you off this elaborate bag of goodies.
Buraya gelip sizi rahatsız etmemizin sebebi bu özenle hazırlanmış hediyeyi size vermek.
I'm talking about the bag... you're doing a ransom drop using a recherch?
Çantadan bahsediyordum... Bu kadar değerli bir çanta kullanmak zorunda mısın?
drop the gun 488
drop the weapon 187
drop the act 38
drop the gun now 20
drop the knife 142
drop the 16
drop them 38
drop the bat 16
drop the fucking gun 22
drop the guns 20
drop the weapon 187
drop the act 38
drop the gun now 20
drop the knife 142
drop the 16
drop them 38
drop the bat 16
drop the fucking gun 22
drop the guns 20
drop the weapon now 16
the bag 76
bagel 18
bagels 30
bags 140
baggins 23
bagger 17
bagley 27
bagwell 50
baggage 23
the bag 76
bagel 18
bagels 30
bags 140
baggins 23
bagger 17
bagley 27
bagwell 50
baggage 23
baghdad 32
bag it 72
bag him 29
drop dead diva 40
drop your weapon 385
drop it 1377
drop and roll 21
drop dead 110
drop your pants 30
drop that 30
bag it 72
bag him 29
drop dead diva 40
drop your weapon 385
drop it 1377
drop and roll 21
drop dead 110
drop your pants 30
drop that 30