May i see him tradutor Turco
98 parallel translation
May I see him now? No.
Onu artık görebilir miyim?
- May I see him?
- Onu görebilir miyim?
When may I see him?
Peki, onu ne zaman görebilirim?
May I see him?
Görebilir miyim?
- May I see him, please?
- Onu görebilir miyim lütfen?
Yes. May i see him?
Görebilir miyim?
May I see him, ma'am?
Onu görebilir miyim, madam?
May I see him?
Oğulu görebilirmiyim?
May I see him?
- Onu görebilir miyim?
- But if he must die, may I see him?
Ölmek zorundaysa, onu görebilir iyim?
May I see him?
Onu görebilir miyim?
May I see him alone, please?
Onu yalnız görebilirmiyim, lütfen?
May I see him?
Onu görebilirmiyim?
May I see him now?
Onu görebilir miyim?
Before he goes, may I see him?
Gitmeden önce onu görebilir miyim?
- May I see him, doctor? - Well, certainly, certainly.
- Onu görebilir miyim doktor?
May i see him?
Onu görebilir miyim?
I may speak to the Baron anytime I see him?
Her gördüğümde Baron'la konuşabilir miyim?
I may never see him again.
Belki bir daha görüşmeyebiliriz.
You may know him, but I love him, and I see his torment.
Onu tanıyor olabilirsiniz ama ben onu seviyorum ve acı çektiğini görüyorum.
You may refuse to see me again, but I'm going to leave him.
Beni tekrar görmek istemeyebilirsin, yine de onu terk edeceğim.
Oh, not that you were a client of his, as you say, you hardly knew him but may I ask what were you going to see him about yesterday morning?
Elbette siz müvekkili değildiniz, ve onu az tanıyordunuz..... peki dün sabah onu ne için görecektiniz?
I told him I was unhappy to see so many brides who may soon become widows.
"Yakında dul kalabilecek bu kadar kız görmek beni üzdü", dedim.
- I was trying to see the Führer. - The Führer? - If I can see him, there may be a way of stopping this insanity.
Onu görürsem, belki bu çılgınlığı durdurmanın bir yolu olabilir.
May I not see him?
- Henüz değil.
And I-I looked up at him, and in my nakedness, I... you may not believe this... I said to him, "Roger, Roger, look at me. Roger, Roger, what do you see?"
Çıplak halimle buna inanmayabilirsin ama gözlerimi onunkilere diktim ve "Roger, Roger bak bana Roger, Roger ne gördün anlatsana." dedim.
Be that as it may, I'm gonna press him hard and see what happens.
Evet öyle görünüyor ama ona baskı yapacağım ve neler olacağını göreceğiz.
I may be kidding myself, but I have this crazy notion that if I did find him maybe you could smooth it over so I could see him again.
Kendimi kandırıyor da olabilirim ama eğer onu bulursam, belki geçmişe bir perde çekip onunla tekrar görüşebi - lirmişim gibi çılgın bir düşüncem var.
I respect that. But, please, may we see him?
Buna saygı duyuyorum, ama lütfen, onu görebilir miyiz?
I wrote to Edward, yet I do not know how much I may see of him.
Edward'a yazdım, fakat onu görüp göremeyeceğim belli değil.
See, this deal I needed him for, I may not need it anymore.
Onlarla yaptığım anlaşmaya artık ihtiyacım olmayabilir.
I fear we may be healing him... only to see him and the rest of us killed before we are finished.
Ama işimiz bitiremezsek hepimizin ölümünü görmek için ayağa kalkacağından korkuyorum.
- May I see him?
Evet.
If we could see a list of members we may be able to find him. - I'm sorry.
Üye listenize bakabilirsek belki onu bulabiliriz.
The only guy I've ever been crazy about is going to Minsk... and I may never see him again.
Deli olduğum tek erkek, Minsk'e gitmek üzere. Ve belki de onu bir daha göremeyeceğim.
I know this may be none of my business, but... you see that man in 11-D... do you know him?
Üstüme vazife olmadığını biliyorum, ama 11-D'de oturadan adama bakın tanıyor musunuz? Hayır.
I'm gonna be seeing a chap called Steve Norish, and for reasons I don't really want to go into it's possible that my wife may turn up and want to see him while I'm seeing him.
Steve Norish denen bir herifle görüşeceğim ve... bazı sebeplerden dolayı bunu hiç istemiyorum. Ben adamla görüşürken eşimin gelip onunla görüşmek isteme ihtimali var.
If he is the Messiah I say let him come down from the cross so that we may see and believe.
Eğer o Mesih ise çarmıhtan kurtulup insin ki biz de görüp inanalım.
I think I may be the first M.D. To see him in a long time.
Sanırım uzun zamandan beri ona bakan tek doktor benim.
- I may not see him again. - Why make it any worse?
Onu muhtemelen bir daha göremeyeceğim, neden olduğundan daha da kötüleştireyim ki durumu.
May I go and see him today?
Yarın onu görmeye gidebilir miyim?
If I don't find Mike before he's off that mountain, I may never see him again.
Oradaki dağdan atlamadan önce Mike'ı bulamazsam bir daha hiç bir zaman göremeyebilirim.
I may never see him again, I need to tell him... um, detective... yes?
Onu bir daha göremeyebilirim, ona söylemeliyim... Dedektif.
I know I said that followers were not permitted, but if you do meet with such a man, and you come to me, and tell me, and I find him quite respectable you may see each other once a week.
Biliyorum aşığa izin yok demiştim, ama böyle bir adamla karşışır ve bana gelip söylersen, ben de onu saygıdeğer bulursam, ... birbirinizi haftada bir kez görebilirsiniz.
You may see a curious old person, but I see a good-looking older guy who's making the system work for him.
Sen belki huysuz ihtiyar bir adam görüyor olabilirsin ama ben sistemi kendi lehine kullanan yakışıklı, yaşlı bir adam görüyorum.
See, he's really torn up about things, and I just think if you blame him, he may never get over it.
Zaten olanları dert edindi, eğer onu suçlamaya devam edersen, bu duygudan hiç kurtulamayabilir.
I CAN ONLY SEE THEM THE WAY THAT THEY DI, WHICH MEANS THAT HE MAY NOT LOOK HOW YOU REMEMBER HIM.
Onları sadece öldükleri andaki gibi görüyorum yani sizin hatırladığınız gibi olmayabilir.
'cause if you can still get in to see him tomorrow He may not have to.
Eğer onu göreceksen ona Smith'i göstermek zorunda değiliz.
If I leave then I may never see him again.
Geri dönersem, onu bir daha hiç göremem.
Look, he may be able to see me, but I can't see him.
O beni görüyor olabilir ama ben onu göremiyorum.
We got to be the best of friends, and although I may never see him again, I miss him.
Birbirimizin en iyi arkadaşıyızdır. Onu bir daha göremeyebileceğimi bilsem de onu özlüyorum.
may i come in 435
may i help you 738
may i take your order 44
may i 1883
may i be excused 50
may i go 47
may i sit down 84
may i sit here 16
may i ask your name 24
may i present 30
may i help you 738
may i take your order 44
may i 1883
may i be excused 50
may i go 47
may i sit down 84
may i sit here 16
may i ask your name 24
may i present 30