English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ O ] / On your way

On your way tradutor Turco

5,435 parallel translation
You get lost on your way to the save-a-lot?
Market yolunda kayıp mı oldun?
If you refuse to play ball, you'll be on your way to the airport.
İş birliği yapmayı reddedersen, havaalanına doğru yola çıkarsın.
I'd say you're well on your way to independence.
Bağımsızlık yolunda iyi gidiyorsun.
On your way home then, Prentiss.
- Demek eve gidiyorsun Prentiss.
Close the door on your way out.
Çıkarken kapıyı kapatın.
Best be on your way, lads.
Yolunuz açık olsun gençler.
Can you please dispose the garbage on your way out?
Giderken çöpü de atar mısın? Atarım.
On your way, cutie.
Hadi git bakalım şirin şey.
You better be on your way.
- Yolda olsan iyi olur.
The lobby told me you were on your way up.
Lobi gelmek üzere olduğunuzu söyledi.
Oh, and don't look behind the door on your way out.
Ve gidene kadar arkana bakayım deme.
Put your gun and badge in the safe, and please, lock up on your way out.
Silahını ve rozetini kasaya koy ve lütfen çıkarken kapıları kilitle.
So stop by on your way to Russia and say you've come to volunteer.
O zaman Rusya'dan bu yana gelirken uğra da gönüllü olduğunu söyle.
Hoping you're on your way.
Umarım yola çıkmışsındır.
And you're well on your way to making this country shipshape again.
Ve bu şekilde bu ülkeyi tekrar düzenli bir hale getirebilirsiniz.
I know you well enough to know you've already grilled everybody on your way in here to find out how I'm doing.
eminim ki ne yaptığımı öğrenmek için herkesi çıldırtmışsındır.
Our contract with you is a promise of a job when you get out, not paying for you on your way in.
Seninle olan kontratımız buradan çıktığında vereceğimiz iş garantisidir geri dönüş masrafını da karşılamak için değil.
Are you on your way back? No, we're gonna spend the night here, go talk to polina's adoptive parents again first thing in the morning.
Hayır, geceyi burada geçireceğiz, sonra sabah ilk iş Polina'yı evlât edinen aileyle tekrar görüşmeye gideceğiz.
If you're on your way, we're in the second row.
Geliyorsanız, ikinci sıradayız.
Alright, so we're gonna get a tech in here, and we'll have that reset, and then you will be on your way.
Şimdi teknisyen gelecek ve makineyi sıfırlayacağız. Sonra da taburcu olacaksın.
On your way, then.
Yolunuz açık olsun öyleyse.
Now be on your way.
Şimdi yok olun bakalım.
You go on your way, I go with mine.
Sen yoluna ben yoluma. Tanıştığıma sevindim.
So unless you two threw a rod getting lost on your way back home to Brentwood, I don't see what you have to gain from the situation.
Eğer sizin Brentwood'daki evinize dönerken pistol kolunuz bozulup kaybolmadıysanız bu durumdan ne gibi bir çıkarınız olacak anlamadım.
Just go ahead and cram it right up inside. You got to make sure, Raylan, that you do it in a way so that the rest of you just keeps on following your hand right up your ass, right up inside all that shit you're so full of, Raylan.
Mutlaka ta dibine kadar sok ki geri kalanın da kıçının içine kadar sağ elini izlesin ki ne kadar boktan bir adam olduğunu gör Raylan.
Oh. Got a call on the way here that sounded up your alley.
Dar geçitten gelirken bir ihbar aldık.
I was on my way to see Laurel, picked up your radio chatter.
Laurel'ı görmeye gidiyordum, telsizinizden konuşmaları duydum.
The easiest way to get over getting busy with him is to get busy doing something or someone else, but since you could benefit from having a lock on your box, you should concentrate on- -
Kafanı onunla meşgul etmekten kurtulmanın yolu başka birşey ile yada başka biriyle meşgul olmak. Ama bu meselelere kilit vurmak senin yararına olabilir. Senin odaklanman gereken şey...
Well, the best way would be to remove the top layer of dead cells on your skin.
Bunun en iyi yolu cildinizin en üstündeki ölü tabakayı kaldırmak olurdu.
And make your way in an orderly fashion to the front door.
Ve toplu bir şekilde ön kapıya doğru ilerleyin.
But I'm gonna go back to Lexington, take that file Raylan has on you, and make it my sole purpose on this earth to ensure you receive every ounce of punishment you have coming your way, and then some.
Ama Lexington'a geri döndüğümde Raylan'ın dosyasını önüme alacağım hak ettiğin cezayı ve daha da ötesini almanı hayatımın tek amacı haline getireceğim.
IS THERE ANY WAY I COULD COME ON YOUR TITS?
Göğüslerine boşalabilmemin bir yolu var mı acaba?
Way to think on your feet, J-bird.
İşini biliyorsun be J-bird.
Like I learned that you can't let focusing on your job get in the way of being together.
Tıpkı senin birlikteyken gibi işe odaklanamadığını öğrendiğim gibi.
The Widow Hess- - her husband nice and cozy in the ground, insurance money on the way, every night she puts her kitty in your face.
Dul kalan Hess kocası rahat rahat yerde yatıyor sigorta parası geliyor her gece sana kendini teslim ediyor...
That way, we'll have elimination fingerprints for the investigation, and you can get on with your business, okay?
Böylece hem eleme için parmak izlerini alırız hem de işin tehlikeye girmez tamam mı?
Trisha, as soon as we find our mother, you can have your car back, and we'll be on our way.
Trisha, annemizi bulur bulmaz arabanı sana geri vereceğiz ve yolumuza gideceğiz.
The way your pupils just dilated, I'd say there was a little more than chitchat going on in that chat.
Göz bebeklerinizin büyümesinden anladığım kadarıyla Bu sohbette sıradan muhabbetten öte bir şeyler olduğunu seziyorum.
Welcome, welcome. Wipe your feet on the way out.
Geçerken ayağınızı temizleyin.
We'll call your son on the way.
Oğlunu yolda ararız.
If you're such a great boyfriend, why don't you know that your girlfriend is on her way to Chicago for the Wexler deposition?
Peki o kadar harika bir sevgiliysen neden kız arkadaşının şu anda Chicago'ya Wexler'ın ifadesini almaya gittiğinden haberin yok?
It'll go on and on, until your death, because that's the way it works.
Bu sen ölene kadar sürekli devam edecek, çünkü işe yaraması için bu tek yol.
It's your defining characteristic, the way you all inflict pain on each other, this relentless drive to eat, kill, and orgasm, like hairless chimpanzees.
Sizi tanımlayan karakteristik özellikleriniz birbirlerinize çektirdiğiniz acılar acımasızca yeme, öldürme ve orgazm olma eğiliminiz aynı kılsız şempanzeler gibi.
♪ Living in a beehive of your mind ♪ ♪ Suits 3x16 ♪ No Way Out Original Air Date on April 10, 2014
Suits 3x16 Çıkış Yok
Quelling, be on your way.
Yoluna git, Quelling.
You know, all this secret making of plans and shuttling me around on your own schedule... it's manipulative. Oh, I'm sorry you see it that way.
Yaptığın gizli planlar ve beni ameliyatlarına dahil etmen sadece bencil olduğunu gösterir.
Your chemicals are on the way, Doctor.
Kimyasallar yolda, Doktor.
Eli, I was just on my way to your office.
- Eli, size doğru geliyordum ben de.
The best way to get clarity on what you want to do with your life is to completely abstain from sex.
Hayatında ne yapacağını anlamanın en iyi yolu seksten tamamen uzak durmak.
I think you loved your wife very much and I'm sorry for your loss and I'm grateful for you making me welcome when no-one else did but... I think we should stay out of each other's way from now on.
Sanırım karınızı çok sevmişsiniz ve kaybınız için de üzgünüm ve de kimsenin yapmadığı gibi bana iyi davrandığınız için minnettarım ama sanırım bundan sonra birbirimizin yolundan çekilmeliyiz.
But if you hand over all your valuables... We'll be on our way before your veal gets cold.
Fakat eğer değerli eşyalarınızı bize verirseniz dana etiniz soğumadan buradan gitmiş oluruz.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]