English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ B ] / Ben hazırım

Ben hazırım tradutor Francês

2,562 parallel translation
Ben hazırım.
- Je suis prêt. - T'as parlé à Julie?
Ben hazırım!
Je suis prêt!
Ben hazırım, anne.
- Je suis prêt.
Evet biliyorum, bu zamana kadar hatunlar konusunda pek iyi değildim ama artık benim yeni arkadaşım ben hazırım.
Je sais que j'ai pas été super doué avec les filles jusqu'à maintenant, mais avec mon nouveau look... - Je suis prêt.
Çok üzücü Bay Agos, çünkü ben hazırım.
C'est dommage, M. Agos, car je le suis.
- Ben hazırım. - Çocuklar bekliyor. - Haydi.
{ \ pos ( 192,240 ) } Les enfants attendent.
- Ben hazırım.
- D'accord.
Hazırım! Ben hazırım!
Je suis prête.
Ben hazırım, Audrey değil.
Pas Audrey.
Ben hazırım.
Je suis prêt.
Ben hazırım.
Moi oui.
Ben hazırım.
- Moi oui.
Peki, ben hazırım.
C'est bon, on peut y aller.
Smithson Lisesi'ne olan inancımı sağlamlaştırdığın için bedava gezinti için ne zaman istersen ben hazırım.
Pour m'avoir rendu foi en Smithson. Le SUV gratuit, c'est beaucoup trop, mais on en fait un tour quand tu veux.
Ben hazırım.
C'est bon, je le ferai. D'accord?
Ben hazırım.
J'ai fini.
Kieran, ben hazırım.
Kieran, je suis prête.
Ben de hazır olup olmadığımı bilmiyorum, ama bence denemek zorundayız.
Moi non plus, mais nous devons essayer.
Sen ateş et ben yanına yaklaşacağım. Hazır mısın?
Couvre-moi, je vais le contourner.
Eğer yerimi almaya uygun biri varsa ben vermek için hazırım.
S'il y a quelqu'un apte à prendre ma place, je suis disposé à renoncer à cette position.
Tamam, ben hazırım.
{ \ pos ( 192,210 ) } Je file.
- Ben denemeye hazırım.
Je veux bien essayer.
Hazır lafını etmişken, ben de annemi çağıracaktım, böylece onunla tanışabilecektin, ama o hâlâ beni avukat sanıyor.
En parlant de ça, je voulais te présenter ma mère, mais elle me croit encore avocat.
Ve ben nihayet dinlemeye hazırım.
prêt à l'écouter.
Ben hazırım.
Tout le monde.
Ben iyi babayım. Neden hazır olamıyor?
- Je suis cool, où est le problème?
- Ben geri sayıma hazırım!
- Commence le compte à rebours!
Sanırım.. ben buna pek hazır değilim.
Je ne suis pas encore prêt.
Ben de yürümeye hazırım.
Je peux marcher.
Biliyor musun? Sen hazır olduğunda ben de kahvaltıyı hazırlamış olacağım.
Le déjeuner t'attendra quand tu seras prêt.
Bak, ben bunu unutmaya hazırım ama er ya da geç, benimle buluşmak isteyeceksin.
Écoutez, je veux bien tout oublier, mais tôt ou tard, vous voudrez qu'on se voit.
Ve ben düşündüm ki... New York'a, sizinle birlikte olmak için taşınmaya hazırım.
Je crois être... prêt à déménager à New York pour être avec vous.
- Ben hazırım.
- Je suis prête.
Evet ama aynı zamanda harika bir fikir olduğunu söylemiştin. Ben de bu konuda hazır olduğumuzu sandım ve ben...
T'as aussi dit que c'était génial, donc j'ai cru qu'on était d'accord...
Belki de bundan... bilmiyorum ya da hayatım değişecek ve ben buna hazır değilim korkusundan.
Je sais pas si c'est ça ou si j'ai peur que ma vie change et que je suis pas prêt.
Babalığa hazırım ben.
Je suis prêt à être père, tu vois?
Ben de sana aynısını yapmaya hazırım.
Je suis prêt à faire de même pour vous.
Ben sarılıp yatmaktan fazlasına hazırım.
Je suis prêt à aller plus loin.
Üstelik beni sevdiğini ben hazır olana kadar bekleyeceğini söylemişti.
Et il disait m'aimer, qu'il m'attendrait.
Wayne ve ben bir yarışma yapıyoruz. Hazır mısınız?
Wayne et moi sommes en compétition.
Değerli operasyonları yapmaya hazırım ben.
Si l'opération en vaut la peine.
Buyursun gelsin! Hazır ve nazırım ben!
Je l'attends de pied ferme.
- Hayır ya ben yapmayaca dört, beş, altı, yedi sekiz, dokuz, on! - Hazır mısın?
- Prêt?
Hazır mısın? Sen ve ben, yakın dövüş eğitimi için hazır ve nazırız.
Tu es prêt à t'entraîner avec moi au combat à mains nues?
API'a geri dönmem gerekiyor. Hazır olduğunda ben de hazırım.
- Je dois retourner à l'API.
Hazır olmadığım bir anda işi batırmak yerine ; ben, bekledim... bekledim... bekledim...
Au lieu de cueillir les fruits quand ils sont verts... il faut attendre, attendre, attendre qu'ils mûrissent.
Ben odaya gideyim de birkaç mum yakıp her şeyi hazır hâle getireyim, tamam mı?
Je vais allumer les bougies et tout préparer, d'accord?
Pekâlâ. Ben fırını ısıtıp patatesleri hazırlayacağım.
Je vais préchauffer le four et préparer les pommes de terre.
Hazır ve nazırım ben maça.
C'est prêt, c'est établi.
Ben buna hazırım.
Je suis prête.
Ama buraya kadar. Ben artık hazırım, gelsinler!
Si je le neutralise, tout s'effondre...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]