Sen kal tradutor Espanhol
5,718 parallel translation
Sen hariç. Sen kal, bir şey denemek istiyorum. Hayır!
Quiero probar algo. ¡ No!
Hayır, sen kal!
¡ No, tú no!
Sen kalıplaşmış birisin John.
Eres rígido, John.
Herkes kalıp çalışabilir, kalabilirler de ama sen kalamazsın.
Bien. Las personas pueden trabajar, y pueden quedarse... tú no.
Ve sen de bizden, kalıp onu çözmemizi istiyorsun.
Y quieres que nos quedemos y lo descubramos.
Sen burada kal.
Tú te quedas aquí.
- Sen burada kal.
- Quédate aquí.
Hani kardeşin tek arkadaşının sevgilisini öldürür de sen de arada kalırsın ya, bilir misin?
¿ Sabes qué pasa cuando tu hermano mata a la novia de su único amigo y tú estás atrapado en el medio?
Sen hayatımın eski aşkının vücudunu kalıcı olarak ele geçirmiş gibisin.
Estás como habitando permanentemente en el primer amor de mi vida.
Sen de olduğun yerde kal.
Tú no te muevas.
Sen geç kalıyorsun, ben geç kalıyorum.
Tú llegas tarde, yo también.
Sen onunla kal.
Quédate con ella.
Sen bizimle burada kal.
Quédate aquí con nosotros.
Kimse bir iz bırakmadı. Bir kalıcı iz bile yok. Fakat sen.
Nunca nadie me dejó una marca, no una permanente pero tú lo hiciste, siempre te recordaré.
Sen orada kal.
Usted quédese allí.
Sen burada kal en iyisi. İnsanların şu anki hislerini anlamaya çalış.
Deberías quedarte, para enterarte de lo que siente la gente ahora.
Sen burada kal her ihtimale karşı paramparça olursak diye.
Quédate aquí en caso de que seamos volados por los aires
Sürece yok gibi Doğru, aşağı anapara getir Eğer sürece, bir şey yatırım ise O anapara içine basmayın Senin asıl sen-ebil, yüksek kalır Potansiyel sonsuza dek faiz dışı yaşamak.
Mientras usted no trae el principio abajo si usted invierte en algo, y el principio se mantiene alta, se puede vivir de los intereses siempre.
Sen burada kal.
Quédate aquí.
Canım, sen olduğun yerde kal ve tatlım sen, aşağı in.
Querida, quédate ahí y tú cariño, baja.
Neden sen burada kalıp Artie'ye göz kulak olmuyorsun?
¿ Por qué no te quedas aquí y vigilas a Artie?
Sen kal.
¡ Quédate!
Yok, sen arkadaşınla yalnız kal.
No. Ve a estar con tu amiga.
Sen burada kal.
Espera aquí.
Teddy anne ve baban kısa bir süreliğine hastaneye gidicek, ve sen burada Jake dayınla kalıcaksın, tamam mı?
Oye, Teddy, mami y papi se van a ir al hospital un ratito y tú te vas a quedar aquí con el tío Jake.
Bana kalırsa bu işe sen hiç karışma!
Preferiría que te quitaras totalmente del proceso.
Sen de gayet iyi biliyorsun ki birilerine saygı göstermezsek barış sadece yazıda kalır.
Sabes tan bien como yo que tu gente nunca aceptará una tregua al menos que les mostremos cierto respeto.
Sen iyisi mi git. Hoşça kal.
Así que será mejor que te vayas.
Sen burada kal eşyaları toplayadur ben hemen dönerim.
Solo quédate aquí y empaca algunas cosas, yo volveré enseguida.
Ben götürürüm, sen burada kal.
Yo lo llevo, tú quédate aquí.
- Dr. Victor Adrian. Sen burada kal.
- Dr. Victor Adrian.
Sen burada kalıp saklanacaksın.
Te quedarás aquí... -... escondida.
Sen zaten hep geç kalıyorsun!
Tú llegas siempre tarde.
Sen arabada kalıyorsun.
No, tú te quedas en el coche.
Sen Kira ile kal yeter.
Tú quédate aquí con Kira.
Sen burada Felix'le kal.
Quédate aquí con Felix.
Sen burada kal.
Quédese aquí.
Finn'le kal sen.
Quédate con Finn.
Sen burada kalıyorsun değil mi?
Tú te quedas aquí, ¿ no?
Sen de Morgan'la birlikte Florida'da kalırsın.
Y tú y Megan quedaros en Florida.
Sen parayla burada kal.
Usted, tranquilita, aquí se queda con la plata.
Sen evimi Juice'a kiraya verdiğin için artık seninle kalırım.
Me quedaré contigo ahora que has alquilado mi casa a Juice.
Hayır, sen Remy ve Olivia'nın yanında kal Bende en kısa sürede yanınızda olacağım.
No, quédate con Olivia y Remy, yo volveré lo antes que pueda.
Sen burada kal.
Quédate aquí, yo iré tras él.
Sen de soğutucu kapısı açık kalıp, camı buğulandığında tekrar açmak için nasıl denir, buğunun geçmesini beklemekten nefret etmiyor musun?
¿ No odias cuando la puerta del refrigerador... está empañada, y entonces tienes que esperar hasta que el, eh, ¿ cómo lo llamarías... la niebla... desaparece?
Hayır, sen burada kalıyorsun.
No, te quedes aquí.
Lagertha en çok da sen hoşgeldin, lütfen kal.
Lagertha, eres más que bienvenida. Por favor, quédate.
Andy, sen burada kal.
Andy, tú quédate aquá.
Yan yoldan gittiniz ve benzininiz bitti. Tipide mahsur kalınca ısınmak için birbirinize yapıştınız. Sen böyle anlattın en azından.
Tomaron un camino secundario, se quedaron sin gasolina, quedaron atrapados en una tormenta de nieve, hicieron cucharita para mantener el calor... al menos esa es su historia... y al final, eran mejores amigos.
Sen görevinden olurdun ben de halkın sorunlarıyla daha az ilgilenmek istediğim zamanda daha fazla sorunla karşı karşıya kalırdım.
Usted sería relevado de su deber, y yo tendría más problemas de relaciones públicas... de los que quiero.
- Sen masa başında kalıyorsun.
Tú te quedas en la mesa.
kaldırın 181
kalıp 21
kalabalık 41
kalmamış 19
kalbimi kırdın 25
kaldır beni 31
kalkıyorum 26
kalktım 52
kalmak istiyorum 46
kalmam 16
kalıp 21
kalabalık 41
kalmamış 19
kalbimi kırdın 25
kaldır beni 31
kalkıyorum 26
kalktım 52
kalmak istiyorum 46
kalmam 16