May i see it tradutor Turco
397 parallel translation
- May I see it?
- Görebilir miyim?
- May I see it, Beda?
- Bakabilir miyim, Beda?
May I see it?
Bakabilir miyim?
- May I see it please?
- Görebilir miyim lütfen?
May I see it, John?
Bakabilir miyim, John?
May I see it?
Onu görebilir miyim?
May I see it? What did he say?
- Görebilir miyim?
May I see it?
( Bir tür tabanca ) Görebilir miyim?
May I see it?
Göstersene. - Benim olsun mu?
- May I see it now?
Şimdi görebilir miyim?
May I see it?
Ben bekar biriyim, Çavuş.
- May I see it? - Yeah.
- Bakabilir miyim?
MAY I SEE IT?
Söyler misin, kim bu Binbaşı Skelton?
May I see it?
Görebilir miyim?
Alright. May I see it, please?
Tamam, görebilir miyim, lütfen?
May I see it, please?
Onu görebilir miyim, lütfen?
May I see it?
Göster bakayım.
May I see it?
Gösterir misiniz?
- May I see it?
- Bakabilir miyim?
May I see it, please?
Görebilir miyim, lütfen?
Please may I see it again, Andy?
Lütfen tekrar bakabilir miyim Andy.
- May I see it, please?
- Görebilir miyim lütfen?
May I see it, Lieutenant?
Heyecan verici! Görebilir miyim, Yüzbaşı?
You may not know what it's like since you can't hear them or see them but I'm so terrified.
Onları görüp duyamadığın için bilmiyorsun ama beni çok korkutuyorlar.
You see, we've always been joint, as you may say and, uh... well, would it be asking too much, sir john, if a part, i mean, any part that you... ohh.
Bilirsiniz, biz her zaman birlikteydik ve... Ona da bir rol verseniz çok şey mi istemiş olurum, Sir John?
It would be glorious to go with you but I may never be able to see all those splendid things.
Seninle gelmek harika olacak ancak ben tüm o güzellikleri hiç göremeyebilirim.
And it may be years before I see you all again.
Sizleri tekrar görmem yıllar alabilir.
May I see it, sir?
Acayip birşey var bu ilan hakkında acayip birşey.
It may be that in 10 or 20 years from now if we can see the inward change in men by that time I shouldn't be able to defend the engine but would have to agree with George.
Belki 10, 20 yıl sonra insanoğlundaki manevi değişimi görmeye başlayacağız. Ben benzinli motoru savunamayacağım ve George ile aynı fikirde olup, keşke otomobiller keşfedilmeseydi demek zorunda kalacağım.
You see, I believe that there's a meaning to everything that happens, even though it may seem unlikely in our eyes.
Herşeyin bir nedeni olduğuna inanıyorum. Sana, bu olanlar çok kötü gelse bile.
May I see the studio before it's dark?
Hava kararmadan atölyeyi de görebilir miyim?
I'm not trying to frighten you, but I want you to see that it may be serious.
Sizi korkutmaya çalışmıyorum, ama durumun ciddiyetini kavramanızı istiyorum.
You see, it's all built up around personalities, see which I figure you may be one of.
Her şey şahsiyetin arkasında gizlidir ki sanırım seninki güzel.
Well, Brutus, thou art noble, yet I see thy honorable metal may be wrought from that it is disposed.
Evet Brutus, soylu bir insansın sen. Ama görüyorum ki sendeki değerli öz işlenip başka yöne çevrilebilir.
You see, you may not have known it the other night, but... I brought some fresh coal in for the fire, just as your poor wife was dying.
Sizin dün geceden haberiniz olmayabilir ama ateş için kuru kömür getirmiştim, zavallı eşiniz ölmek üzereydi.
And I may not see it?
Peki ya ben de göremez miyim?
Barsine, after I am dead, see to it that my body is carried out and cast into the River Euphrates, so that it may disappear, that men will forever believe that from the gods I came... and to the gods... I returned.
Barsine, ben öldükten sonra cesedim götürülüp, Fırat Irmağı'na atılsın gözden kaybolsun böylece insanlar sonsuza dek, benim tanrılardan gelip yine tanrılara döndüğüme inanacaklar.
I may never see it.
Hiç görmeyebilirim.
I may not look the part, jesse, but i made love, walked uphill, swam in the ocean... when i think of the wonderful things there are to see and to do, it hurts me -
Orada ne var? 10 yıldır kimseyle konuşmadı. Kocası öldüğünden beri.
May I be permitted to see it?
Görebilir miyim?
I won't see it in my lifetime... but some of the younger execs like Ruby may.
Belki görmeye benim ömrüm yetmez ama Ruby gibi genç yöneticilerden bazıları görecektir.
After all, it may be your last chance to see Paris.
Sonuçta bu Paris'i görmek için son şansınız olabilir.
Though I may not live to see it.
Gerçi bunu görecek kadar yaşayamam ya.
I may be wrong, but I can't see it here.
Belki yanılıyorum ama ben burada iş göremiyorum.
May I say what a pleasure it is to see you here again, sir?
Sizi tekrar görmek büyük bir zevk.
May it please Your Majesty I have neither eyes to see nor tongue to speak except as this House gives me leave.
Bağışlayın Majeste ama Meclisin izni olmadan ne gözlerim ne de dilim vardır.
May I see the rest of it please?
Kalan yerleri de görebilir miyim, lütfen?
May I say what a pleasure it is to see you here again, sir?
Sizi burada görmekten ne kadar mutlu olduğumuzu belirtmeme izin verin.
You may not believe it, but when things go badly, I don't want to see you.
Belki inanmazsın ama işler kötü gittiğinde seninle görüşmek istemiyorum.
It`s true, you may laugh, but every time I see a bee
Doğrusu, gülebilirsin, fakat ne zaman bir arı görsem...
May I? . I want them all to see it.
İzin verirsen karttaki adresi herkes için buraya aynen yazıyorum. it.
may i come in 435
may i help you 738
may i take your order 44
may i 1883
may i be excused 50
may i go 47
may i sit down 84
may i sit here 16
may i ask your name 24
may i present 30
may i help you 738
may i take your order 44
may i 1883
may i be excused 50
may i go 47
may i sit down 84
may i sit here 16
may i ask your name 24
may i present 30