Hayatta kal tradutor Espanhol
1,646 parallel translation
Sana benden tavsiye büyük şef... Hayatta kal!
Palabra de amigo, Gran Jefe : ¡ Vive!
- Hayatta kal, Lütfen?
- ¿ Puedes mantenerte a salvo, por favor?
Bana kalırsa ikinci şık derim ama bilmek imkânsız çünkü deneklerimizden hiçbiri hayatta kalmadı.
Me inclino a pensar lo último, pero es difícil de saber porque ninguno de nuestros sujetos de prueba sobrevivió jamás.
Hayatta kalırsan, söyleyeceğim.
Regresa con vida y te lo diré.
Oraya vardığımda, sadece hayatta kalıyordu.
Cuando llegamos, todavía estaba resistiendo.
Dayak yersin, hırpalanırsın ama hep hayatta kalırsın.
Te pegan palizas, te sacuden, pero siempre sobrevives.
Takas için bir şeylerimiz olduğu sürece hayatta kalırız.
Con solo que tengamos algo para comerciar, sobreviviremos.
Bu 82 kişinin yalnızca 12'si hayatta kalıp, zaferimize tanık olacaktı.
Y de esos 82, solo 12 sobrevivirían para ver nuestra victoria.
Silahlarınızı bırakın ve hayatta kalın.
Entreguen sus armas y sus vidas serán respetadas.
Hayatta kalırsan, seni ona karşı kullanabilirim.
puedo usarte en su contra.
Yere bırak ve hayatta kal.
Suéltalo y vive.
Sen hayatta kal yeter.
Asegúrate de sobrevivir.
Eğer hayatta kalmak istiyorsanız, bir arada kalın.
¿ De acuerdo? No se separen si quieren vivir.
Ya da sen niyetini söyle, siz hayatta kalın.
O dinos tú qué pretenden y los dejaremos vivir.
Hayatta kal!
¡ Sobrevive!
Bir hafta sonu tatiline giderken anne-baba kazada hayatlarını kaybediyor ve elbette ki çocuklar hayatta kalıyor.
¡ Y los padres se van un fin de semana y mueren en un accidente! ... y los niños, por supuesto, sobreviven.
Diyelim ki Şükran Günü sofrasındayken bir patlama oluyor bu dördü ölüyor fakat çocukları hayatta kalıyor çünkü çocuk masasında oturuyorlardı.
¡ Digamos que hay una explosión en la cena de Acción de Gracias! ¡ Y estos cuatro mueren, pero sus hijos sobreviven! ¡ Porque estaban sentados a la mesa de los niños!
2.şarj gereksiz olacak. Hitler mucizevi bir şekilde hayatta kalırsa, sonra ne olcak?
Si por un milagro Hitler logra sobrevivir, entonces?
Her zaman yaptığım şeyi, Kate... Hayatta kalıyorum.
Lo mismo que he hecho siempre kate... sobrevivir.
Ama diğerlerine göre, anne ve baba her gece birkaç çocuklarını yiyerek hayatta kalırlar.
Pero otros piensan que mamá y papá sobreviven... simplemente comiéndose algunos de sus hijos cada noche.
Hayatta kalırsak, sana her şeyi gösteririm.
Si sobrevivimos, le enseñaré todo.
Size korkak dediğimden değil, efendim ama bazen korkaklar hayatta kalır.
No es que quiera llamarte cobarde, Maestro, pero a veces los cobardes sobreviven.
Bu şekilde... hayatta kalırız.
Así conservas la vida.
Hayatta kal!
¡ Mantente vivo!
Sana söylenileni yap, hayatta kal.
Haz lo que te he dicho y seguirás vivo, ¿ entiendes?
Eğer hayatta kalırsak, sana bir özürden daha fazlasını borçlu olacağım.
Si sobrevivimos, te deberé más que disculpas. Me equivoqué contigo.
ÖImekten korkmuyorum ama bu yaşta ya düşersem sonra da hayatta kalırsam.
Tengo miedo de caer de hacerme daño, de sobrevivir.
Sadece bir kişi kalırsa, hayatta kalma şansı olur.
Si solo hay uno, ese vive.
Hawes sana yolculukta nasıl hayatta kalınacağını öğretmişti?
¿ Hawes te enseñó cómo sobrevivir al viaje?
Hayatta kal.
Sigue viva.
Sadece iki gün için hayatta kalın... Hayatınız boyunca yaşamadığınız kadar.
En sólo dos días vivirás lo que no has vivido en toda tu vida.
Hayatta kalır yada, - ortadan kaldırılırsın.
Vivir o no vivir depende de ti.
Buradan nasıl hayatta kalıyorsunuz?
¿ Cómo sobreviven aquí?
Hayatta kalıp Arayıcı'yı bulma işi.
Permanece con vida, encuentra al Buscador.
Sizin ikinizin birbirinize söylemek istediğini çok şey var. Neden bunları tartışmıyorsunuz. Kim hayatta kalırsa sonsuza kadar benimle olacak.
Sé que los dos tienen mucho de que hablar asía que por qué no lo discuten y el que sobreviva podrá quedarse conmigo para siempre.
Bak evlat, dedene üzüldüm ama artık güçlü olan hayatta kalır.
Chico, siento lo de tu abuelo pero es la ley del más fuerte.
Hayatta kalıyoruz işte
¡ Voy a sobrevivir!
Nasıl hayatta kalıyorsun?
¿ Cómo sigues vivo?
Umarım hayatta kalırsın!
¡ Intenta sobrevivir!
- Ancak böyle hayatta kalıyorum.
La única cosa que me mantiene vivo.
Ne kadar dayanırsa o kadar hayatta kalır.
Cuanto más tiempo ella pueda aguantar, más tiempo continuará con vida.
" Ne mutlu hayatta kalıp güzel mutluluğun ve gelecek barışın
" Alegría a los que nos sobrevivan para probar la dulce libertad,
Ve bünyemiz bir kez sarsıldığında hayatta kalıp kalmayacağımız merak edilir.
Y una vez nuestro sistema se sacude, la pregunta es, ¿ sobreviviremos?
Persuader buraya Kal-El'i öldürmeye gelmemiş. Brainiac'ın hayatta kalmasını garantilemek için gelmiş.
El Persuader no vino a matar a Kal-El, vino a asegurarse de que Brainiac sobreviva.
- Hayatta kalırsan daha iyi olur.
- Podrías ser más eficaz vivo.
Savaş ve hayatta kal.
Luchar para manteneros vivos.
Korkarım, Bruno, hayatta, sık sık istemediğimiz şeyleri yapmak zorunda kalırız.
Bruno, en la vida, a veces tenemos que hacer cosas que no queremos.
- Evet. - Yani hayatta kalırsan.
Eso es muy malo.
Hayatta kalıp, 21. yüzyılı görebilecek miyiz?
¿ Sobreviviremos para ver el Siglo XXI?
Bu sayede hayatta kalırız.
Nadie tiene todo lo que quiere.
Hayatta olmaz, burada kalıyorsun ve UCLA'ye gidiyorsun.
De ninguna manera. Te quedarás aquí e irás a la u C LA.
hayatta kalmak için 17
hayatta kalmak 22
kalbim 98
kale 60
kalın 63
kalbi 31
kali 34
kalem 67
kalsın 231
kalkın 359
hayatta kalmak 22
kalbim 98
kale 60
kalın 63
kalbi 31
kali 34
kalem 67
kalsın 231
kalkın 359
kaldırın 181
kalk 1843
kalabalık 41
kalıp 21
kalmamış 19
kalbimi kırdın 25
kaldır beni 31
kalkıyorum 26
kalktım 52
kalıyorsun 17
kalk 1843
kalabalık 41
kalıp 21
kalmamış 19
kalbimi kırdın 25
kaldır beni 31
kalkıyorum 26
kalktım 52
kalıyorsun 17