How could i know tradutor Turco
1,533 parallel translation
You're wondering, how could I know that?
Bunu nerden bildiğimi merak ediyor musun?
- How could I know?
- Nereden bileyim?
- No, how could I know him?
- Hayır, onu nereden tanıyabilirim ki?
So I start racing over here on foot, and I saw Bo's minivan just in front of me, so I cut through the thicket, and you know how I hate the thicket, just so I could get here first.
Koşarak buraya gelirken Beau'nun minibüsünü önümde gördüm. Ben de daha önce geleyim diye çalılıktan kestirmeden geldim. Tanrım, nefesim.
I mean, you said that I could meet Logan properly... and you know how good I am when there's food involved.
Logan'la adam gibi tanışabileceğimi söyledin. İşin içinde yemek olunca ne kadar iyi olduğumu bilirsin.
- How could I not know?
- Ben neden bilmiyorum?
I don't know how you could sit there with them.
Nasıl olur da onlarla oturuyorsun anlamıyorum.
I don't know how you could.
Nasıl yapacaksın bilmiyorum.
I don't know how you could keep this baby a secret from me.
Bu bebeği benden nasıl saklı tutabildin bilmiyorum.
I don't know how you could lie to me for nearly four months.
Yaklaşık dört ay bana nasıl yalan söyleyebildiğini de bilmiyorum.
Oh, thank you so much as nice as it is I don't know how much longer I could've wore this dress
Aa, çok teşekkür ederim ne kadar hoş olsa da bu üstümdeki kıyafeti daha ne kadar giyebilirdim bilmiyorum
You know, it sounds like a worthy project, but just imagine how many children I could feed with that thirty-five thousand dollars.
Bilirsin, kulağa değecek bir proje gibi geliyor, ama bir hayal et otuzbeş bin dolarla kaç çocuğu doyurabilirim.
- How could there be a photo of my dad with his arm around this woman... on his nightstand and I don't even know who she is.
- Nasıl olur da babamın bir kadınla fotoğrafı... yatağının başucunda olur ve ben onu tanımam.
Yeah, I don't know how many of you people know this, but back in the day, Sandy Cohen could cut a pretty sweet tune.
Evet, bunu kaçınız biliyor bilmem ama zamanında, Sandy Cohen çok iyi şarkı söylermiş.
- Look, I know... that he's going to like you. I mean, how could he not?
- Bak, biliyorum ki.... seni sevecek yani, nasıl sevmesin ki?
Was all I could do to keep from kicking that guy's ass. I know how it feels.
Tek yapabildiğim, adamı dövmemek için kendime hakim olmak oldu.
Oh, I know I've been a little busy with the election but how could you hold out on me like this?
Seçimlerle biraz meşgul olduğumun farkındayım ama beni bu şekilde atlatabileceğini düşünmüyorsun değil mi?
I don't know how I could ever repay you, Deb.
Borcumu nasıl ödeyeceğim, bilemiyorum, Deb.
If I'm the one she didn't know she could trust, how is she supposed to trust me telling her she can?
Eğer güvenebileceğinden emin olmadığı ben isem, ona güvenmesi gerektiğini söylediğimde bana nasıl güvenebilir ki?
On a first date, I could see what a guy was wearing and know how far he would get.
İlk randevuda, bir adamın ne giydiğine bakarak, ne kadar ileri gidebileceğini söyleyebilirim.
They could probably play with, oh, I don't know, how about the building blocks that Jack very, very rarely ever even touches?
Şey oynayabilirler. Mesela yapı taşlarına ne dersin? Jack nadiren onlarla oynuyor.
I just don't know how this could have happened.
Bunun nasıl olabildiğini bilmiyorum.
Clark, I know how devastated you must be... but if you could just... keep your tears to a minimum, I'd appreciate it.
Clark, ne kadar yıkıldığının farkındayım ama gözyaşlarına hakim olursan sana minnettar kalırım.
I just don't know how I could be so gullible.
Nasıl bu kadar saf olabildim, hiç bilmiyorum.
I think if more people could just see a sex-change operation, they would know how perfectly natural it is.
Eğer insanlar bu ameliyatları izleyebilselerdi herşeyin ne kadar kolay ve mükemmel olduğunu görebilirlerdi.
I could tell Mac I know how she feels, but the truth is, I don't.
Mac'e nasıl hissettiğini bildiğimi söyleyebilirdim ama ne söyleyeceğimi bilmiyordum.
How could I not know?
Nasıl anlamadım?
Well, how about I go get a blanket, a washcloth and at the very least, we could clean this white stuff off her, you know?
Sana bir battaniye getirmemi, en azından bezle bebeğin üzerindeki beyaz şeyi temizlemeye ne dersin?
I don't know how any civilised human being could do what they did.
Onların yaptığını hangi medeni insan yapabilir bilmiyorum.
What I need is a little more information about how my fiancé could have a child that I know nothing about.
Nişanlımın benim bilmediğim bir çocuğa nasıl sahip olabileceği hakkında biraz bilgiye ihtiyacım var.
You know how much money I could've got for that?
Bundan ne kadar para kazanabilirdim, biliyor musun?
I Just wish I could make you understand how small and how sad it all was, so you'd know how little it all meant.
Keşke senin bunların ne kadar üzücü ve ufak olduğunu anlamanı sağlayabilseydim. Böylece ne demek istediğimi anlardın.
- How could I possibly know?
- Ben nereden bilebilirim?
I don't know how they could not love you.
Seni nasıl sevmezler bilmiyorum.
You do know how I get when I get a few drinks in me... I could basically probably hook up with anyone.
Beni biliyorsun, biraz içince hemen herkesle yatabilirim.
I don't know how much longer the Eagles are gonna need you, but your friends could use a little help.
Eagles'ın sana daha ne kadar ihtiyacı olacak bilmiyorum. Ama arkadaşlarının yardıma ihtiyaçları var.
I don't know how you could have left them alone like that out in the desert.
Onları öyle çölde nasıl bırakabildiğinizi anlamıyorum.
Well, that was my original assumption... but with all due respect, Captain, I mean... h-how many kids do you know that could handle a four-foot alligator?
Bana özgü bir varsayımdı bu kusura bakmayın ama yüzbaşı, yani 1.5 metre boyundaki bir timsahı tutabilecek kaç çocuk tanıyorsunuz?
I didn't even know how... I could have told you from this possession.
Bu durumu sana nasıl açıklayabileceğimi... asla bilemedim.
I don't know how we could've missed that?
Nasıl kaçırmışız bunu?
I don't know how many more there could be in the air, sir, but the point is this. We've gotta get them before they're within range of Washington.
Onları Washington'ın menziline girmeden yakalamalıyız.
I don't see how you could possibly be... you know what, listen, you little jerk.
Aç kulağını o zaman, şapşal herif.
How could she know that I'm pregnant?
Hamile olduğumu nereden biliyor ki?
I don't know the first thing about English history, so how could I have expected my students to pass an exam.
İngiltere tarihi konusunda hiçbir şey bilmezken öğrencilerimden sınavı geçmelerini nasıl bekleyebilirdim ki? öğrencilerimden sınavı geçmelerini nasıl bekleyebilirdim ki?
I do not know more. How could she do this?
Seni tanıyamıyorum.
I'm really sorry. I don't know how this could've...
Çok üzgünüm.Bu nasıl oldu....
But I didn't know it was happening so how could I have stopped it?
Fakat ben olanları bilmeden nasıl engel olabilirdim ki?
When I lost my baby, I didn't know how I could go on.
Bebeğimi kaybettiğimde nasıl yaşayacağımı bilemedim.
I couldn't show it, but it was always there, and I would think about how it could have been with us and... you know, they say that you can't love two people, but they're wrong... they're wrong.
Belki gösteremedim, ama hep vardı, hep düşünürdüm nasıl olurdu diye, biz ve... hani derler ki, iki kişiyi aynı anda sevemezsin, ama yanılıyorlar yanılıyorlar.
Oh, he could be cuter... but I don't know how.
Daha hoş olabilirdi ama nasıl olacağını bilmiyorum.
You know, I could have stayed with Clyde's sorry ass if this is how you were going to treat me.
Bana böyle davranacağını bilseydim o serseri Clyde'dan hiç ayrılmazdım.
how could you 802
how could you tell 60
how could you be so stupid 39
how could i forget 203
how could 42
how could i 257
how could you not 37
how could you forget 27
how could you know 50
how could you let this happen 67
how could you tell 60
how could you be so stupid 39
how could i forget 203
how could 42
how could i 257
how could you not 37
how could you forget 27
how could you know 50
how could you let this happen 67