There was something else tradutor Turco
408 parallel translation
Without sunlight, there was something else giving this life energy.
Güneş ışığı olmaksızın buradaki hayata enerji veren bir şey daha var.
There was something else.
Bir şey daha vardı.
And there was something else... something I've never known in my whole life.
Ve bir şey daha vardı hayatım boyunca hissetmediğim bir şey.
He seemed to think there was something else in the bottle.
Şişede başka bir şey olduğunu düşünüyor gibiydi.
There was something else.
Başka bir şey daha vardı.
There was something else going on below.
Bir şeyler daha oluyordu ;
There was something else in that wagon.
O arabada başka bir şey daha vardı.
Aldo, there was something else we should have discussed last night.
Aldo, dün akşam konuşmamız gereken başka bir şey daha vardı.
Yes, there was something else but I forgot.
Bir şey daha vardı ama unuttum.
Well, there was something else I wanted to tell you... however I'm sure you'll misunderstand my motives in mentioning it.
Söylemek istediğim başka şeyler de vardı... ama eminim beni yanlış anlayacaksın.
I wish there was something else I could do.
Keşke yapabileceğim bir şey olsaydı.
There was something else all the time, wasn't there?
Hep başka bir şey vardı. Değil mi?
But there was something else
Ama başka bir şey daha vardı.
Seems like there was something else he asked me to do.
Sanki benden başka bir isteği daha vardı.
Besides, there was something else.
Başka şeyler de vardı.
I thought for a moment there was something else, but I guess I was wrong.
Bir an için başka bir şey olduğunu düşünmüştüm ama sanırım yanıldım.
- There was something else.
- Bir şey daha var.
I am sure that there was something else to be done.
Eminim daha başka bir şey de yapılabilirdi.
- There was something else.
- Başka bir şey vardı.
Maybe there was something else, too.
Belki başka bir şey daha vardı.
And then there was something else in what we read,
Okuduklarımızın içinde bir şey daha vardı...
There was something else too.
Başka bir şey daha var.
- There was something else. - Oh?
Bir şey daha vardı.
- Besides, there was something else.
- Bir şey daha vardı.
I've just remembered there was something else I wanted to tell you.
Beni memnun etmeden buradan gidecek olursan sana söylemek istediğim başka bir şey daha olduğunu hatırlayabilirim.
i knew that there was something else going on with those guys.
Bu beylerle ilgili başka bir şeyler döndüğünü biliyordum.
I could understand if there was something else playing but it's this or nothing.
Başka bir şey oynasaydı anlayabilirdim ama ya bu ya da başka bir şey yok.
Oh, uh, and there was something else.
Bir şey daha vardı.
There was something else here.
Burada başka bir şey daha vardı.
There was something else there over the head of the table.
Orada başka bir şey daha vardı. Masanın başının üzerinde.
Well, there was something else. L...
Kokudan başka bir şey var mı?
There was something else going on in Jedi.
Jedi'da başka bir olay daha var.
There was something else, Captain.
Bir konu daha var Kaptan.
I'm sorry, was there something else?
Başka bir şey var mıydı?
Mom, if there was a rule about something, that doesn't mean you couldn't do something else once in a while.
Koyulmuş bir kural varsa, bu arada bir kuralın dışına çıkamayacağın anlamına gelmez.
Kimba was looking for something else, but not there anymore.
Kimba başka bir şey arıyordu, fakat artık orada değil.
- Was there something else you wished?
- Arzu ettiğiniz başka birşey var mıydı?
Was there something else you wanted, Mr...
İstediğini başka bir şey var mı, Bay...
Now, was there something else?
Başka bir şey var mıydı?
- Was there something else?
- Başka bir şey var mı?
Was there something else?
Başka bir şey var mıydı?
- Thank you. When I was over at your house there the other day, and I was climbing up and down that ladder, I tell you, I had a thought. Something else occurred to me, uh, that's been keeping me awake at night.
- Geçen gün evinizde, merdivenden inip çıkarken konuştuklarımızdan bir şey aklıma takıldı uyumaya çalıştıkça kafamı karıştırıp beni uyutmayan bir şey.
there was something else.
Bir şey daha vardı.
Something else was in there.
Orada bir başka şey var.
He was an enormous, enormous success, and this success largely changed his whole life, I think,'cause he found out there was something that he could do well, do practically better than anyone else.
Büyük bir başarı kazanmıştı ve bu başarı tüm hayatını değiştirdi. Çünkü iyi yapabildiği, neredeyse herkesten iyi olduğu bir iş olduğunu gördü.
Was there something else?
Başka bir şey mi vardı?
Was there something else?
Başka birşey var mı?
Sunad's hatred for John was evident but there's something else.
Sunad'ın John'a duyduğu nefret çok açıktı, ama bir şey daha var.
Was there something else?
Başka bir şey?
You could have neglected to tell me something else, like there was an ax murder or a serial killing?
Böyle İhmal olabilir mi? Bana başka bir şey söyle. Baltalı cinayet mi, Yoksa bir seri katil mi?
Was there something else?
Başka bir şey var mı?
there was this 68
there was 570
there wasn't 74
there was a time 64
there was a problem 25
there was no other way 31
there was a boy 17
there was nothing 90
there was a girl 56
there wasn't time 38
there was 570
there wasn't 74
there was a time 64
there was a problem 25
there was no other way 31
there was a boy 17
there was nothing 90
there was a girl 56
there wasn't time 38