English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ B ] / Bu yaz

Bu yaz tradutor Francês

7,582 parallel translation
- Diş teli kullanan diğer son sınıf öğrencisi Christine Feltkelner bu yaz diş tellerini çıkartmış böylece okuldaki tek diş teli kullanan son sınıf öğrencisi ben kaldım.
- Christine Feltkelner, la seule autre personne de ma classe qui porte des bagues, se les ai faites enlevées cet été, ce qui fait de moi la seule senior de l'école qui a encore des bagues.
Bu yaz, resmen Dunphy ailesi için harika geçiyor.
Cet été, tout les Dunphy ont fait la paix.
Hiç kötü bir erik yemediysem ; Bu yaz da kötü geçmedi demektir.
Si cet été n'était pas encore assez magique, je n'ai eu aucune mauvaise prune!
- Evet. Bu yazılı olmayan bir kuraldır!
- c'est un contrat tacite!
Ruh halim iyi... çünkü oğlum Derrick, bu yaz için hukuk okulundan eve geliyor.
Je suis de bonne humeur car mon fils Derrick rentre de son école de droit pour l'été.
Bu yaz itibariyle öğrencilerime dövüş sanatlarının hayatta kalma ve dövüş tekniklerini öğretmeye başlayalı 13. yılımıza giriyoruz.
Cet été marque la 13ème année que j'enseigne les capacités et techniques de combat Ando à mes étudiants.
Bu yaz Martha's Vineyard festivaline gideceğiz.
On va à Martha's Vineyard cet été.
Bu yaz çalıştım.
J'y ai travaillé cet été.
Sana şunu söyleyeyim. Sen gelene kadar bu yaz acayip sıkıcı geçiyordu.
Cet été était super ennuyeux avant que tu n'arrives.
Bu yazılım 15 yıl önce yüklendi.
Ce logiciel a été installé il y a 15 ans.
- Bu yazılımın asıl amacı bu olmamalı.
Ce n'est pas comme ça que ce logiciel opère, normalement.
16. yüzyılda birden çok hahamın kayıtlarına göre Haham Yehuda Loew, Praglı Maharal bu yazıyı kullanarak çamurdan bir golem yükseltmiş.
Au 16ème siècle, plusieurs sources rabbiniques rapportent que le rabbin Yehuda Loew, le Maharal de Prague, a levé un golem d'argile, en utilisant ce parchemin.
Bu yaz.
L'été.
Bu yaz burada kalacağız.
Nous restons là cet été.
Bu Şerif'in ben çocukken bana okuduğu bir yazının kısmı.
C'est un morceau de quelque chose que le chef me lisait quand j'étais gamin.
Bu hayatımdaki en kötü yaz!
Ce fut le pire été de ma vie!
Bu geçirdiğimiz muhteşem yazın.. .. bir yerlerde patlayacağını ikimizde biliyorduk.
Nous savions tous les deux que cet été fabuleux doit avoir une bosse dedans, quelque part.
Peki bu güzel.Bunu benim Babalar Günü kartıma yaz.
Sympa. Mets-le sur ma carte de fête des pères.
Bu üç kapakta da aynı alıcının adresi yazılı. Alice'in cesedini bulduğumuz yerden birkaç blok ötede.
Ces trois couvertures portent l'adresse d'un même abonné à quelques rues de l'endroit où a été retrouvé le corps d'Alice.
Bana bir iyilik yap. Bu parayı al. Pastalardan birindeki ismi sil ve oğlumun adını yaz.
Soyez gentil, prenez cet argent, effacez un nom et mettez le sien.
Ne yazık ki, Kol senin biçare davranışların onun bu kutlu yolda yalnızca dikkatini dağıtacak.
Malheureusement, Kol, ton attitude misérable ne servirait qu'à le distraire de ce chemin propice.
Yazın bu mu?
C'est ton essai?
Bu satırları bana bir kez daha acıyıp, yardımıma koşmanızı umarak yazıyorum.
Je vous écrit dans l'espoir que vous trouverez au fond de vous, à nouveau une pensée pour moi.
Yazışsınlar, tehditler yapılsın ama bu sessizlik...
Donne-moi des discussions. Donne-moi des menaces.
- Mezar taşında yazan her neyse o yazı ;'Bu adam çok çalıştı'değil.
En tout cas, pas qu'il travaillait dur.
Herkes bu şansa sahip değil ne yazık ki.
Peu de gens font ce qu'ils aiment..
Ama aramızdaki bu bağı kaybetmeyelim,... elimde o yazıyı tuttuğumdan ve birbirimize Houston Sokağı'nın karşısından gülümsediğimizden beri sahip olduğumuz bağı.
Mais ne renonçons pas à ça, nous, ce que nous avions quand je t'ai montré ce panneau et que nous nous somme souri à travers Houston Street.
Bu yüzden, sanığın kendisinin "eğer günlükte yazıyor ise, doğrudur" deyişi bile doğru olmasına rağmen kabul edilemez.
Donc comme l'accusé l'a dit lui-même, "si c'est dans le journal, ça doit être vrai," la seule chose qui est vraie est que même ses aveux sont irrecevables.
O ocaktaydı. Bu kağıtta kamu hizmetinin yaz süresince yapıldığı yazıyor.
C'était en janvier, et ce papier dit que tes travaux d'intérêt général doivent être effectués pendant l'été.
Arkalarına hangi vaka için istendiklerini yaz ki bu kızların hepsini veritabanımıza ekleyelim.
Et à l'arrière, note le numéro de l'affaire pour laquelle elles ont été demandées pour que nous puissions ajouter ces filles à notre base de données.
eve gitmeden önce tüm bu mesajların yazıldığından emin olmak istedim.
Je voulais que tu aies tous tes messages avant de rentrer.
Bayan Sutter'ın yazılı itirafı bir kanıt. Ki bu iğrenç suçu kabul etti.
La confession écrite de Melle Sutter est une preuve, dans laquelle elle avoue ce crime haineux.
Sayın Yargıç, videonun bu bölümü yazılı itirafta yoktu.
Votre honneur, cette séquence de la vidéo ne faisait pas partie des aveux écrits.
Bütün bu zamanı mutsuz bir şekilde geçirmeleri yazık olmuş.
Ils ont passé tout ce temps en étant malheureux...
Bence bu kadar erken döndüler çünkü sonuçları yazı tura atarak belirlediler.
Je pense qu'ils ont eu leur réponse si tôt parce qu'ils ont juste fait un tirage au sort.
Paige, bir el yazısını bu şekilde kopyalamak bir dolu yetenek ister.
Ça demande beaucoup d'habileté pour reproduire une écriture comme ça.
Bu titiz el yazısını her yerde tanırım. Melissa!
Je reconnaîtrais cette écriture de coincée n'importe où.
Ne yazık ki benim güvenlik önerim bu şekilde.
Malheureusement, c'est mon idée d'un conseil de sécurité.
- Bu senin yazın.
C'est ton écriture.
Yazıta göre, " su ruhları bu tip doğa anormalliklerinden 5 yirmilik artı 9 yıldır sorumludurlar. Tamam. 5 yirmilik artı 9?
Ok, selon ça " les esprits de l'eau sont responsables des anomalies météorologiques datant de plus de cinq scores et neuf ans.
Bu yüzden çok yazık oldu.
C'est pourquoi c'est dommage.
Ne yazık ki bu senin yaşındaki çocuklarda çok nadir görülüyor.
C'est hélas bien trop rare chez les enfants de ton âge.
Yazılımınız oldukça iyi ama üç noktalı kemik yapı oranıyla çalışıyor. Bu da yüzünün yarısı gizlenmiş birini bulması zor demektir.
Vous savez, votre logiciel est convenable mais il repose sur trois points l'analyse de la structure osseuse, et c'est plutôt difficile à calculer quand le visage est à moitié caché.
Hükümetin gizli yazılımı hakkında nasıl bu kadar çok şey biliyorsun?
Comment pouvez-vous en savoir autant sur un logiciel top secret du gouvernement?
Bir sürü tabela var üzerlerinde "yiyecek çıkışı" yazıyor ama bu yiyecek ya McDonald's ya Taco Bell veya KFC.
Il y a des signes qui disent "sortie de la nourriture", mais que la nourriture est soit McDonald ou Taco Bell ou KFC.
Bu çok yazık çünkü bence kendisi için bir tehdit olduğu için onun numarasını aldınız.
C'est malheureux. Son numéro, c'est peut-être qu'elle est un danger pour elle-même.
Kocanızın cesedinin fotoğraflarını ve yazılı ifadenizi olan biteni bilen bir üçüncü partiye verirseniz bu güvende olmanızı sağlar.
Gardez les photos du corps de votre mari et votre déposition et informez une tierce personne. Ca vous gardera en sécurité.
Babam bu tokmağı eline aldığından beri yazılı olmayan bir kural var.
Il y a un loi, non écrite, en cours depuis que mon vieux tenait ce marteau.
Peki bu olay kitaplarınızın birinde olsaydı, Bay Castle sizce de yeterince baştan savma yazılmış bir bölüm gibi olmaz mıydı?
Et si c'était un de vos livres, ne trouveriez-vous pas l'intrigue dure à avaler?
Baba, bu senin el yazın.
Papa, c'est ton écriture.
Siz bu çeki yazıp yazmayacağınızı konuşurken bu işi uzatmak istemezler.
Ils ne veulent pas que ce truc s'attarde pendant que vous débattez à propos de leur écrire un chèque ou non.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]