Let her talk tradutor Turco
983 parallel translation
Just tired. But don't let her talk too much.
Ama çok konuşmasına izin verme.
- Let her talk.
Şuna bak, Melanie.
- I should've let her talk.
Keşke dinleseydim onu.
Let her talk.
Konuşsun.
- You mustn't say such things. That's all right, let her talk.
Her şey yolunda, bırak konuşsun.
- Wait a minute. Let her talk.
Durun bir dakika, konuşmasına izin verin.
Let her talk.
- Bırak da konuşsun.
I said let her talk, Fabian.
Bırak da konuşsun dedim, Fabian.
Sit on her if you have to... but don't let her talk to anyone until my man gets there.
Gerekirse onun üzerinde otur ama adamlarım oraya gelene dek başkasıyla konuşmasına izin verme.
Let her talk, if insulting me gives her any satisfaction.
Bırak konuşsun. Bana hakaret etmekle tatmin olacaksa!
Let her talk no?
Bırakalım konuşsun.
Shut up and let her talk, will you?
Sus ve konuşmasına izin ver, oldu mu?
So, you let her talk to strangers?
Yani sen onun yabancılarla konuşmasına izin verdin öyle mi?
Let her talk, it won't make her beak fall off.
Bırak konuşsun, onun çenesi düşmüş!
Let's all sit down and talk things over quietly.
Haydi oturup her şeyi baştan tekrar konuşalım.
If you cared, you wouldn't let him talk to her that way.
Umurunda olsaydı, bu şekilde konuşmasına izin vermezdin.
Anyhow, let's talk ourselves into it.
Her neyse, bu konuyu görüşelim.
- Let me talk to her.
- Bırak konuşayım.
Let me talk to her.
Onunla konuşayım.
Let me talk to her.
Bırak ben konuşayım.
Let's talk to her again and make sure she knows what she's doing.
Hadi onunla tekrar konuşalım ve ne yaptığını bildiğine emin olalım.
I'll talk to her about it, and I'll let you know.
Onunla konuşup sana haber vereyim.
Anyway, let's talk about you.
Her neyse, senden bahsedelim.
All right, so let him sit there but at least he could talk to her once in a while.
Tamam, orada otursun ama en azından biraz muhabbet edebilir.
Go on, let your mama talk to me.
Her şey yolunda. Hadi, annenin benimle konuşmasına izin ver.
When a man is so jealous that he keeps his wife a virtual prisoner in her own home, won't even let her out to talk to a neighbor, then he has to be insane.
Bir erkek karısını eve hapsedecek kadar kıskanç ise, komşusu ile konuşmasına bile izin vermiyorsa, çıldırmış olmalı.
Let me talk to her.
Onunla ben konuşayım.
Will you let me talk to her alone for a few minutes?
- Yalnız konuşmamıza izin verir misiniz?
Father, let me talk to her.
Peder, onunla konuşmama izin verin.
You sure would save me a lot of leg work if you'd let me talk to her.
Konuşmama izin verseniz beni zahmetten kurtarabilirsiniz.
Okay. Let me talk to her, please.
Onu bağlar mısın?
One takes cyanide, another would have let her arm be broken. Neither would talk.
Biri siyanür aldı, diğeri kolunun kırılmasına göz yumdu.
- Let me talk to her. Get her to the phone.
- Onunla konuşmak istiyorum.
Let me talk to her.
Onu telefona ver.
Don't let her leave the room or talk to anyone.
Odadan çıkmasına ya da biriyle konuşmasına izin verme.
Yes, let me talk to her.
Evet, onunla konuşayım.
Karl, let me talk to her.
- Karl, onunla ben konuşayım.
And even now I should like to take this beauty here who stands there so expectantly and let her beat me while I talk to you about the Revolution.
Hatta şimdi bile şurada büyük bir ümitle bekleyen şu güzelliği buraya çağırmak ve ben sana İhtilal'den bahsederken beni dövmesine izin vermek istiyorum.
Let's go to lunch and afterwards you let me talk to her.
Yemekten sonra onunla görüşmeme izin ver.
Let her sleep it off, then talk it over with her.
Bırakın da uyusun. Düzelince tekrar konuşursunuz.
Let's talk and sort everything out.
Konuşalım ve her şey bitsin.
- Let me talk to her.
- Merhaba bebek.
Let me talk to her.
Onunla konuşmama izin ver.
Let me talk to her.
İzin verin onunla konuşayım.
If you'd let me talk to her for just a few minutes she might convince Spotted Wolf to give up without a fight...
Onunla konuşmak için izin ver... ... sadece bir kaç dakika.. Benekli Kurt teslim olmaya ikna olabilir.
Let me talk to her about you.
Onunla konuşmama izin ver.
Let me go talk to her.
Onunla konuşmaya gidiyorum.
Let me talk to her.
Bırak onunla konuşayım.
- Okay, then let's go talk to her.
- O zaman gidip onunla konusalm.
Please! Let me talk to her!
Bırakın onunla konuşayım.
- David, please let me talk to her alone.
- David izninle onunla yalnız konuşayım.
let her go 1277
let her in 69
let her rip 38
let her go now 17
let her 65
let her sleep 28
let her be 47
let her know 18
let her speak 36
let her do it 16
let her in 69
let her rip 38
let her go now 17
let her 65
let her sleep 28
let her be 47
let her know 18
let her speak 36
let her do it 16
let her finish 17
let her alone 16
let her stay 20
let her through 43
let her out 30
talkies 34
talk 1219
talking 358
talks 18
talkie 126
let her alone 16
let her stay 20
let her through 43
let her out 30
talkies 34
talk 1219
talking 358
talks 18
talkie 126
talked 42
talk to you tomorrow 30
talk to me 2348
talk to you soon 72
talk to the hand 19
talk to you later 250
talk to her 263
talk soon 65
talking to yourself 25
talk later 61
talk to you tomorrow 30
talk to me 2348
talk to you soon 72
talk to the hand 19
talk to you later 250
talk to her 263
talk soon 65
talking to yourself 25
talk later 61