Senden bir iyilik istiyorum tradutor Inglês
221 parallel translation
Craig, senden bir iyilik istiyorum.
Craig, I've got a favor to ask of you.
Dinle canım. Senden bir iyilik istiyorum.
Listen, dear, I want to ask you a favor.
Ama şimdi de ben senden bir iyilik istiyorum.
Now you do me a favour.
- Jill, senden bir iyilik istiyorum.
- Jill, I'm asking you as a favor. 'Leave me alone, please.
Karşılığında senden bir iyilik istiyorum ve sen reddediyorsun
I ask of you a favor in return, and you refuse.
Dinle. Senden bir iyilik istiyorum.
Now listen, I want to ask you a favor, okay?
Ama senden bir iyilik istiyorum bir enayiden diğer enayiye, harcama benim dostumu.
But I'm asking you as a favour from one sucker to another, don't waste my fella.
Dinle, senden bir iyilik istiyorum.
Look... I'd like something.
Senden bir iyilik istiyorum.
I'm asking you for a favor.
Senden bir iyilik istiyorum.
I want you to do a work for me.
- Biliyorum, senden bir iyilik istiyorum. Başka bir şey...
I have a professional obligation.
- Senden bir iyilik istiyorum.
- l need a favour.
Senden bir iyilik istiyorum.
Look, I'm asking a favor here.
Jack, senden bir iyilik istiyorum.
Jack, I want you to do me a big favour.
- Senden bir iyilik istiyorum.
- I have a favor to ask you. OK?
- Odo, senden bir iyilik istiyorum.
Odo, I'd like you to do me a favor. Hmm?
Dennis, senden bir iyilik istiyorum.
Dennis, I'm asking you for a favour.
Senden bir iyilik istiyorum.
I'm asking for a favour.
- Senden bir iyilik istiyorum.
- I need a favor, nigger.
Senden bir iyilik istiyorum.
I have a favor to ask.
Senden bir iyilik istiyorum.
I'm asking this as a personal favor.
Senden bir iyilik istiyorum. Seks söz konusu değil.
I'm asking you a favor, and sex is not involved.
- Senden bir iyilik istiyorum.
- I need to ask you a favor.
Sevgili Kuzen, Senden bir iyilik istiyorum Kuzenin Carmen.
Dear nephew, I need to ask you a favor. I know we haven't met in a long time. Your cousin, Carmen.
Senden bir iyilik istiyorum.
I'm asking you a favor.
Senden, bana bir iyilik yapıp, Onu Casablanca'dan çıkarmanı istiyorum.
I ask you as a favor to use the letters to take her away from Casablanca.
Senden bir iyilik daha istiyorum.
I want you to bring me a bayonet.
Rocky, senden bir iyilik yapmanı istiyorum.
Rocky, I got a little favor I'd like to ask of you.
- Balki, senden büyük bir iyilik yapmanı istiyorum.
Balki, I want you to do me a big favor.
- Senden büyük bir iyilik istiyorum.
I want you to do me a big favor.
Senden bir iyilik yapmanı istiyorum.
I want to ask you a favor.
Ama önce senden bana bir iyilik yapmanı istiyorum.
But first I'd like to ask a favour of you.
Senden bana bir iyilik yapmanı istiyorum.
I need to ask you a favor,
Senden Rosalie ile benim için küçük bir iyilik istiyorum.
I want you to do a little favour for Rosalie and me.
Bak, senden bana bir iyilik etmeni istiyorum.
Look, I got to ask you a favor.
o zaman bana, ne zaman ve ne şekilde olduğu önemli olmayan bir iyilik borcun olduğunuda hatırlarsın ama bu sadece boş bir sözdü benim için değil senden, selma'ya bir koca bulmanı istiyorum bir koca bulmak mı?
Then you'll also remember you owe me a favor to be called up whenever and for whatever reason I desire. - But that was just an idle promise. - Not to me!
Senden büyük bir iyilik istiyorum.
I-I-I need to ask you a huge favor.
Ve şimdi, bugün seni görmeye geliyor, ve ben senden kendine bir iyilik yapmanı istiyorum.
Now, she ´ s comin ´ to see you today, and I want you to do yourself a favor.
- Senden çok büyük bir iyilik istiyorum.
- I have a monstrous favor to ask you.
Çok uygunsuz bir zaman olduğunun farkındayım ama şimdi senden çok büyük bir iyilik istiyorum.
I realize this comes at a very inopportune time but I really have this gigantic favor to ask of you.
Senden bir iyilik yapmanı istiyorum, Martin.
I want you to do me a favour, Martin.
Senden, bana bir iyilik yapmanı istiyorum daha önce hiç istemediğim bir şey.
I got to ask you to do me a favour, something I've never asked you to do before. What's that?
senden bir iyilik yapmanı istiyorum.
I gotta ask a favor, man.
Senden Yoichi için bir iyilik istiyorum.
I have a favor to ask you. It's for Yoichi.
Ben kendi yolumu kullanıyorum, Ve senden bir iyiliğin karşılığını istiyorum, bana borçlu olduğun bir iyilik.
I do things my way and I'm asking for a favour in return for a favour you owe me.
Bu yüzden senden benim için bir iyilik yapmanı istiyorum. Tamam mı?
So I want you to do a favor for me, ok?
Senden kişisel bir iyilik istiyorum.
It's a personal favor.
Senden bana bir iyilik yapmanı istiyorum.
I am asking you to do me a favor.
Senden büyük bir iyilik istiyorum.
JENNIFER : I gotta ask you a really big favor.
Senden bir iyilik istiyorum. Bu kadar önemli mi?
I'm asking you for a favor.
Sam, benim. Senden bir iyilik yapmanı istiyorum.
Sam, it's me. I need a favor.
senden bir ricam var 16
senden bir iyilik isteyeceğim 30
senden çok hoşlanıyorum 54
senden hoşlanıyorum 151
senden 190
sende 162
senden nefret ediyorum 468
senden rica ediyorum 16
senden hoşlandım 83
senden ne haber 103
senden bir iyilik isteyeceğim 30
senden çok hoşlanıyorum 54
senden hoşlanıyorum 151
senden 190
sende 162
senden nefret ediyorum 468
senden rica ediyorum 16
senden hoşlandım 83
senden ne haber 103
senden önce 17
sende mi 57
senden iğreniyorum 30
senden gerçekten hoşlanıyorum 19
sende ne var 59
senden mi 32
senden n 19
senden başka 23
sende var mı 43
senden değil 18
sende mi 57
senden iğreniyorum 30
senden gerçekten hoşlanıyorum 19
sende ne var 59
senden mi 32
senden n 19
senden başka 23
sende var mı 43
senden değil 18