Two and three tradutor Turco
3,635 parallel translation
Teams two and three, set up perimeter defenses.
İki ve üç numara. koruma bölümü hazırlayın.
In seasons two and three of hoops high. Okay. Uh, Katie Mayer.
Ben istiyorum o fahişeyi
One... two... two and a half... two and three-quarters...
1... 2... 2,50... 2,75...
Five, six, seven and one, two, three, four, five, six, seven, eight.
Beş, altı, yedi ve bir, iki, üç, dört beş, altı, yedi, sekiz.
One, two, three, four, five, and...
Bir, iki, üç, dört, beş ve- -
We'll work on it for two or three years, and...
Üzerinde iki ya da üç yıl çalışacağız ve- - Hayır.
- Aargh! Give me two three-minute eggs, dry toast, and a cup of Maxwell House before we go to Indian bingo.
Tombala oynamaya gitmeden önce bana bir rafadan yumurta kızarmış ekmek ve Maxwell House kahvesi getir.
Three advance delivery packs, one booking-in and two final home visits.
Üç ileri hamilelik paketi, birisi ayırtılmış ikisiyse ev ziyareti için.
According to the duty log, you were late for your first three appointments, and missed the last two altogether!
Görev çizelgesine göre, ilk üç randevunuza geç kaldınız, ve son ikisini birlikte kaçırdınız!
Three for three, two homers and a single.
Üçte üç yaptı. İki tur koşuşu, bir de ilk noktaya ulaşma.
And one, two, three, four.
Ve bir, iki, üç, dört.
And so he then sent out... the man said it was something like two or three people who came out here and stayed here for two or three months, taking photographs everywhere.
Ve böylece ekibi göndermiş. Adam, gelenlerin iki ya da üç kişi olduklarını ve iki veya üç ay boyunca burada kaldıklarını ve her yerde fotoğraflar çektiklerini söyledi.
I'm going to count to three and I'm already on two!
Üçe kadar sayacağım ve şimdiden iki oldu!
And they create these drills that go down two or three miles and the breaking of that shale is what actually releases the gas.
3-5 km derine iniyorlar. ve oradaki tortul kayaçları kırınca gaz serbest kalıyor.
So if there's three horses in a field, two of them will stick together and shun the other one.
Yani alanda üç at varsa iki tanesi birlik olup diğerini dışlarlar.
And one, two, three!
Bir, iki, üç!
And three, two, one...
Üç, iki, bir...
One, two, three, four, five, six, seven, and grab her.
Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi ve yakala...
That we've only been working for three hours, and we've already taken two food breaks.
Daha çalışmaya başlayalı 3 saat oldu ve iki kere yemek arası verdik.
That would be chapters one, two, and three.
Ki bunlar da, bölüm 1, 2 ve 3 oluyor.
You guys get your G.E.D.'s, it'll be like the three blind mice, only two of them got their eyes fixed with that latex surgery and I'll be the only one bumping into things.
Siz lise diplomanızı alırsanız, bu aynı şuna benzer 3 kör fareden sadece ikisinin gözlerinin cerrahi müdahaleyle açılmasına ve benim de sağa sola toslamaya devam etmeme.
Three, three, and two.
Üç, üç, iki.
And we're back with Homer Simpson, who's about to become a soggy Pamper flung to the side of history's freeway in three, two...
Ve yeniden Homer Simpson ile beraberiz. Birazdan patlayarak ufak parçalara ayrılacak olan acınası adamla Ve üç, iki...
If the two other circles have been turned to darkness like this one has and all three are brought together, it will tip the balance of power in the war between good and evil and our existence will be swallowed by a river of blood.
Eğer diğer iki topluluk da bunun gibi karanlığa dönse ve 3'ü de bir araya gelseydi bu iyi ile kötü arasındaki savaştaki gücün dengesini bozardı ve varlığımız kan nehrinde boğulurdu.
I could hear it through earplugs, two pillows, and three sleeping pills.
Kulak tıkacı, iki yastık ve üç uyku hapına rağmen duyabildim.
She'll be hot when they dig her up in two or three hundred years and find silicon instead of bones.
200-300 yıl sonra topraktan çıkardıklarında kemik yerine... silikon bulduklarında da çok ateşli olacak.
And suddenly, three, two limousines pulled up and we were sure that they weren't for us.
Sonra birden iki üç limuzin ortaya çıktı. Bizim için gelmediklerinden emindik.
First up is "Three Little Maids." And for me, two little ear plugs.
Sırada "Üç Küçük Kız" var. Bana da iki tane kulak tıkacı.
Three trains, four buses'and a cab, anywhere between two and five hours, depending on waiting times.
Üç araba, dört otobüs ve bir taksi iki ila beş saat arasında sürer.
And I want to have two kids, maybe three.
İki ya da üç çocuk istiyorum.
( Sighs ) MAN : And five, four, three, two...
Ve 5, 4, 3, 2, 1,...
Our policy states that you have to request a return within the allotted two weeks, and I'm seeing here you're three days overdue.
- Politikamıza göre, iade taleplerinizi size ayrılan iki hafta için yapmalısınız. Ve burada üç gün geç kaldığınız yazıyor.
One, two, three, four. Five, six, seven and one, two, three, four. Five, six, seven and one, two, three, four.
Bir, iki, üç, dört beş, altı yedi, ve bir iki, üç, dört beş, altı yedi, ve bir iki, üç, dört beş, altı yedi, ve bir iki..
That's three beds, a wet bar and two and a half crappers.
Üç yataklı, mini barlı ve tam iki tane tuvaleti var.
And when a year, two years, three years passed and... it turned out that I... couldn't conceive, bear a child of my own...
Bir yıl, iki yıl, üç yıl geçtiğinde ortaya çıktı ki kendi çocuğuma hamile kalamıyordum, onu taşıyamıyordum.
I'm particularly proud of section two, subparagraph three, where I specifically requested both corporate and personal assets.
Orada hem kurumsal hem kişisel varlıkların araştırılmasını istedim.
Perjury is a class three felony resulting in imprisonment for no less than two years and no more than five.
Yalancı şahitlik, iki yıldan az ve beş yıldan fazla olmayan cezayla sonuçlanan üçüncü dereceden bir suçtur.
And in three, two, one...
Ve 3, 2, 1...
Remember I think around two, three decades ago - when the prime minister of the United Kingdom was - John Major - there was a kind of ideological campaign - to return to morality and so on.
Öyle sanıyorum ki 20-30 yıl önce, İngiltere'nin başbakanı John Major iken ahlaka dönüş vesaire gibi bir tür ideolojik kampanya vardı.
So, happy three-month anniversary, and happy two-week anniversary of you going to the bathroom when I'm here.
Yani, üçüncü ay dönümümüz kutlu olsun ve ben buradayken tuvalete gidebilmenin de ikinci haftası kutlu olsun.
Two bedrooms. No, three. And at least two bathrooms.
İki oda istiyorum, hayır üç ama en az iki banyosu olsun.
But we also know that, for example, the Temple of the Sun, the Temple of the Moon, i.e. two pyramids, and the Temple of Quetzalcoatl are in the same layout as Orion's Belt, which the three pyramids of the Giza Plateau have been laid out into, as well. So when we look at these buildings, we find they are mapped according to the same principle, and incorporating the same information.
Ama ayrıca biliyoruz ki örneğin Güneş Tapınağı Ay Tapınağı yani iki piramit ve Quetzalcoatl Tapınağı aynı Gize Platosunda düzenlenmiş üç piramit gibi Orion kuşağıyla aynı düzlemdeler yani bu yapılara baktığımızda onların aynı ilke ve aynı bilgilerin işbirliğiyle haritalandığını buluyoruz.
Two on my ankle, three in my jacket, four for each of you, three extras in this bag, and one under my hat.
2 tanesi bileğimde, 3 tanesi ceketimde, 4 tanesi de sizde, 3 tane ekstra da çantada, ve 1 tanesi de şapkamın altında.
And tell me how many we can afford. There's about two. To maybe three... just about.
2 belki 3 tane var
If there are no further questions, the People of Illinois ask that you vote a true bill to indict Mr. Gardner on the charges of conspiracy to commit bribery and interfering with a judicial officer, class three and class two felonies.
Eğer başka sorunuz yoksa, Illinois halkı sizden Bay Gardner'i rüşvet vermek ve adli görevliyi de bu işe dahil etmek suçlarından üçüncü ve ikinci dereceden, mahkeme ithamnamesini oylamaya davet ediyor.
I got 5-hour training sessions, 4-hour meetings, three team meals every single day, two weigh-ins, and no time for a partridge in a pear tree.
Beş saatlik antrenmana giriyorum. 4 saat toplantı yapıyoruz. Her gün üç yemek, iki defa tartılma var. Beş dakika duracak zaman yok.
One, two, three. And so on.
Bir, iki, üç.
Two, three times a week, he'd call over and take them for a walk.
Haftada iki üç kez uğrayıp onları gezmeye çıkarırdı.
You heard me. Could have one or two if you like, hell, we could even kick it catholic school and have three.
Beni duydun, istersen bir yada iki tane hatta birini Katolik okuluna postalayıp üç tane de yapabiliriz.
We got three murders, two attempted and two armed robberies where shots were fired.
Elimizde üç cinayet, iki teşebbüs ve silahın ateşlendiği iki zırhlı hırsızlık olayımız var.
It's just... three people did just try to kill me, and, uh... you killed two of them.
Üç kişi beni öldürmeye çalıştı ve sen ikisini öldürdün.
two and a half men 29
two and a half 63
and three 210
three 11326
threesome 22
three hours ago 35
three words 61
three years ago 329
three o'clock 86
three hundred 56
two and a half 63
and three 210
three 11326
threesome 22
three hours ago 35
three words 61
three years ago 329
three o'clock 86
three hundred 56
three times a week 48
three days ago 197
three times a day 40
three months ago 162
three weeks ago 152
three or four 45
three hundred dollars 18
three months later 47
three days later 61
three million 36
three days ago 197
three times a day 40
three months ago 162
three weeks ago 152
three or four 45
three hundred dollars 18
three months later 47
three days later 61
three million 36
three weeks later 27
three thousand 46
three hours 204
three times 337
three men 39
three kids 59
three minutes 224
three and four 38
three people 37
three years 380
three thousand 46
three hours 204
three times 337
three men 39
three kids 59
three minutes 224
three and four 38
three people 37
three years 380