There was nothing there tradutor Turco
3,610 parallel translation
- Yeah, but that doesn't mean there was nothing there.
Evet ama bu orada hiçbir şey olmadığı manasına gelmiyor.
There was nothing there for him.
Onun için orada hiçbir şey yoktu.
After I told you there was nothing there?
Orada bir şey olmadığını söylememe rağmen mi?
You really put yourself out there, and I was so scared that it wouldn't work, you know, that we would have nothing in common, I kind of sabotaged it.
Sen gerçekten elinden geleni yaptın... ben bunun işe yaramayacağından o kadar korkmuştum ki... yani biliyorsun pek fazla ortak yönümüz yok... ben adeta bunu sabote ettim.
There was nothing useful in the voice mail, but I got the location of the caller.
Sesli mesajda işe yarar bir şey yoktu, ama arayanın konumunu buldum.
I didn't get anything ; there was nothing to get.
Ben bir şey yapmadım, ortada bir şey yoktu.
There was nothing out there.
Orada hiçbir şey yoktu.
There was definitely nothing wrong with the chosen date.
Tarihin seçiminde kesinlikle hata yoktu!
There was nothing unusual about His Majesty's body.
Majestelerinin vücudunda da bir şey yoktu.
In my mother's world, there was nothing, neither me nor my father.
Annemin dünyasında ne ben ne babam vardı, hiç kimse yoktu.
as well. and they said there was nothing wrong with their brains. the NerveGear used microwaves powerful enough to burn out the signaling devices and destroy part of the brain.
Ben de bunu merak ediyordum. Otopsiyi yapan adli savcıyla konuştum ve beyinlerinde hiçbir sorun olmadığını söyledi. Dahası da var.
There was nothing in the vase.
Vazoda bir şey yoktu.
There was really nothing on TV that had that romantic version of New York, and I really missed that just as a fan.
Televizyonda New York'un romantik versiyonunu anlatan bir şey yoktu, ve bir hayran olarak, bunu özledim.
There was nothing I could do.
Yapabileceğim bir şey yoktu. Kendini havaya uçurmasını istemedim.
We were outnumbered there was nothing we could do.
Murganish dum Bizden fazlaydılar... Turim hag shad... çakıldık kaldık.
There was nothing we could do. It wasn't our fault.
Yapabileceğimiz bişey yoktu Bizle alakalı değil
And then... when there was nothing left to take... they took people upstairs and decided who would live and who would die.
Sonrasında ise, alacak bir şey kalmayınca insanları üst kata çıkarıp kimin yaşayıp kimin öleceğine karar verdiler.
There was nothing more he could tell me.
Bana anlatacağı bir şey kalmamıştı.
And my father tried to introduce me to other things, but there was nothing else for me.
Ve babam beni başka şeylerle tanımlamaya çalıştı ama hiçbir şey ifade etmiyordu benim için.
There was nothing we were gonna miss about school.
Okulla ilgili özleyeceğimiz pek bir şey yoktu.
And there was nothing I could say, except the one and honorable fact that nothing of it was true.
Ve ben bunların hiçbirinin doğru olmadığı şeklindeki tek ve onurlu gerçeği söylemekten başka bir şey diyemiyordum.
There was nothing you could do to change that.
Bunu değiştirmek için bir şey yapamazdın.
So there was... there was nothing left of him?
Yani ondan arta kalan hiçbir şey yok mu?
There was nothing
Zaten ölmüştü.
And I think that, um there was nothing appropriate about any of this.
Ve bence konuştuklarımızın düzgün olan bir yanı yoktu.
- There was nothing on for the 12th.
- 12'sinde bir şey olmayacaktı.
There was nothing wrong with him, except for the tacky hat.
Bir şeyi yoktu, o gösterişli şapkası hariç.
There was nothing you could have done.
Yapabileceğin bir şey yoktu.
There was nothing left to explore.
Keşfedilecek hiçbir şey kalmamıştı.
There was nothing I could do.
Yapabileceğim hiç bir şey yoktu.
In her opinion, there was nothing a man could master that a woman couldn't make.
Onun görüsüne göre, bir kadinin yapamadigi bir konuda bir erkek ustalasamazmis.
Until there was nothing.
Ta ki hiçbir şey kalmayana dek.
There was nothing out of the ordinary at his residence.
Kaldığı yerde sıradışı bir şey olmadı.
There was nothing left to possibly get back up again.
Onu geri döndürebilecek hiçbir şey yoktu.
When I went home there was nothing left.
Eve döndüğümde, geride hiçbir şey kalmamıştı.
After that fiasco, there was nothing left to do but to let you play out your little scenario.
O fiyaskodan sonra küçük senaryonuza izin vermekten başka yapacak bir şey kalmamıştı.
- There was nothing in it.
- İçinde hiçbir şey yok.
There was nothing to come back to.
Geri dönecek bir şey kalmadı çünkü.
God called it. There was nothing we could do.
Bizim yapabileceğimiz bir şey yoktu.
As much as we tried... there was nothing I could do.
Ne kadar çok denesemde... hiçbirşey onu etkilemedi.
But there was nothing anyone could do.
Ama yapabilecekleri birşey yoktu.
That there was nothing in the world that you would not do for me, if I asked you.
Benim için yapmayacağın bir şeyin olmadığını söylememiş miydin?
And Gob realized that there was finally nothing standing in the way of a loving, committed relationship with Ann.
Evetimi aldım. Ve Gob nihayet Ann ile arasında aşk ve sadakat dolu bir ilişki yolunda hiçbir engelin kalmadığını anladı.
My wife found out and I told her there was nothing emotional, that you were just a prostitute.
Karım durumu öğrenmiş. Ben de ona aramızda duygusal bir şey olmadığını, senin sadece bir fahişe olduğunu söyledim.
But I want to make one thing clear - there was nothing going on between Hattie and myself.
Ama, Hattie ve benim aramda bir şey olmadığına açıklık getirmek istiyorum.
And when they cam to take Edwin away, there was nothing I could do but stand and watch!
Ve Edwin'i götürmeye geldiklerinde, durup seyretmek dışında yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
He's a mega crook like Osterberg, buying into companies and looting them until... there was nothing left and then moving on.
Şirketleri satın alıp hiç bir şey kalmayıncaya kadar içini boşaltan, ve sonra da yine bunu yapmaya devam eden, Osterberg gibi büyük bir dolandırıcıydı.
The guy said that there was nothing to be afraid of
Birlikte bişeyden korkmayız diyordu
There was nothing planned.
Planlanmış bir şey değildi.
I did the analyses, and for a year there was nothing.
Testleri yaptırdım ama bir yıl boyunca hiçbir şey olmadı.
There was nothing we could do.
Bunun için yapacakları bir şey yokmuş.
there was this 68
there was 570
there wasn't 74
there was a time 64
there was a problem 25
there was no other way 31
there was a boy 17
there was nothing 90
there was a girl 56
there wasn't time 38
there was 570
there wasn't 74
there was a time 64
there was a problem 25
there was no other way 31
there was a boy 17
there was nothing 90
there was a girl 56
there wasn't time 38