You say tradutor Turco
202,310 parallel translation
I don't know what you say.
Neyden söz ettiğini anlamıyorum. Sorun değil.
Well, why didn't you say so?
Neden öyle demedin?
I got to make a phone call. - Oh, the words you say mean n-nothing.
Söylediğin kelimeler hiç bir anlam ifade etmiyor.
Yes, Grandma. Whatever you say.
- Evet büyük anne, sen ne dersen.
But what do you say you take that car out front and we call it even, huh?
Ama şu dışarıdaki arabayı alıp ödeştik demeye ne dersin?
Did you say deep blue sea?
Az önce "Mavi Korku" mu dedin?
Ben, what do you say? You want to do our family a solid?
Ben, ailemiz için "oturaklı" bir şey yapmak ister misin?
If you could tell him anything, what would you say?
Ona şu an bir şey söyleseydin ne derdin?
Master Wells, you say you saw his man procuring an item from the Smithsonian.
Üstat Wells güvenlik şefinin Smithsonian'dan bir şey temin ettiğini söylüyorsun.
What is this Stone? How can it do as you say?
Nasıl iyileştirebilir?
You say you saw his man procuring an item.
Bir şeyi çalan adamını gördünüz.
So what do you say, partner?
Ne dersin ortak?
I couldn't hear you say, "Who's there?" so I'm just gonna go ahead and say, "Banana."
"Kim o?" dediğini duyamadım ama "Muz" diyeceğim.
Felicia, you... how do you say in America, really rock?
Felicia, sen... Amerika'da nasıl diyorlar, süpersin.
Why do you say that?
Nereden biliyorsun?
Mom, what did you say to her?
- Ona ne dedin anne?
I'm sorry, what did you say?
Pardon, ne dedin sen?
You say you are sworn, yet you float into Daneland and back again.
Yemin etmene rağmen Dan diyarına yeniden gidip geldin.
You say she insisted, begged.
Israr ettiğini, yalvardığını söyle.
No, you didn't say you were sorry.
- Şimdi söylüyorum.
I'd say you have about ten minutes.
On dakika sonra etkisini gösterir.
You guys just say the word.
Sadece sihirli sözcüğü söyleyin.
You're, like, the fastest kid in eighth grade.
Sekizinci sınıfların en hızlısı sayılırsın.
You don't have great skin.
Cildin pek de harika sayılmaz.
How'bout you tell Omicron to say that to my face so I can slap his bitch ass right back to the woods.
Omicron'a bunları yüzüme söylemesinden söz etmeye ne dersin? Böylece onun sevimsiz kıçını ormana kadar kovalayabilirim.
No, I just also wanted to say that, you know, if you ever needed a resource, I'm pretty plugged in around here.
Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki eğer kaynağa ihtiyacın olursa, buranın müdavimiyimdir.
Ah, you didn't say "off the record."
- "Kayıt dışı" demedin.
Say, "Thank you, Mr. Crane." Thank you, Mr. Crane.
Teşekkür ederim Bay Crane.
So you can say goodbye to this bod.
Bu vücuda veda edebilirsin.
Olivia, did you just say you're dating Ben Wheeler?
Olivia, Ben Wheeler'la çıkıyorum mu dedin? - Evet.
Isn't there something you wanna say?
Söylemek istediğin bir şey yok mu?
Let's just say you dodged a bullet.
Ucuz atlattın diyelim.
They say they know you.
Sizi tanıdıklarını söylediler.
- You could say that.
Öyle denebilir.
- Okay, look, I know what you're gonna say- that you're a historian as well as a legend.
- Ne diyeceğini biliyorum... - Efsane kadar tarihçi de olduğunu.
oh, I gotta say, you really turned this team around.
Bu arada, bu takımı iyice çekip çevirmişsin.
You got something to say to me?
Bana söyleyeceğin bir şey mi var?
Are you trying to get me to say "underwear"?
"Altım" dedirtmeye mi çalışıyorsun?
Your brothers and sisters wanna say hi to you.
Kardeşlerin de seninle konuşmak istiyor.
I'm sorry to say you've contracted a virus. We're having trouble identifying what it is.
Bir virüs kaptığını söylemek zorundayım.
Mom. Just say hi to her. All you...
Ona merhaba de.
You know, sinkholes have been on the rise, actually, worldwide, due to urbanization, drilling, fracking.
Şehirleşme, sondaj ve hidrolik kırılma yüzünden dünya çapında obruk sayısı artıyor.
They went fine, you could say.
İyi gittiğini söyleyebiliriz.
Hey, you know, they say that after Alan Turing was chemically castrated, he got a lot less annoying.
Alan Turing'e kimyasal hadım * yapılınca sinir bozucu tarafının gittiği söylenir.
So, in the spirit of that connection, if any of you would like to say something to me... positive or negative... this is the time.
Bu bağlantıdan da güç alarak, eğer bana herhangi bir şey söylemek isterseniz, pozitif veya negatif, şimdi tam sırası.
People say that she's taken on the Chinese government, and here you are, after one meal, in an intimate relationship.
İnsanlar onun Çin hükümeti için çalıştığını söylüyor. Sen de bir akşam yemeğiyle sıkı fıkı olduk diyorsun.
What will you say to Alfred?
- Alfred'e ne söyleyeceksin?
Lord, I hope you will forgive me for what I'm about to say.
Umarım söyleyeceklerim için beni bağışlarsınız Lordum.
I can say this to no-one but you.
Bunu senden başkasına söyleyemem.
Lord, you have said all you can say.
Lordum, söyleyebileceğin her şeyi söyledin.
Although the letters Uhtred has written, you could count with one finger.
Uhtred'in yazdığı mektuplar, Bir parmakla sayılabilirsin.
you say yes 16
you say something 57
you say that every time 21
you say no 28
you say the word 43
you say that like it's a bad thing 55
you say that now 64
you say nothing 34
you say so 24
you say it 83
you say something 57
you say that every time 21
you say no 28
you say the word 43
you say that like it's a bad thing 55
you say that now 64
you say nothing 34
you say so 24
you say it 83
you say that 153
sayonara 114
say my name 79
say hello to my little friend 37
saying 381
says 221
sayid 267
sayuri 58
say cheese 102
say it louder 17
sayonara 114
say my name 79
say hello to my little friend 37
saying 381
says 221
sayid 267
sayuri 58
say cheese 102
say it louder 17
say hi 185
say something 1124
say it like you mean it 26
say what now 22
say your prayers 56
say it again 435
say it ain't so 28
say what 525
say it out loud 26
says who 419
say something 1124
say it like you mean it 26
say what now 22
say your prayers 56
say it again 435
say it ain't so 28
say what 525
say it out loud 26
says who 419