Drop the act tradutor Turco
189 parallel translation
Drop the act.
Rol yapmayı bırak.
- Come on. Drop the act.
- Haydi, rol yapmayı kes.
You can drop the act now.
Rol yapmayı kesebilirsin artık.
- You can drop the act, Commissioner.
- Numara yapmasanız da olur Müfettiş.
Drop the act.
- Ne söyleyeyim?
- Drop the act.
- Rol yapmayı kes.
Drop the act.
Anlamazlığı bırak.
You can just drop the act.
Numara yapmayı bırakabilirsin.
Drop the act?
Rol yapmayı kes?
- Just drop the act.
Tamam mı?
- OK, drop the act.
- Tamam, bırak numarayı.
Drop the act.
Numara yapmayı kes.
You can drop the act.
Perdeyi düşürebilirsiniz.
You can drop the act.
Perdeyi düşerebilirsiniz.
- Drop the act.
- Rol yapmayı bırak.
So drop the act and tell us how we get out of here.
Bu yüzden, rol yapmayı bırakın... ve buradan nasıl çıkacağımızı söyleyin.
- Max, would you drop the act already.
- Max numara yapmayı bırakır mısın?
Krystal, you can drop the act.
Krystal, unut gitsin.
I just wish my dad would drop the act.
Keşke babam şu tavırları bıraksa.
- Drop the act, Harm.
- Numarayı bırak, Harm.
Okay, you know what? Drop the act.
Masum numarası yapmayı bırak.
You can drop the act, Heidi.
Rol yapmayı bırak artık Heidi.
Drop the act, Mike.
Numarayı bırak, Mike.
Look, you can drop the act.
Numara yapmayı bırakabilirsin.
Drop the act, Sally.
Rol kesmeyi bırak Sally.
Drop the act.
Kes rol yapmayı.
Drop the act, hayden, okay?
Kes numarayı Hayden.
Now drop the act.
Rol yapmayı bırak.
You can drop the act, Rory.
Oynamayı bırakabilirsin Rory.
Now if a plane were to come along and drop a bomb on you. That would be an'unfriendly act within the meaning of the act.
Bir uçağın gelip de tepenize bomba bırakması eylemin kendi anlamı içinde düşmanca bir yapıya bürünmesi denilebilir.
Now, why don't you drop the curtain on this act.
Şimdi şu sahnenin perdesini kapat.
You're broke, so drop the cool act.
Züğürtsün.
Tell Rick to drop by any time so I can sew up the punctures from you walkin'all over him in those heels.
Böylece o topuklarınla onun her tarafına açtığın delikleri iyileştirebilirim.
Cheryl convinced Ping to drop the case against me.
Cheryl, Ping'i açtığı davadan vazgeçmesi için ikna etmiş.
The minute I open my mouth, you're gonna drop a big bomb in there.
Ağzımı açtığım anda, oraya hemen büyük bir bomba bırakacaksın.
But our momentary lapse of concentration allowed Charlie to get the drop on us.
Fakat boşluğumuzu yakalayıp Charlie arayı açtı.
So we simplified the whole thing... and we round'em all down and drop the remainder... into an account that we opened.
Sonuçta işlemi basitleştirdik... ve tüm toplamı yuvarlayıp kalan kısmı... açtığımız hesaba aktardık.
Then drop the cool guy act and go tell Jennifer how you really feel about her.
O zaman cool çocuk ayaklarını bırak ta, Jennifer'a onun hakkında düşündüklerini söyle.
Mrs. Andrews urgently wanted to drop the rape charges against her husband.
Bayan Andrews kocasına açtığı tecavüz davasından vazgeçmek istedi.
Mrs. Andrews, didn't you decide to drop the rape charge... after your husband dropped the assault charges against you?
Bayan Andrews şikayetinizi kocanız size açtığı saldırı davasından vazgeçince geri çekmediniz mi?
Drop the macho act now. They're gone.
Maço rolünü bırakabilirsin.
Just can't drop the almighty act, can you?
Kibirini bir yana bırakamıyorsun, değil mi?
After they drop the case against Mike...
Mike açtıkları davadan çekildikten sonra...
You can drop the act, Helen.
Oyunu bırakabilirsin, Helen.
Look, Mr Cannon, let's drop the forgetful act!
Bakın, Bay Cannon, unutkanlık numarasını bırakalım!
Now I suggest you drop the St. Bernard act in future... and never forget... something called military discipline!
St Bernard numaranızı bir kenara bırakıp, askeri disiplin denen şeyi aklınızdan çıkarmayacaksınız!
You know what? You can drop the Director act, we're alone.
Müdür rolü yapmayı bırakabilirsin.
I'll help you find Duncan if you drop the charges against Weevil.
Weevil'a karşı açtığınız davadan vazgeçerseniz Duncan'ı bulmanıza yardımcı olurum.
will you please drop the dramarama act?
Zavallı kız ayaklarını bırakır mısın?
You know, drop the schoolteacher act.
- Okul öğretmeni ayaklarını bırak artık.
That means trying to figure out where tomorrow's drop is so we catch our man in the act.
Bu da yarınki kesim işinin nerede olabileceğini bulmamız gerektiği anlamına geliyor ki böylece adamımızı iş üzerinde yakalayabiliriz.
drop the gun 488
drop the weapon 187
drop the gun now 20
drop the knife 142
drop the bag 42
drop the 16
drop them 38
drop the bat 16
drop the fucking gun 22
drop the guns 20
drop the weapon 187
drop the gun now 20
drop the knife 142
drop the bag 42
drop the 16
drop them 38
drop the bat 16
drop the fucking gun 22
drop the guns 20
drop the weapon now 16
the actor 54
the actress 38
actually 30667
action 789
actual 25
active 50
activity 27
actor 69
actors 82
the actor 54
the actress 38
actually 30667
action 789
actual 25
active 50
activity 27
actor 69
actors 82
actions 21
acting 131
acts 16
actress 66
actually i do 31
actions speak louder than words 23
actually i 20
actually yes 18
actually it is 16
actually no 45
acting 131
acts 16
actress 66
actually i do 31
actions speak louder than words 23
actually i 20
actually yes 18
actually it is 16
actually no 45
activated 72
actions have consequences 23
activate 57
action stations 27
activities 24
act like it 28
act natural 51
act normal 62
act like one 18
act two 23
actions have consequences 23
activate 57
action stations 27
activities 24
act like it 28
act natural 51
act normal 62
act like one 18
act two 23