Yanlış bir şey yok tradutor Inglês
620 parallel translation
- Bunda yanlış bir şey yok.
Nothing wrong with that.
Yanlış bir şey yok!
This is no mistake!
Orada oturup O'ları doldurmanız sizi çılgınca gösterebilir ama bence yanlış bir şey yok çünkü düşünmenize yardım ediyor.
That may make you look a little crazy, just sitting around, filling in O's, but I don't see anything wrong,'cause that helps you think.
Bunda yanlış bir şey yok, değil mi?
There's nothing wrong in that, is there?
Bunda yanlış bir şey yok.
Nothing wrong with that.
Bayan Rand Houmfort'taydı. Ama bunda yanlış bir şey yok.
Mrs. Rand was at the houmfort... but there's nothing wrong with that.
Yanlış bir şey yok.
Nothing wrong with it.
Bunda yanlış bir şey yok.
There's nothing wrong with that.
Yanlış bir şey yok demek ki?
Do you still say there's nothing wrong?
Denemekte yanlış bir şey yok.
There's nothing wrong with you trying.
Bunda suç teşkil eden yanlış bir şey yok.
Well, there's nothing wrong in that, that's no crime.
Hayır, hayır, yanlış bir şey yok.
No, no, nothing wrong.
Yanlış bir şey yok, değil mi?
There isn't anything wrong, is there?
Doktor, yanlış bir şey yok, değil mi?
Doctor, there's nothing wrong, is there?
Bunda yanlış bir şey yok.
Well, there's nothing wrong in that.
Yanlış bir şey yok.
There's nothing wrong.
Bunda da yanlış bir şey yok.
Nothing much wrong with that.
Bunda yanlış bir şey yok ki.
There's nothing wrong about that.
Anne'mizin gücünden yararlanmakta yanlış bir şey yok bayan.
There isn't anything wrong in consuming the mother's offering.
Oh Madeline, inan bana, bu evi terk etmende yanlış bir şey yok.
Madeline, there's nothing wrong with you that leaving this house won't cure.
Bu binayla ilgili yanlış bir şey yok!
There is nothing wrong with that building!
Yanlış bir şey yok, ama sen bu şeytani öfkeyle, masum seyircileri de feda ediyorsun.
There's nothing wrong with hating evil, but you're sacrificing innocent bystanders.
Bunda yanlış bir şey yok, efendim.
Well, there's nothing wrong with that, sir.
Bunda yanlış bir şey yok.
Nothing wrong with it.
Yanlış bir şey yok muymuş?
Nothing at all.
Bunda yanlış bir şey yok, değil mi Vito?
There's nothing wrong with that, is there, Vito?
- Bunda yanlış bir şey yok.
- There's nothing wrong with that. - What?
Bunda yanlış bir şey yok.
Nothing wrong in that.
Biliyorsun, yanlış bir şey yok.
You know, there's nothing wrong.
Yanlış bir şey yok.
You know, there's nothing wrong.
Bunda yanlış bir şey yok sanırım.
Well, I guess there's nothing wrong with that.
Hayır, bizim ateş etmemizde yanlış bir şey yok, beyler.
No, there's nothing wrong with our shooting, gentlemen.
Sende yanlış bir şey yok, Cosmo.
There's nothing wrong with you, Cosmo.
Bunda yanlış bir şey yok.
There's nothing wrong.
Lütfen, inan bana, bunda yanlış bir şey yok.
Please, believe me, there's nothing at all wrong.
Bak, AIan, bunda yanlış bir şey yok, biliyorsun.
Look, Alan, there's nothing wrong, you know.
Yanlış bir şey yok.
From the time you're about so big... and wondering why your girlfriends'fathers are getting so arch all of a sudden. Nothing wrong.
Yanlış bir şey varmış gibi, ablam hakkında hikayeler anlatmaya hakkınız yok Bay Barker.
You got no right, Mr. Barker, to be carrying tales about my sister as though there were something wrong.
Ben hep barış yanlısı olmuşumdur, bir şey takmana gerek yok.
I'm always peaceful, and there ain't no use doing nothin'else.
Senin içinde bunun yanlış olduğunu söyleyen bir şey yok mu?
Isn't there anything inside you that tells you that it isn't right?
Unutulacak ya da yanlış yapılacak bir şey yok.
There's nothing to forget and nothing to go wrong.
- Yanlış bir şey mi söyledim? - Yok, pek değil.
Did I say something wrong No, not at all.
İyileştirme haricinde parayla ilgili yanlış hiç bir şey yok.
There's nothing wrong about money that having it can't cure.
Bunda yanlış olan bir şey yok.
Certainly there can be nothing wrong with that.
Yanlış bir şey yok.
Let me clarify this misunderstanding.
Yanlış anlayacak bir şey yok.
There's nothing to misunderstand.
Bak, yanlış bir şey yapmadık sorun yok.
It's all right, you know. It's okay.
Olmaz, kendisi dürüst bir insan yanlış bir şey yapacak hali yok.
No, she's an honest person... incapable of doing anything wrong.
Yanlış yapılacak bir şey yok.
There's nothing you could do wrong.
O adam var ya, sakın yanlış anlamayın, bildiğim bir şey yok ama tanımak isteyeceğiniz bir tip değil gibi.
That one over there, I know nothing about it, but it looks to me as if you'd be better off seeing the back of him.
Neyin yanlış olduğunu bilirsek, iyileştiremeyeceğimiz bir şey yok.
There's just about nothing we can't fix if we know what's wrong.
yanlış bir şey mi söyledim 70
yanlış bir şey yapmadım 40
yanlış bir şey mi yaptım 61
yanlış birşey mi var 24
yanlış bir şey mi var 71
bir şey yok 987
bir şey yok mu 17
yanlış 511
yanlıştı 16
yanlışlıkla oldu 20
yanlış bir şey yapmadım 40
yanlış bir şey mi yaptım 61
yanlış birşey mi var 24
yanlış bir şey mi var 71
bir şey yok 987
bir şey yok mu 17
yanlış 511
yanlıştı 16
yanlışlıkla oldu 20
yanlız 22
yanlış anladın 80
yanlış anlama 85
yanlış numara 72
yanlış yaptım 18
yanlış oda 23
yanlış yapıyorsun 36
yanlış düşünüyorsun 23
yanlış cevap 43
yanlış anlamışsın 22
yanlış anladın 80
yanlış anlama 85
yanlış numara 72
yanlış yaptım 18
yanlış oda 23
yanlış yapıyorsun 36
yanlış düşünüyorsun 23
yanlış cevap 43
yanlış anlamışsın 22