English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turco → Francês / [ B ] / Buna izin veremem

Buna izin veremem tradutor Francês

629 parallel translation
Tek isteğim hoşça kal demek için bir kaç dakika. Buna izin veremem.
Tout ce que je demande... c'est quelques instants... pour dire au revoir.
- Buna izin veremem Duke.
- Je ne vous laisserai pas faire.
Bir şey onu elimden almaya çalışıyor, buna izin veremem.
On essaie de me l'enlever, mais je ne puis m'y résoudre.
- Buna izin veremem. Gazeteci olduğunu sanıyordum Haverstock.
N'êtes-vous pas journaliste?
- Seni saklayabilirim. - Biliyorum ama buna izin veremem.
- Je peux pas te laisser faire ça.
Buna izin veremem. İşin ahlaki boyutu da var Jekyll.
Je refuse, c'est une question d'éthique.
Buna izin veremem.
On ne peut pas la laisser.
Buna izin veremem!
Je ne me laisserai pas faire!
Buna izin veremem.
Je t'en empêcherai.
Her şeyi söylerim. Ben yaptım diyeceğim. Buna izin veremem...
Je dirai que c'est moi, n'importe quoi!
Hayır. Buna izin veremem.
Je n'ose pas.
Buna izin veremem.
Je ne peux l'autoriser.
Buna izin veremem.
C'est hors de question.
Buna izin veremem.
Il fait froid, je veux pas.
Özür dilerim, buna izin veremem.
Désolé, je ne le permettrai pas.
Buna izin veremem. Ne bu hâl?
Qu'y a-t-il?
Çok kibarsınız. Ama buna izin veremem.
C'est très gentil, mais je ne pourrais guère vous laisser faire.
- Buna izin veremem. Başkasını gönder.
Envoyez quelqu'un d'autre.
Buna izin veremem.
- Mais je vous défends, vous m'entendez?
Buna izin veremem!
Ca peut ne pas marcher.
Hayır, buna izin veremem.
Permettez. Mademoiselle est servie.
Buna izin veremem.
Je te l'interdis.
Bayan Tarbell senin de şu pazar işinin içinde olduğunu söyledi. Pekala, Buna izin veremem.
Il est hors de question que tu participes a cette foire.
- Buna izin veremem
- Tu ne partiras pas.
- Olanaksız. Buna izin veremem.
- Je ne vous le permets pas.
Buna izin veremem.
Cela pose un problčme.
Buna izin veremem.
Je ne suis pas d'accord.
Buna izin veremem. Ailenin yanına dön kızım.
Retournez chez vos parents, mon enfant.
- Buna izin veremem.
- Tant pis, je t'interdis d'y aller!
Buna izin veremem, duymamış olayım.
Je ne veux rien savoir!
Bu cinayettir Duncan ve buna izin veremem.
Ce sont des meurtres, Duncan, et je dois interdire ça.
Buna izin veremem.
Vous savez que c'est défendu.
- Buna izin veremem.
Le Père Pays ne le permettra pas!
Buna izin veremem.
Je ne peux sanctionner une telle chose.
Frank'le ikinizin beni durdurmayı planladığınızı biliyorum ve buna izin veremem.
Je sais que vous vouliez me désactiver. Et je ne puis permettre que cela arrive.
Buna izin veremem, Ro.
Je ne te laisserai pas faire ça.
Başka bir kadın var. Hayır, buna izin veremem! Buna izin vermiyorum!
Cela va trop loin. ça je ne permets pas Félicien.
Ve elbette buna izin veremem.
- Oui. Et bien sûr, je ne pourais pas le faire.
Buna izin veremem.
- Je ne pourrais pas l'autoriser.
- Buna izin veremem.
- Je te le défends!
Buna izin veremem, evlât.
Je ne laisserai pas faire ça.
- Buna izin veremem.
- Je ne permettrai pas ça.
Buna izin veremem.
C'est impossible.
Gitmene izin veremem, dayanamam buna.
Je ne peux vous laisser partir.
- İzin veremem buna.
- Je ne peux le permettre.
-... yemin eder ki bir daha asla... - Yapamam. Buna izin veremem, Marnie!
Je ne peux pas vous laisser partir!
Yoshino kartelinin bir üyesi olarak buna izin veremem.
Moi, je suis du Gang Yoshino.
Buna asla izin veremem.
Jamais je ne ferais ça.
- Buna hayatta izin veremem...
Je vous l'interdirai.
Hayır, hayır, buna izin veremem.
Je ne peux permettre cela.
Buna izin veremem.
- Je ne rampe pas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]