There was a problem tradutor Turco
530 parallel translation
But there was a problem with this idea.
Ancak bu fikirle ilgili bir sorun var.
If there was a problem, the functionaries would say "pay him his due, he is entitled"
Eğer bir problem varsa görevliler, "ona hakkını verin" derdi.
It's true that there was a problem. First of all, we were young.
Erişkin yaşamınıza oldukça zor bir devirde başlamışsınız.
There was a problem with the maul, slower traffic got in the way.
Yavaş trafik yüzünden aşınma olmuş.
He wanted to go back to America... but there was a problem because he'd been deported.
Bruno Amerika'ya dönmek istiyordu. Ancak sınır dışı edildiği için sorun yaşıyordu.
You told me, if there was a problem, to call your folks with the money.
Bir sorun varsa, bazı kişileri para için arıyabiliriz.
It was Jim you called when there was a problem, any problem.
Bir sorun olduğunda aradığınız kişi Jim'di, ne olursa olsun.
- But there was a problem, as I recall.
- Hatırladığıma göre, problem vardı.
I understand there was a problem last night.
Anlıyorum ki, dün gece bir sorun yaşanmış.
If you didn't know there was a problem, you would've thought she's perfectly normal.
Saygıyla. Bir sorun olduğunu bilmeseydiniz, onun normal biri olduğunu sanırdınız.
Wait a second, look. I just thought that if there was a problem...
- Düşündüm de bir sorun olursa...
If there was a problem, I'm sorry.
Eğer bir sorun varsa, özür dilerim.
When he realized something had gone wrong and Kennedy had been killed he knew there was a problem.
- Ne tahliyesi? Siz liberaller bir bok bilmiyorsunuz, çünkü sizin hiç ananızı ağlatmadılar.
There was a problem with the regulators.
Dengeleyicilerde bir sorun çıkmıştı.
Sorry, there was a problem with the tube.
Özür dilerim. Tüple ilgili bir sorun oldu.
There was a problem.
Bir sorun vardı.
I heard there was a problem.
Bir sorun olduğunu duydum.
There was a problem.
Bir sorun çıktı.
There was a problem with one of the deflector shields.
Saptırıcı kalkanlarından birisinde, bir sorun var.
Our officials saw there was a problem, and they fixed it, didn't they?
Yöneticilerimiz bir sorun olduğunu gördüler ve sorunu çözdüler, değil mi?
Let's hope they were only supposed to break radio silence if there was a problem.
Sorun çıkmadıkça bağlantı kurmama emri aldığını umalım.
There was a small problem.
Küçük bir sorun çıktı.
- Was there a problem?
- Bir problem mi vardı?
As a boy, in boarding school, then, always at relatives here and there, because at home, an extra mouth to feed was a problem.
Özgür bıraktı. Sürekli yatılı okullarda okudum okuldan sonra da hep akrabalarımda kaldım çünkü evde kalmak, beslenecek ekstra bir insan demek olacaktı.
The only problem with it was, he had a bunch of weird friends there.
Tek sorun, orada bir yığın tuhaf arkadaşının olmasıydı.
And the poblem... poblem... problem was that..... there was a fuckin'kid there, and he was..... the fastest bastard, he was fuckin'fast.
Ve tek sorun... sorun... orada bir çocuk vardı ve o... çok hızlıydı, gerçekten hızlıydı.
There was no reason there'd be a problem.
Bir sorun olması için hiç neden yoktu.
Late today, due to a minor disturbance, there was a pressure failure in one of the tunnels - a major attraction at the park.
Bugün geç saatlerde, küçük bir sıkıntı sonucu, tünellerden birinde basınç kaybı oldu - parktaki ana problem.
Whenever there was a lift problem, cleaners had been there the day before.
Ne zaman asansörde bir sorun çıksa temizlikçi bir gün önce orada oluyor.
Why, was there a problem?
- Neden, bir sorun mu çıktı?
V. O : There is no problem with that. A woman always was the origin of the life.
Hayat veren her zaman kadındı.
The problem may have been that there was a Stonehenge monument in danger of being crushed... by a dwarf.
Sorun Stonehenge abidesinin... kırılma tehlikesiydi... bir cüce tarafından.
Well, there were two bodies, but there was a dispatch problem, you know.
Evet, iki ceset vardı ama sevkiyat sorunu işte, bilirsiniz.
Well, sir, there was a dispatch problem, sir.
Bir sevkiyat sorunu vardı, efendim.
He had a book and there were the phonetics and the translation and it was no problem.
Bir kitap aldık. Kitapta fonetik ve tercümeler vardı. Hiç sorun olmadı.
Then there was never a problem with the Enterprise?
O zaman Atılgan'da, gerçekte bir sorun yoktu?
If ever there was a time when dingoes were a problem at Ayers Rock, it was in August 1980.
Ayers Kayası'nda dingoların sorun yarattığı bir zaman varsa onun 1980 Ağustos'u olduğunu unutmayın.
There was a time a few years ago, when Kitty and I had a cash problem.
Birkaç yıl önce Kitty ve ben nakit sorunu yaşadık.
And there was a little problem with the physical chemistry.
Hem fiziksel kimyayla ilgili ufak bir sorun vardı.
I can see if there was a weight problem...
Kilo sorunu olsa, neyse.
I'm one of the thousand people who has been circling our capital under the assumption that whatever problem there was below was a normal one.
Ben, normal bir aksaklık yaşanıyormuş gibi gösterilen başkentte daireler çizen binlerce kişiden biriyim.
If there was a union problem or, say, a beef in the numbers... only the top guys could meet with Paulie to discuss the problem.
Bir grup sorunu olduğunda veya hesaplardan şikâyet olduğunda sadece en tepe adamlar Paulie ile görüşüp sorunu tartışabiliyorlardı.
Wasn't a problem until it was in Iowa and on Wall Street where there's hardly any black people.
Iowa'ya gelene kadar da sorun değildi. Hatta hemen hiç siyahın olmadığı Wall Street'e.
The other problem is, there was a tree blocking the first two shots when fired in the Zapruder film.
Ya Jül Sezar'ı? "Brutus ve Cassius hep şerefli insanlardır." Sezar'ı kim öldürdü?
Was there a problem with it?
Bu konuda bir sorun mu var?
If there was, and we isolate the problem, a new test might work.
Bir sorun varsa ve onu bulabilirsek, yeni bir test başarılı olabilir.
Problem was, there was always a little daylight between his dreams and his wallet.
Onun problemi, cüzdanındaki paranın hayallerini yakalayamamasıydı.
And another problem was that there had to be someone to look after my sister Kiran.
Ve başka bir sorun da birilerinin kız kardeşim Kiran'a birinin göz kulak olması gerekiyordu.
Was there a problem?
Sorun mu çıktı?
There was a blockage in the artery, but it's been dissolved.
Atardamarda bir tıkanma fakat problem çözüldü
There was never a real problem.
Asla gerçek bir sorunumuz olmadı.
there was this 68
there was 570
there wasn't 74
there was a time 64
there was no other way 31
there was a boy 17
there was nothing 90
there wasn't time 38
there was a girl 56
there was one 46
there was 570
there wasn't 74
there was a time 64
there was no other way 31
there was a boy 17
there was nothing 90
there wasn't time 38
there was a girl 56
there was one 46