Most of them tradutor Turco
2,915 parallel translation
Yes, most of them are divvos and chavs.
Çoğunluğu serseri ve alt sınıftan.
Most of them are from this Dim Sum restaurant
Çoğu Dim Sum lokantasından
Or most of them are, you know, 90 % of them are black.
Çoğu yani, % 90'ı falan.
♪ And most of them about Christine
Çoğu da Christine hakkında
There's a lot of people that didn't like Doc, but most of them made more money if Doc was alive.
Doc'ı sevmeyen bir çok insan var ama çoğu ancak Doc hayattayken daha çok kazanabilir.
That's how most of them become illegal immigrants.
Çoğu bu şekilde yasa dışı göçmen haline geliyor.
Yeah. Yeah. Most of them.
Pek çoğunun.
For half of the year, South Georgia has the greatest concentration of sea birds in the world and most of them arrive in the early spring.
Yılın yarısı boyunca, Güney Georgia dünyanın en yoğun deniz kuşu nüfusuna ev sahipliği yapar. Bunların çoğu da ilkbahar başında gelir.
Yeah, we've got most of them working on Telegraph Hill- -
Evet, Telegraph Hill'in üzerinde çalıştığımız birçok konu var- -
Movie fans around the world, most of them will have heard of the box office smash hits of the'70s :
Tüm dünyadaki sinema tutkunlarının çoğu 70'lerin gişe rekorları kıran filmlerini biliyordur.
Most of them were "l can't believe we're all wearing the same dress."
Çoğu da ; "Aynı elbiseyi giydiğimize inanamıyorum!" şeklindeydi.
Haven't had a patient under 70 all day, and most of them are depressed.
Tüm gün 70 yaşının üstündeki hastalarla uğraştım ve çoğu depresifti.
I guess most of them have just been, like, totally corrupt.
Sanırım, bir çoğu sanki tamamıyla yozlaşmış.
And I hate to disillusion you, but most of them are pretty good guys just trying'to do their job.
Seni hayal kırıklığına uğratmaktan nefret ediyorum fakat gerçekten hepsi işini yapmaya çalışan iyi adamdırlar.
It's manned by the Revolutionary Guard, most of them were educated in the U.S and Europe... and all of them are looking for Americans.
Çoğunluğu Amerika ve Avrupa'da eğitim almış olan devrim muhafızları tarafından kontrol altında tutuluyor hepsi de Amerikalıları arıyorlar.
Most of them could not even understand.
Çoğu anlamıyordu bile.
More than 700 people have died. Most of them children.
Çoğu da çocuk
Most of them. If it's done right.
Çoğunu Eğer klonlama doğruysa
He let most of them go, but he took three into the sewers.
Çoğunun gitmesine izin vermiş ama üç tanesini kanalizasyona götürmüş.
Most of them.
Büyük bir çoğunluğu.
- But most of them are happy. - Hmm.
Ama çoğu mutlu.
Some of them were sad, but most of them were happy.
Bazıları üzücü ama çoğu mutlu.
Sadly, most of them will never see their first birthday.
Ne yazık ki, çoğu birinci yaşgününü göremiyor.
I worked with a lot of socially deprived kids, and most of them is just unloved one of waste from broken homes.
Ben bir sürü sosyal hayattan kopuk çocuk gördüm bir çoğu hiç sevgi görmemiş evlerinden kaçmış çocuklar.
Most of them are goners So they won't miss much!
Çoğu gidiciler Yani pek fazla kaçırmayacaklar!
You know, most of them are my dad's.
Çoğu babamın.
Most of them see the light through the man of extraordinaryl qualities...
Pek çoğu gün ışığını sıra dışı yetenekleri olan biri sayesinde görüyor
And most of them went unpunished even unknown, because our victims are male which were ashamed to come forward to complain.
İşlediğimiz suçların çoğu gizli kaldı. Çünkü kurban olarak.. .. suçlarımızı utancından itiraf edemeyecek erkekleri seçiyorduk.
Most of them were separated from their mothers for decades, some forever.
Çoğu onlarca yıl, bazıları da sonsuza kadar annelerinden ayrılmıştı.
I GOT DIRT ON MOST OF THEM.
Çoğuna karşı elimde bir şeyler var.
I mean, most of them look like they juvenile delinquents.
Demek istediğim, çoğunluğu çocuk suçlular gibi duruyor.
That's more than most of them do out here.
Buradaki çoğu kişiden iyi konuşuyorsun.
The guys in his unit, most of them were different from anybody he'd known in his neighborhood.
Birliğindeki adamların çoğu mahallesinde tanıdıklarından çok farklıymış.
Limite seems to have been the most remarkable and pensive of them.
"Limite" bunların en göze batanı, en duyarlı filmidir.
Garcia, our unsub's got two more victims and he's most likely taking them to the coldest part of Ridge Canyon Lake.
Garcia, şüpheli iki kurban daha kaçırdı ve onları Ridge Canyon Gölü'nün en soğuk yerine götürüyor olabilir.
It's the most nutritious organ of them all.
En yararlı organ.
And the most iconic of them all is probably the one button right here.
Ve hepsinin en ikonik olanı muhtemelen şuradakidir.
Their tall fins make it difficult for them to travel under ice, but the longer summers mean they can travel much further north and make the most of the rich Arctic seas.
Uzun yüzgeçleri buz altında gitmelerini zorlaştırıyor. Ama daha uzun yaz mevsimleri nedeniyle çok daha kuzeye gidip zengin Arktik denizinden yararlanabiliyorlar.
Macaroni penguins make the most impressive entrance... over five million pairs of them.
Makaroni penguenleri en etkileyici girişi yapar. Beş milyon çiftten fazla var.
They are the world's most numerous penguin and half of them are now here.
Dünyadaki en fazla sayıda penguen onlar. Ve yarısı burada.
- Most of the members of The Honor Society aren't athletes, which means that none of them really had the strength to hit Jake hard enough to kill him.
- Onur derneğindekilerin hepsi sporcu değil, bu demektir ki bunlardan hiçbirisi Jake'i öldürecek kadar kuvvetli değildi.
Not nearly as radical as Hopper or Altman, nor as Wellesian as Copolla. Martin Scorsese, our fourth'70s dissident, became the most respected of them all.
Hopper veya Altman kadar radikal, Coppola kadar Wells-vari olmayan dördüncü muhalifimiz Martin Scorsese hepsinin içinde en çok saygı gören kişidir.
Most of them follow along the lines of the usual graft and corruption.
Çoğunu hayat yozlaştırmış, kötü yola düşürmüştür.
Now's our chance to attack, for it is the destiny of we the strong to conquer they the weak and, by dint of force, to take from them that which they hold most precious.
İşte bu bizim saldırı fırsatımız. Biz güçlülerin kaderi bu. Zayıfları yenmek ve onlara karşı zor kullanarak,..
Here is the most prolific of them : Fassbinder.
Onların en üretkeni Fassbinder'di.
Ahead of them lay 800 miles of the most challenging terrain on the planet.
Önlerinde, 1300 kilometre boyunca gezegenin en zorlu arazileri bulunuyordu.
Most of them, no.
Çoğunun yoktu.
Now see, that's the alpha... the meanest, deadliest, most vicious of them all.
Bakın bu alfa.. ... en kaba ölümcül ve yokedici olan.
In fact, like with most bands, you've never heard of them.
Aslında, çoğu grup gibi onları da hiç duymadınız.
But most of all, he taught me how to destroy them.
Ama hepsinden çok bana onları nasıl yok edeceğimi öğretti.
A girl's 18th birthday is the most important birthday of them all.
Bütün kızların 18. doğum günü, en önemli doğum günüdür.
most of us 33
most of all 127
most of the time 326
most of it 102
most of my life 16
most of' em 17
of them 508
theme 39
them 588
themselves 24
most of all 127
most of the time 326
most of it 102
most of my life 16
most of' em 17
of them 508
theme 39
them 588
themselves 24
theme song 16
themed 19
theme music playing 79
theme music 17
them's the rules 20
them too 26
theme song playing 16
most wanted 16
most people don't 23
most people 94
themed 19
theme music playing 79
theme music 17
them's the rules 20
them too 26
theme song playing 16
most wanted 16
most people don't 23
most people 94