English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Inglês / [ B ] / Burayı

Burayı tradutor Inglês

21,829 parallel translation
- Burayı kolayca buldun mu?
- You found the place all right?
Gücünü toplayana dek yanında kalırım ama burayı bir daha kullanmayın.
I'll stay here until he gets stronger, but you should stop using this place after that.
Burayı ziyarete gelmedin.
You're not on a visit here.
Burayı imzalayın.
Sign here.
Burayı.
Here.
Burayı biraz coşturalım kızlar.
All right, let's get a little funk in here, ladies!
- Tüm çalışanlar temiz çıktı, burayı tanıyan tüm bağımsız tedarikçileri de araştırmalıyız.
And since all the employees checked out, we need to broaden our search to every independent vendor who would have known this property.
Gerekirse burayı yerle bir edin.
Tear the place apart if you have to.
Gizlenmek için burayı kullanmış olabilirler.
This could've been a hiding place.
Yüzbaşı Yoo her zaman bu görüntünün onda burayı koruma isteği uyandırdığını söyler.
Captain Yoo always says that... this sight makes him... want to defend this place.
Burayı ister yıkarım ister yıkmam bana kalmış.
Whether... I dig this place up to make a palace or not,
Burayı kırayım mı?
Do you want a fracture?
- Burayı sana bırakıyorum.
- Pack up for me.
Burayı biz halledeceğiz.
We'll take care of things in here.
- Burayı mı?
Here?
Bateristimiz burayı internetten buldu.
Our drummer found it online.
- Evet, tam burayı.
- Yep, right there.
Burayı terk etmek için çok çalışıyordun.
You were working hard to leave this place.
Buralar benim toprağım, terketmem burayı.
My fields are here, I'm not leaving.
Ama burayı böyle bırakmanın benim için anlamı çok büyük.
But this place means too much to me to leave it like this.
Burayı geldiğin gibi cenaze arabasının arkasında terk etmek zorundasın.
You're gonna have to leave here the same way you came in, back of a hearse.
Şimdi, burayı birine göstereceklerinde bana haber vermeleri gerekiyordu.
Now, they're supposed to let me know if they show it.
Burayı gezen müşterilerin ve emlakçıların listesi lazım.
I need a list of agents and clients who've viewed the place.
Tamam ama burayı elden geçirmeden yeni beyin yeme.
But don't eat a new brain, until this is dealt with.
İçişleri burayı devralır.
Internal Affairs can take it from here.
Burayı imzalayın.
- Sign here. - Oh.
Burayı çok sevdim.
- I really like it here.
Of, Stuart burayı en son ne zaman temizlemiş?
Boy, when was the last time Stuart cleaned this place?
Burayı nereden biliyor lan bu?
So how the fuck he know about this place?
Burayı toparlayıp çıkalım artık.
Let's clean this place up, and let's get out of here.
Burayı sadece ziyaret etmedin, burayı yarattın.
Because you didn't visit it, you built it.
Konser için burayı kiralamalısınız.
You guys should rent it out for gigs.
Burayı biliyorum.
I know this place.
Burayı nasıl buldunuz?
How'd you find this place?
Penny, sen burayı biliyorsun.
Penny, you know this place.
- Burayı dinle.
Listen... Listen to this part.
- Burayı böyle bırakıp gidebiliyorum.
And this way I can walk away.
Burayı mühürlemeliyiz.
We got to get this place locked down, processed.
Burada çok sanatçı var ve burayı seviyorum.
There's a lot of artists in this town and I love it here.
Burayı terk et de yetişkinler arasında konuşsun.
You leave the room and let the grown-ups talk.
- Burayı nereden biliyor lan bu?
So how the fuck you know about this place?
Burayı biraz ısıtın.
Get some heaters in here.
Ya millet! Burayı terk etmek zorundasınız!
Come on, you all had to evacuate!
Burayı almayı düşünüyorsanız tamamen dürüst olacağım.
Well, if you were to be interested in the property, I'm going to be entirely honest.
Burayı 1929'da aldık ve eşimle çok güzel 11 yıl geçirdik.
We bought the place in 1929, and my wife and I had 11 very happy years here.
Lütfen burayı imzalayın.
Sign here please.
Burayı asla kapatmam, tatlım.
Oh, I'd never close the place, my dear,
Burayı terk etmeli ve asla geri dönmemelisiniz. Ve sokağa çıktığınızda, dizlerinize çökmeli Yüce İsa'dan merhamet dilemelisiniz.
You must leave this place and never return, and once you are outside in the street you must fall on your knees and beg the forgiveness of our Lord Jesus Christ!
Biz işe koyulup, düzenlemezsek burayı asla satamayacaksınız.
You're never going to sell this place unless we go ahead and stage it.
Ben burayı para kazanmak için açmadım.
I didn't open this place to make money.
- Evet, burayı da beceremedik.
We even screwed this up.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]