English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ B ] / Ben yaşlı bir adamım

Ben yaşlı bir adamım tradutor Francês

156 parallel translation
Ben yaşlı bir adamım hayatım ama bazı şeylerde abarttığımızı düşünüyorum.
Tu as connu John Cabal, arrière grand-père?
Ben yaşlı bir adamım, ve ölene kadar da yaşayacağım.
Je suis un vieil homme qui vivra jusqu'à ce qu'il meure.
George, ben yaşlı bir adamım ve insanlar benden nefret ediyor.
George, c'est ce que j'apprécie chez vous.
Sevgili, ben yaşlı bir adamım.
Chérie, je suis un vieil homme!
Ama diğer yandan, ben yaşlı bir adamım.
Mais évidemment, je suis plus vieux.
Ben yaşlı bir adamım. Bana karşı yumuşak olmalısınız.
Je suis un vieillard malade, il faut m'épargner.
Ben yaşlı bir adamım.
Je suis un vieil homme.
Albay Travis,... ben yaşlı bir adamım,... ama siz haksızsınız.
Colonel Travis, je suis un vieillard... mais vous avez tort.
Ben yaşlı bir adamım.
Je suis vieux.
Gördüğün gibi tatlım, ben yaşlı bir adamım... Ve Ishtar'a bir şölen sunma fırsatını bir daha elime geçiremeyebilirim.
Comme vous le voyez, ma chère, je n'aurai plus jamais l'occasion d'offrir un tel festin à Ishtar.
Ben yaşlı bir adamım ve eğer ölürsem burada öleceğim.
Je suis vieux, et si je dois mourir, ce sera ici.
Ben yaşlı bir adamım, Selina.
Je suis un vieil homme, Selina.
Harry, ben yaşlı bir adamım.
Harry, je suis vieux.
Pekâlâ, Ben yaşlı bir adamım ve itikat sahibi değilim. İtikatsiz... herhangi bir şeye itikatsiz.
Je suis un vieil homme, sans foi, sans foi, sans foi en rien.
Ben yaşlı bir adamım ve gittikçe daha da yavaş bir hal alıyorum.
Je suis un vieil homme, et un peu lent.
- Ben yaşlı bir adamım, Peder...
- Je suis un vieil homme, mon Père.
Ben yaşlı bir adamım. Oturmuş lanet bir kutudan domates yiyorum.
Je suis vieux et je mange de la ratatouille à même la boîte.
Ben yaşlı bir adamım.
J'ai vieilli. Ça va?
Yapma, Bay Parker, ben yaşlı bir adamım.
Je vous en prie, M. Parker. Je suis un homme âgé.
Ve ben yaşlı bir adamım, onun içinde saklanmaya çalışıyorum.
Je ne suis qu'un vieillard qui essaye de le cacher.
Ben yaşlı bir adamım be.
Je suis un vieil homme, bon sang.
Ben yaşlı bir adamım, yaşının farkında olan yaşlı bir adam "manet omnex una nox" yani ; zamanı gelince hepimiz gideceğiz.
Je suis un vieillard de santé fragile, auquel l'âge a appris que... manet omnes una nox... que les ans et les marées nous guettent.
Binbaşı ben yaşlı bir adamım.
Major... Il me reste peu d'années à vivre. Laissez-moi finir ma vie sur Bajor.
- Ben yaşlı bir adamım.
Mais je suis un vieillard!
- Ben yaşlı bir adamım. - Belki beynine yeterince kan gitmiyordur.
Votre cerveau n'est plus irrigué.
Ben yaşlı bir adamım.
Je suis un vieillard.
Ben yaşlı bir adamım. Kafam dalgın. Parasını ödediğimi sanmıştım.
Je suis vieux, j'ai plus ma tête, je croyais avoir payé...
- Ben yaşlı bir adamım. Dalgınım.
Je suis vieux, j'ai plus ma tête!
- Ernest, ben orta yaşlı bir adamım.
Je ne suis plus très jeune.
Yaşlı sade adam masumdu, tamam. Fakat ben bir çeteye bilmeden bulaşmıştım
Landor était innocent, c'est vrai, mais j'ai été forcé par ceux qui voulaient l'abattre.
Sevgili çocuğum, ben yaşlı ve hasta bir adamım.
Ma chère enfant, je suis vieux et malade.
Ve ben de yaşlı bir adamım.
Et je suis vieux.
Ben 56 yaşındayım, senden 30 yaş büyük. Senin standartlarına göre, yaşlı bir adamım.
Par rapport à vous, je suis vieux.
Ben yaşlı ve pis kokan bir adamım, hatırladın mı?
Je ne suis qu'un vieil homme qui sent mauvais.
Dinle, ben yaşlı bir adam değilim. Genç sayılırım.
Je suis pas si vieux, je suis encore jeune.
Ben yaşlı adamım, bu konuda belli belirsiz bir rapor vereceğim.
Je trouverai les mots pour expliquer la situation à ce vieil homme.
Muhterem dostum, Ben artık yaşlı bir adamım.
Cher ami, je suis vieux.
İşte. Gördün mü? Çirkin, korkunç, mızmız yaşlı bir adamım ben.
Vous voyez, je suis un vieillard chenu, toujours d'une humeur de chien.
Ben sadece yaşlı bir adamım.
Je suis un vieil homme.
Ben yaşlı, hasta bir adamım. Bir yıl önce ölüm ilamımı aldım.
Je suis vieux et il ne me reste que peu de temps à vivre.
Ardından, ben şehirde gezinirken, nazik yaşlıca bir adam bana yaklaştı ve beni hamamlara götürdü.
Plus tard, un bon père de famille m'aborda. Il m'a conduit aux thermes par la main, dans cette niche.
Ben kavgacı yaşlı bir adamım.
Je suis un vieil homme irascible.
Oh, ben yaşlı bir adamım.
Je suis un vieil homme.
Ben zavallı, yaşlı bir adamım, gözlerim bulanık görür, burnum kırık.
Je suis un pauvre vieillard, ma vue baisse, mon nez est fatigué.
Bana ayyaşları, İngilizce bilmeyen adamları buluyorsun. Bir tanesi ben arabadayken yaşlı bir hanımı ezdi. Şimdi de bu adam dolandırıcılıktan tutuklandı.
Vous me donnez des ivrognes, des gars qui comprennent pas l'anglais... y en a un qui a écrasé une vieille dame et maintenant, la fraude postale!
Şeytan olarak ortaya çıkışın batıl inançlı yaşlı bir gitaristi bir cadıyı ve yaşlı, deli bir adamı korkuttu diye ben de mi korkacağım sanıyorsun?
Vous croyez que vos poses sataniques, qui ont effrayé un vieux guitariste superstitieux, une sorcière et un vieux schnock, réussiront à me faire peur? Détrompez-vous.
- Ben iyi, yaşlı bir adamım.
- Je suis un gentil papy.
- Bak, ben sadece yaşlı bir adamım.
- Je suis trop vieux pour ça.
"Bana sahte dualar etme ben aptal ve yaşlı bir adamım."
" Ne te rie pas de moi. Je suis un pauvre vieillard débile.
Ben bencil bir yaşlı bir adamım.
Je suis un vieil égoïste.
Ben sadece yaşlı bir adamım... zamanın dışında koşan.
Je suis qu'un vieil homme... qui n'a plus beaucoup de temps.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]