How could i tradutor Turco
10,464 parallel translation
How could I do such terrible things?
Nasıl bu kadar korkunç şeyler yapabildim?
I... How could I have forgotten?
Nasıl unutabildim?
How could I?
Nasıl olsun ki?
With you two running for state's attorney, how could I not?
İkinizi Eyalet Savcılığı için yarışırken izlemek için neden gelmeyeyim.
But how could I, after what she did there?
Ama annemin yaptıklarından sonra bunu nasıl yapabilirdim ki?
Well, how could I forget that?
Nasıl unutabilirim ki bunu?
No, how could I be?
Hayır, nasıl kızabilirim?
How could I give that up?
Nasıl vazgeçebilirim?
How could I not have noticed?
Ben bunu nasıl fark edememiştim ki?
How could I forget? You told me 10 times already.
- Nasıl unuturum, on kez söyledin zaten.
How could I have stayed?
Nasıl kalabilirdim ki?
How could I?
Nasıl yapabilirdim?
I liked her, But how could i be her friend When she carries an heir?
Ondan hoşlandım ama o bir mirasçı taşırken nasıl onun dostu olabilirim?
It's how I knew I could leave.
Evet, ben de. Gidebileceğime böyle karar vermiştim.
Sir, if you could meet me at your building, I can show you how the fire was set and the documentation linking Mr. Laney to the arsonist.
Efendim, benimle binanızda buluşabilirseniz size yangının nasıl çıktığını ve Bay Laney'nin kundakçıyla bağını gösteren belgeyi gösterebilirim.
I wish I could bring you as my wingman and you'd give me suggestions on how to act around those people.
Keşke yakın arkadaşım olarak seni götürebilseydim ve o tür insanların yanında nasıl davranacağıma dair bana öneriler verebilseydin.
You said I could ask you anything, you'd give me real answers, so how was it seeing Joe?
Sana her şeyi sorabileceğimi, gerçek cevaplar vereceğini söyledin Joe ile görüşme nasıl gitti?
I don't know how I could ever repay you.
Sana bunun karşılığını nasıl ödeyeceğimi bilmiyorum.
I was just walking the halls, trying to think of what I could say to you, how I can make this better.
Sana, bunu daha iyi hale nasıl getireceğimi sormayı düşünüyordum.
I could make it look like you infiltrated the FBI. How sure are you? 100 %.
- Ne kadar eminsin?
We get some drinks, and I know that there is somebody that you hate at work for no reason, because that's always how you are, so we could just throw them catty looks all night.
İçkimizi alırız ve iş yerinde birinden yok yere nefret ettiğini biliyorum çünkü hep böyle yaparsın. Gece boyu onlara haşin bakışlar atarız.
I thought you were gonna teach me how to lie so that I could get Mo back.
Mo'yu almam için yalan söylemeyi öğreteceğini sanıyordum.
I know when I talk about relationships it could seem like a bit much. And-and fine, if we get together later, am I going to talk about how many kids I want? But that's who I am.
İlişkilerden bahsetmem biraz fazla gelebilir ama ben böyleyim.
I just wish there was some way I could remind them of how important I am.
Keşke onlara ne kadar önemli olduğumu hatırlatmamın bir yolu olsa.
- I could compromise my guys right out of the Upper East Side, how about that?
- Görevdeki adamlarımı Yukarı Doğu Yakası'ndan ayrılma konusunda ikna edebilirim, buna ne dersiniz?
Now I know how much all of you like carrying a load, but the truth is we could use a little help.
İnsiyatif almayı sevdiğinizi biliyorum ama gerçek şu ki yardıma ihtiyacımız var.
I don't see how anyone could have the primordial besides me.
Benim dışımda kimsenin virüsün ilk haline ulaşabilen kimseyi tanımıyorum.
How else could they catch Mikhail before he could defect?
Başka türlü nasıl daha kaçmadan Mikhail'i yakalayabildiler?
Look, I know you've done some shit in your day, but... how could you work for those people?
Boktan işler yaptığından haberim var da bu insanlarla nasıl çalışırsın sen?
And God knows we could spend the rest of our lives judging each other, but that's not how I want to live anymore.
Ve Tanrı biliyor ya ömrümüzün kalanını birbirimizi yargılayarak geçirebiliriz ama ben artık böyle yaşamak istemiyorum.
I kept on trying to audit. I could not figure out how I could have all these spirits of dead people attached to me, inside me, on me.
Seansı yapmaya çalıştım durdum ama bu ölü insanların ruhları nasıl içimdeler veya üstümdeler anlayamıyordum.
I-I'm just a soldier, so I could be wrong, but I'm finding it very difficult to understand how it is that you flew a Beamer to the moon and, as you said, lived to tell the tale.
Ben sadece bir askerim, bu yüzden, yanlışım olabilir. Anlamakta güçlük çektiğim nasıl bir projektörle aya uçup,... dediğine göre, hikayeni anlatmak için hayatta kaldın.
I couldn't understand how he could so underestimate me.
Beni nasıl o kadar küçümsediğini anlayamamıştım.
How could you even think I wouldn't understand?
Nasil düsünürsün anlamayacagimi?
- If you're so worried about me, maybe you should teach me how to fight so that I could defend myself.
Bunu asla unutma. Benim için bu kadar endişeliysen kendimi savunabilmem için belki nasıl dövüşüleceğini öğretmen gerek.
I never understood how you could do that. Know who it is without turning around.
Etrafında dolananın kim olduğunu nasıl bildiğini hiç anlayamadım.
I don't understand how Dylan could have anything to do with him.
Dylan'ın onunla ne işi var anlamıyorum.
And I don't understand how Dylan could have anything to do with him.
Tehlikeli biri o. Dylan'ın onunla ne işi var anlamıyorum.
I'm totally screwed. How could you do that to me?
Nasıl yaparsın bunu bana?
Anyway, I think two people could get a body out of here in five minutes, but they'd have to have knowledge of when the office was unattended, they'd have to have a key, and they'd have to know how to disarm the alarm.
Her neyse. Bence 5 dakikada, iki kişi rahatlıkla ceseti buradan götürebilir ama buranın tenha olduğunu zamanı bilmeliler anahtarları olmalı ve alarmı nasıl etkisiz hâle getireceklerini bilmeliler.
If I could think I'd known how I would have done it.
Nasıl olduğunu bilseydim kendim yapardım.
And then, it just kind of, um... i... it kind of became a new project for me, [voice breaking] you know, seeing how long I could go without eating any food.
Sonra da bir nevi... Sonra bir nevi projeye döndü olay. Bakalım hiç yemek yemeden ne yapacaktım.
Well, for what it's worth, I don't see how you could have done anything else, sir.
Benim fikrim önemli mi bilmem ama başka seçeneğiniz yokmuş.
I can imagine how an event like that could change a person.
- Öyle bir olay insanı değiştirir pek tabii.
I don't even wanna think about how that could happen,
Nasıl olduğunu hakkında bir şey bilmek istemiyorum.
Dad, how many times have I heard you say this could be the final showdown?
Baba, kaç kez duydum bu nihai hesaplaşma dediğini?
I need to understand how you could have possibly thought that that was a good idea.
Bunun iyi bir fikir olacağını düşünmeni sağlayan şeyin ne olduğunu bilmem gerek.
How could I not?
Nasıl yapmayayım ki?
I don't understand how you could think that I would want to do these things alone.
Bunları yalnız yapmak isteyeceğimi nasıl düşündün, anlamıyorum.
Look, all these years since I figured out what happened, I-I've been trying to figure out how two humans could get me away from a Freakin'dragon.
Bak, yıllar sonra ne olduğunu bulunca, iki insanın beni nasıl manyak bir ejderhadan kurtardığını bulmaya çalışıyordum.
But if i could not trust my closest friend, How can i trust anyone who serves me?
Benim en yakın dostuma güvenemezsem, bana hizmet eden birine nasıl güvenirim?
how could i forget 203
how could it 19
how could i know 32
how could i be so stupid 35
how could i not 88
how could i have been so stupid 26
how could it be 47
how could i not be 17
how could i do that 30
how could i say no 27
how could it 19
how could i know 32
how could i be so stupid 35
how could i not 88
how could i have been so stupid 26
how could it be 47
how could i not be 17
how could i do that 30
how could i say no 27
how could you 802
how could you tell 60
how could you be so stupid 39
how could 42
how could you forget 27
how could you not 37
how could you know 50
how could you let this happen 67
how could you do that 211
how could you know that 53
how could you tell 60
how could you be so stupid 39
how could 42
how could you forget 27
how could you not 37
how could you know 50
how could you let this happen 67
how could you do that 211
how could you know that 53