Not sure yet tradutor Turco
995 parallel translation
I'm not sure yet. I'm leaving tonight.
- Emin değilim, yola bu gece çıkıyorum.
Indeed, I'm not sure yet.
Aslına bakarsanız, hala emin değilim.
I'm not sure yet.
Emin değilim.
- Meaning, I'm not sure yet.
Yani şimdilik emin değilim.
- I'm not sure yet.
- Henüz emin değilim.
- We're not sure yet.
- Henüz emin değiliz.
I'm not sure yet whether even we've come back.
Henüz bizim döndüğümüze bile emin değilim ki.
. I'm not sure yet.
- Bilemiyorum.
I'm not sure yet that there'll be a wedding.
Bizimkinde yağmur vardı. Düğün olacağından emin değilim.
I'm not sure yet.
Henüz emin değilim.
Because the doctors are not sure yet, but I'm sure it's nothing serious, Your Majesty.
Doktorlar henüz neyiniz olduğunu bilmiyorlar ama önemli bir şey olduğunu sanmıyorum, Majesteleri.
I am not sure yet.
Pek emin değilim.
I'm not sure yet just what kind of a world I can use.
Nasıl bir dünyayı kullanabilirim, henüz emin değilim.
I'm... not sure yet.
Ben... geçiyordum işte!
I'm not sure yet.
Daha koymadım, bilmiyorum.
They're not sure yet.
Henüz emin değiller.
I'm not sure yet, Harry.
Daha bilmiyorum tam, Harry.
I'm not sure yet, but probably not more than 400 feet.
Henüz emin değilim, ama muhtemelen 120 metreyi geçmez.
Motive... Not sure yet
Nasıl ama... doğru değil mi?
You mean you're not sure yet?
Yani hala bunu bilmiyor musun?
I'm not sure yet. But you sure got the old heart pounding.
Henüz emin değilim ama kalbimin hızla çarptığı kesin.
I'm not sure yet. But I gotta do something.
Emin değilim, ama bir şey yapmalıyım.
Three months, six months - I'm not sure yet.
Üç ay olur, altı ay olur. Daha emin değilim.
I mean, I'm not sure yet you're ready to run this task force.
Yani, hâlâ bu iş temposunu kaldıracağından emin değilim.
I'm not sure yet what's best for the Monarchy.
Monarşi için hangisi daha iyi bilemiyorum.
- We're not sure yet.
- Henüz emin değiliz,
KEEL : We're not sure yet.
- Bundan daha emin değiliz.
But yet I'll make assurance double sure, and take a bond of fate : thou shalt not live. That I may tell pale-hearted fear it lies, and sleep in spite of thunder.
Ama yine güvenmeyelim, yazılı bir senet alalım kaderden : sağ kalma ki, yufka yürekli korkuya "Yalan söylüyorsun" deyip uyuyabileyim, gök gürledikçe.
Before you feed him, if you're not sure whether he's hungry yet, bring your finger over to the baby's mouth like this.
Onu doyurmadan önce, aç olduğundan emin değilsen, parmağınla bebeğin yanağına bu şekilde dokunursun.
I'm not too sure yet
Daha tam emin değilim.
I'm not sure we're out of it yet.
Tehlikeyi atlattığımızı sanmam.
I'm not sure, but the girl did lose a fortune in gems when you were held up, and yet she did not go to the police.
Emin değilim, fakat senin yanında iken kız bir talihsizlik yaşamasına rağmen polise gitmedi.
You're not yet sure yourself what it is, but it's a precursor of lust.
Henüz ne olduğundan emin değilsin, ama bu şehvetin habercisi.
Not absolutely sure that I can, yet.
Kesinlikle nasıl söyleyeceğimi henüz, bilemiyorum.
I'm not yet sure if this man is my ancestor.
Bu adamın benim atam olduğuna hâlâ emin değilim bayım.
It's not yet time I want to wait till we're sure to succeed Yes, your nickname is'Fail-Safe'
Sırası değil zafer için en garanti anı bekleyeceğim evet, sana "garantici" demelerine şaşmamalı
I haven't been there for a long time and I'm not sure I'm ready to go back yet.
Uzun zamandır yoktum. ve geri dönmeye açıkçası emin değilim.
- I'm not sure about me yet.
- Ama kendim için emin değilim.
- Sure, except I'm not working yet.
- Tabi, ama artık çalışmıyorum.
I'm not sure I am yet.
Dışarıda mıyım henüz bilmiyorum.
Well, I'm sure you're not spent yet.
Henüz yorgun olmadığına eminim.
You're not altogether sure about Stepford yet, are you, Walter?
Stepford'dan tamamen emin değilsiniz, öyle değil mi, Walter?
No, I have not spoken to the President yet, but I'm sure I will very soon.
Hayır, henüz Başkan ile konuşmadım, ama eminim çok yakın bir zamanda konuşurum.
Sure, lots. We're just not ready to discuss it yet.
Bir sürü şey var, ama bunları konuşmak için daha erkenmiş.
Not sure It's not my time to die yet
bilmiyorum belki de şanslıydım!
Of course it's not a 100-percent sure thing yet.
Tabii şu anda % 100 kesin değil.
We're not sure yet, but... That's why you held up a bank?
Bu yüzden mi silahlı soyguna kalkıştınız?
There's no flame and yet I burn I'm not sure what I'm afraid of And yet I'm trembling
# Henüz ateş yok ama ben yanıyorum # korktuğumdan emin değilim # ama titriyorum.
Sure, it's not even 2 yet.
Tabii, daha 2 bile değil.
I'm not sure we should do this yet.
Bunun için biraz acele etmiyor muyuz sence?
I'm not sure that's a good idea just yet, Dad.
Bunun şu an iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum, baba.
not sure 411
not sure why 16
yet somehow 19
yet here we are 31
yet here you are 18
yet again 70
yet here i am 23
not sorry 22
not so much 570
not so bad 126
not sure why 16
yet somehow 19
yet here we are 31
yet here you are 18
yet again 70
yet here i am 23
not sorry 22
not so much 570
not so bad 126
not so far 81
not so fast 809
not since 35
not soon enough 36
not so close 24
not so good 271
not so hard 43
not so well 25
not so loud 139
not so long ago 54
not so fast 809
not since 35
not soon enough 36
not so close 24
not so good 271
not so hard 43
not so well 25
not so loud 139
not so long ago 54
not so much anymore 20
not someone 19
not so hot 16
not so great 49
not so 123
not so tough now 16
not so easy 32
not sick 28
not so tight 17
not so rough 19
not someone 19
not so hot 16
not so great 49
not so 123
not so tough now 16
not so easy 32
not sick 28
not so tight 17
not so rough 19