English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ L ] / Let her out

Let her out tradutor Turco

2,033 parallel translation
wendy : he covered her up, wouldn't let her out of his sight'til children's aid showed up.
Onu koruyup, saklamış. Hem de, çocuk için ilkyardım gelene kadar.
Don't let her out of your sight, I'll be back.
Bir yere ayrılmasın, hemen döneceğim.
She got out, they let her out.
Gönderdiler. Taburcu edildi.
And I'll let her out only when we're back in Rome.
Roma'ya dönene kadar da serbest bırakmayacağım.
Let's get her out of there.
Önce onu oradan çıkaralım.
- Melinda, I- - - no, let's just haul the trash out in the open.
- Melinda. - Hayır. Her şeyi açıkça ortaya serelim.
Come on, Dibs, let's try it out on that girl she keeps reaching for her drink and missing.
Gel Dibs, şu kızı deneyelim bir de. Sürekli içki bardağına uzanmaya çalışıyor ve ıskalıyor.
Let's get her out of the suit, and up to the med bay.
Hadi şu elbiseden kurturalım ve klinik bölümüne gidelim.
Whatever, let's get out of here.
Her neyse. Şu an için bir an önce buradan kurtulmaya bakalım.
Why would she let him talk her into moving all the way out here?
Neden onu ta buraya taşınmaya ikna etmesine izin verdi?
One of the models passed out, so Brooke let me go up in her place.
Modellerimizden biri kendinden geçti, Brooke da beni onun yerine geçmeye zorladı.
Now that that's out of the way, let's go ahead and bring Gus up to speed.
Hadi her şeyi kenara bırakıp, Gus'ı ısındıralım.
Let's put a warrant out for Jesse Ray Moore and get pictures to every agency between here and Houston.
Teğme Tao, Jesse Ray Moore için tutuklama emri çıkaralım, Ve burayla Houston arasındaki her acentadan resimleri al.
Let's hope she doesn't think the hostages are out to get her, too.
Umalım da, rehinelere bir şey yapmasın.
I have to wonder, when Queen B finds out how little J is treating her legacy, will she let it slide?
Kraliçe B ufaklık J.'nin bıraktığı mirasa nasıl davrandığını öğrendiğinde ayağını kaydırıp kaydırmayacağını merak etmesem olmaz.
Now, the Anok exhibit opens on Friday, so there's very little chance that Dr. Kaswell would just let Anok get up and walk out of her lab.
Anok sergisi Cuma günü açılıyor. Yani Dr. Kaswell'in Anok'un ayaklanmasına ve laboratuarından dışarı çıkmasına izin vermesi neredeyse imkansız.
All right, let's get her out of this.
Pekala, çıkaralım hadi.
Yes, but if I let you out of class every time you were helpful, you'd never go.
Her faydalı olduğunda kalmana izin verirsem hiç gitmezsin ki.
Oh, well, let's see how far you two idiots get without Frank Reynolds bailing you out every five minutes.
Bakalım Frank Reynolds'un her beş dakikada bir verdiği destek olmadan ne kadar dayanacaksınız?
OLDER TED : It turns out that they really did just need to let things run their course.
Demek ki cidden her şeyi akışına bırakmak gerekiyormuş.
It turns out that they really did just need to let things run their course.
Demek ki cidden her şeyi akışına bırakmak gerekiyormuş.
Now let's move on. Once you've demonstrated your value, you are going to want to ask her out.
Değerinizi ortaya koyduktan sonra ona çıkma teklif edeceksiniz.
Brother, let's go out with her today!
Abi, bugün yengemle dışarı çıkalım.
Let's get her up here, crack her open like a lobster claw and scoop out her sweet white meat of information.
Hadi onu buraya getirelimde, Onu istakoz kıskacı gibi kırıp içini açalım ve onun tatlı beyaz "bilgi" etini içinden çıkartalım.
Let her pull the thorn out of your paw and wrap a bandage around it.
Patindeki dikeni çıkarmasına ve etrafına bir bandaj sarmasına izin ver.
- Just let her grow out of it.
Bırakalım kendi başına sıkılsın.
- I will let Mye out to save you - No, please save her
Onu bana ver.
Let's get some * * * and test her out.
Hadi birer tane * * * alalım ve şunu deneyelim.
Please, jesus, Don't let her moral failings screw me out of paradise!
- Lütfen İsa, onun ahlaksızlıkları yüzünden beni cennetten etme!
Seung Hee should be working her butt off... let's call her out and get her some drinks.
Seung Hee hala depresyonda. Arayıp, bir şeyler içmeye davet edelim.
That`s why tonight you need to let it all hang out and sweep Miss Sanchez off her little Portuguese ta-ta`s.
Bu da bu gece boyu neden dışarı da takılma gereği duyduğumu anlatıyor Bayan Sanchez'in ince minik Portekiz Ta-ta'laranı görmek için : ).
Let her find out that he got blown up from some kid at the local news desk.
Gitsin haberlerden birkaç çocuğun havaya uçtuğunu görsün bakalım.
I'll take her out of the state before I let them near her again.
Onun yanına yaklaşmadan, onu şehir dışına çıkaracağım.
Thereafter it was clear that if she could have had her way, she would never let me out of her sight again.
O günden sonra, beni bir daha gözünün önünden ayırmayacağını belli etmişti.
The publican would let the little dog out, and Tulip would greet him with all her prettiest demonstrations of pleasure.
Sahibi köpeği dışarı bırakırdı ve Tulip onu sevgiyle karşılardı.
If we're all in agreement, let's get her some antacid and get her out of here.
Hepimiz kabul ediyorsak, ona asit giderici verelim ve taburcu edelim.
If you let me out of here right now, we go straight to the cops, I spill everything.
Beni hemen buradan çıkarırsan direk polise gideriz ve her şeyi anlatırım.
Please. Let's get her out of here.
Çıkartalım onu buradan.
Let's get her out of here.
Onu buradan çıkaralım.
Y-you... you let me, uh... stay out there and watch her jump.
Beni... Beni bıraktın... Atlayışını izlememe göz yumdun.
And you can let it out, all over, in an hour.
Ve bir saat sonra, boşaltabilirsin, hem de her yere.
I propose we give this thing a chance and let it work out how it works out.
Bize bir şans vermemizi teklif ediyorum. Halledilmesi gereken her şeyi halledelim.
- Let's go find something, something to get her out of that.
- Onu kurtaracak bundan kurtaracak bir şey bulalım.
I timed it all wrong and.... - It's okay, let it all out.
Her şeyi yanlış zamanladım ve...
Anyway, this means that you'll have to take me out to dinner again, or let me take you out?
Her neyse, bu beni yeniden yemeğe çıkaracağın anlamına gelir. Yoksa ben mi seni çıkarayım?
I'm going to jail anyway, so let's just all chill out, okay?
Ben de her hâlükarda hapse gideceğim. Şimdi hep beraber neşelenelim, olur mu?
- You don't let her get out the window.
- Camdan çıkmasını engelleyecektin.
Janice, leave the girl alone and let her get out the door.
Janice, kızla uğraşma, bırak çıksın.
Now I need to get Janice up to speed before you're out the back door, so let's pass all your indeterminates eligible off to her.
Sen arka kapıdan çıkmadan Janice'in hızlanmasını istiyorum bu yüzden belirsiz olanları ona bırakmayalım.
Jan is scared out of her wits, says she won't let the kids go swimmin'because of it.
Jan duyduklarından çok korkmuş, Bu yüzden çocukların yüzmeye gitmesine izin vermeyeceğini söylüyor.
Virginia, I need you to let whoever you've got in there come out.
Virginia, içeride her kimi tutuyorsan dışarı çıkmasına izin vermen gerekiyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]