Bir yabancı tradutor Inglês
7,542 parallel translation
En son bir yabancının bana iyilik yapmasının üzerinden çok zaman geçti.
I... Been a long since a... stranger give me a kindness.
Kasabayı bir yabancı gibi analiz etmen lazım.
You're gonna have to do your best to try to see this town from the outside.
Uyuşturucu karteli modelindeki gibi bir yabancıysa peki?
What if it's an outsider like you would see in the drug cartel model?
Hortumundan içmek isteyen bir yabancıyım sadece.
I'm just a stranger who wanted to drink from your hose.
Bana bir yabancıymışım gibi bakıyor, gerçi öyleyim.
She looks at me like I'm a stranger, which... I am.
# Eğer yolunu kaybedersen bir yabancıya sor #
♪ If you lose your way just ask a stranger ♪
Senin de açıkça belirttiğin gibi ben bir yabancı, bir İngiliz'im!
As you so plainly stated, I'm an outlander, just a sassenach.
Herhangi bir yabancıya izin vermeyin.
Don't let any outsider in.
Tamam, hortum konusuna sonra geliriz... şimdi kapını çalan bir yabancı için sevdiğin kadından ayrılmanın sebebine odaklanalım.
Okay, let's table the hose part for now and focus on the fact that you broke up with a woman you loved for a stranger who knocked on your door.
Ya da en azından, tanıdık bir yabancıyla eski öğrencilerinizin dairesinin her bir köşesinde sağlam, ateşli bir gece yaşayabilirsiniz.
Or, at the very least, a night of sturdy, spirited lovemaking with a relative stranger in every corner of the apartment of several of your former students.
Asla bir yabancıyla arabaya binmemem öğretildi.
I was taught never to get in a car with a stranger.
Daha önce öğrenmediği bir yabancı dilde konuştuğu oldu mu?
She ever speak in a foreign language she never learned?
Yani ona göre sen, yüzü olmayan bir yabancısın.
I mean, to him, you're just a faceless stranger.
- Yani bir yabancıyla mı evleneceksin?
So you'll marry a stranger?
Bir ricam olacak ve bunu birkaç dakika sonra açıklayabileceğim ama şimdilik bir yabancıya güvenmen gerekecek.
I need a favor and I'll be able to explain why in just a few minutes, but for now you have to trust a stranger.
Yakışıklı bir yabancıyı eğlendirirken dik durmayı tercih ederim. En azından başında.
I prefer to be upright when I'm entertaining a handsome stranger- - at least, when we start.
İhtiyacımız olan her şey buradayken neden bir yabancıya bel bağlayalım?
Why take a chance on a stranger when we have all we need right here?
Zaman zaman kendini dışlanmış hissediyorsun, kendi evinde bir yabancı gibi, biliyorum.
I know you feel excluded at times, an outsider in your own home.
Gelecek ile ilgili hayellerinin bir yabancı tarafından yok edilmesinin nasıl bir şey olduğunu anlamasını istedim.
I wanted him to know what it was like to have all your dreams for the future Taken away by a stranger.
Ve de bir yabancısın.
And a foreigner.
Stratejimiz bir yabancının sırlarına dayanıyor.
Our strategy turns on a foreigner's secret.
- Mızmızlık yaptım çünkü vücudumun içinde bir yabancı var.
- I have been fussy because I have an interloper in my body.
Bir hastanenin sana önerdiği bir yabancı değil o.
He's not a stranger that some hospital referred you to.
Yabancı bir su şirketinin yöneticisi, Ticaret Bakanlığı yetkilisi ve yerli silah üretimi yapan biri kurbanlar arasında.
The vic's were a foreign-owned water company exec, a Trade Ministry official, and a domestic weapons manufacturer.
Ama baraj yabancı bir su şirketine ait ve kadrosunda da emekli bir Ticaret Bakanlığı yetkilisi var.
But it belongs to a foreign-owned water company, and there's a retired Trade official on staff.
Yani sen sadece benim yatak odama gizlice sokulan yabancı bir adamsın.
So, you're just a strange man sneaking around my bedroom at night?
Bir ev sahibi arka bahçede çocuğuyla konuşan iki yabancıyı ihbar etmiş.
Hey. Homeowner reported two strangers in the back yard talking to her kid.
Karanlık bir gecede yabancı bir atla ne kadar gideceğini düşündün?
How far did ye think ye'd get, lass, On a dark night with a strange horse,
Yabancı bir oğlan gölgesini aramaya geldi.
That strange boy may come looking for his shadow.
Frank, sana acı çektirmek isteyen gizli görevde bir polis olduğunu ben de ya yabancı bir diplomat ya da pilates gurusu diyorum.
Frank says undercover cop trying to pull you into a sting, and I'm going with either foreign diplomat or Pilates guru.
Kim bilir belki biz üç yabancı bir gün yine ortak oluruz.
Who knows maybe the three of us outsiders will partner up again someday.
Benim size sunabileceğim bir şey var mı yabancı?
Can I offer you anything... stranger?
Acınası bir adam bilindik yerlerde kendini yabancı biri gibi hisseder.
Pity a man in familiar places who yet feels like a stranger.
Aslında zehirler hakkında fazla bilgim yok ama bu elmada badem gibi yabancı bir koku var.
Well, I don't know much about them, but there's- - there's a foreign smell to this apple, like almonds.
- Burada olma sebebimiz yabancı bir ülkedeki kolluk kuvvetlerinin... - Öyle demiyorum.
That's not what I'm saying.
İşvereniniz yabancı düşmanlarımızın olduğu bir lig de fitneci bağnaz yobaz.
Your employer is a seditious sectarian bigot who's in league with our foreign enemies.
Şu anda yabancı bir milletle iletişim halinde misiniz?
Are you currently in communication with any foreign national?
Yabancı bir saldırgan gibi birisi belki.
An unknown assailant or something.
Yabancı bir hekim.
Expat physician.
Eğer sen bakmak istemiyorsan, yabancılara ödeme yapabileceğim uzun bir listem var.
If you don't want to do it, I've got a long list of strangers I can pay.
Yabancı bir gazetede yanlış haber yayınlayarak her gün 3,5 insan öldürmüş oluyoruz.
That's one day for every three and a half people we killed by knowingly planting a false story in a foreign newspaper.
Ama insan anatomisinde balıkların dünyasına oldukça yabancı görünen bir şey vardır.
'But there's one defining piece of human anatomy'that seems remote from the world of fish.'
Onu hep bir "yabancı" olarak görmüşümdür.
I often thought of him as a foreigner.
Orda bir kaç yabancı kelime var gibi duruyor.
Well, it looks like you got some foreign words there.
Yaşamak için çalıştığında böyle oluyor, Jackie, sana tamamen yabancı olan bir kavram.
Well, that's what happens when you work for a living, Jackie, a concept that's probably alien to you.
Orman yaratıklarının yarısından fazlası gececidir. Gündüz yaratık için, Tropikal ormanda gece yabancı bir dünyadır.
More than half the creatures of the jungle are nocturnal, but for a daytime creature, night in the rainforest is an alien world.
Rusya'daki eski yönetimi onaylamıyorum fakat yine de yabancı bir ülkede yeni bir hayat kurmak zorunda olanlar için üzgünüm.
Well, I don't approve of how things were managed in Russia, but I'm still sorry for people who have to make a new life in a foreign land.
Eğer bir gün Batı'ya geri dönmeyi başarabilirsen Kung fu kelimesine yabancı olan kişilere bu kelimeyi nasıl anlatacaksın?
If you, one day, make it back to the West... what will you tell men of this strange word, "kung fu"?
Bu iki adam 1533 yılında bir zamanda karşılaştı. Yabancı bir ülkede kendi vatandaşımızla karşılaştığımızda bizim de yaptığımız gibi, resim çektirdiler.
At some point in 1533, these two men, meeting as they did, did what we might do were we to meet a fellow countrymen in a foreign place - they had their picture taken.
Haketmediğin pohpohlamalar uğruna anlık zevk için.. .. bir grup yabancı insana "arkadaşlarım".. .. demeye devam eden bir bağımlısın.
You are addicted to the instant gratification of unearned adulation from a group of perfect strangers you insist on referring to as your "friends."
Trajedi yabancı bir ülkedir.
Tragedy is a foreign country.
yabancı 196
yabancılar 56
yabancı mı 19
bir yazar 32
bir yere gitme 51
bir yerde 60
bir yerlerde 73
bir yere gitmiyorum 43
bir yıl sonra 30
bir yere mi gidiyorsun 103
yabancılar 56
yabancı mı 19
bir yazar 32
bir yere gitme 51
bir yerde 60
bir yerlerde 73
bir yere gitmiyorum 43
bir yıl sonra 30
bir yere mi gidiyorsun 103
bir yere gidemezsin 16
bir yolunu buluruz 32
bir yudum 17
bir yere gitmiyoruz 22
bir yere kaybolma 21
bir yere ayrılma 38
bir yolu var 41
bir yıl önce 51
bir yere gitmiyorsun 28
bir yer biliyorum 28
bir yolunu buluruz 32
bir yudum 17
bir yere gitmiyoruz 22
bir yere kaybolma 21
bir yere ayrılma 38
bir yolu var 41
bir yıl önce 51
bir yere gitmiyorsun 28
bir yer biliyorum 28