Bir anlığına tradutor Português
820 parallel translation
Ama bir anlığına savunmasız kalan Amerikan No.2! bedelini ödedi
Mas o Americano no 2 baixou a guarda por um instante e pagou o preço!
Gözlerimi kapatacağım... ve bir anlığına da olsa arzuladığım şeyin gerçek olduğuna inanacağım.
Vou fechar os olhos. Por um instante, vou acreditar em tudo aquilo que quero.
Bir anlığına mücadele ettiklerini gördüm. Sonra, Carmel kolunu kaldırıp Mary'ye vurdu ve yere serdi.
Por uns momentos, vi-as lutando, então, Carmel levantou o seu braço...
Bir anlığına kendimden geçtim, hepsi bu.
Estou bem. Apenas me senti a desmaiar.
Bir anlığına, omzumda elinin dokunuşunu hissettim sonra yürüdü gitti hayatımdan sonsuza dek gitti.
Senti o toque da sua mão no meu ombro por uns instantes. Depois foi-se embora... saiu da minha vida...
Öyle yapması için dua ettim onu bir anlığına tekrar görebileyim diye.
Rezei para que fizesse isso, para que o pudesse ver só mais uns instantes.
Bir anlığına dahi bu şok edici ikrarın için sana cevap vermekle hata ettim.
Estava errado, ao corresponder, mesmo por um momento, à tua chocante confissão.
Heyecanla, bir anlığına, müzedeki karşılaşmalarının son görüşmeleri olduğu aklından çıktı.
A sua excitação fez-lhe esquecer, por um instante, que o encontro no museu tinha sido o último.
Bir anlığına benim için geldiğini düşünmüştüm.
Quase acreditei que tinha vindo por minha causa.
Oradaki doktorlar ise bir anlığına bile kontrolü kaybedersen, numara yaptığını anlarlar.
E quanto aos médicos de lá... se baixares a guarda, eles saberão que se trata de uma farsa.
Bizi yok etmek için bir anlığına zayıf düşmemizi kolluyor!
Milhões deles, desconhecidos, que esperam por um momento de fraqueza para nos destruir!
Bir anlığına kaygılandırdın beni.
Por um momento, preocupou-me.
Akşam yemeğinde, sadece bir anlığına tabağı kasten düşürüp, Bay Pollock'a bir not verdiğini düşündüm.
Sabia? No jantar, por alguns instantes, pensei que derrubou o prato de propósito e entregou um bilhete para o sr. Pollock.
Bir anlığına.
Foi só uma impressão.
Asla paranın yerini öğrenemeyiz sonra. Cesetler konuşamaz. Bir anlığına bile.
Assim nunca saberemos onde está o dinheiro... os mortos não podem falar, deixa-o em paz por um bocado.
Talby, bir anlığına seni...
Talby! Por um momento pensei que estivesse...
- Güç dalgası bir anlığına yükseldi.
- O feixe de energia oscilou.
Bir anlığına dikironium gösterdi ama sonra kaybettim.
Detectei dikironium e agora perdi-o.
İki kez, bir anlığına etrafımızdaki her şeyin sonu gelir gibi oldu.
Duas vezes, por um segundo, tudo à nossa volta parecia prestes a piscar.
Evet, Mao Tse-tung'un liderliği altındaki bu bağnaz şeytanlar Bayan Spume'yi sadece bir anlığına hazırlıksız yakalayıp onu mahvetmişlerdi. Tıpkı, özgür insanların demokrasiyi savunmalarını her zaman sallantıya düşürebilecekleri gibi.
Sim, esses demoníacos fanáticos... sob a liderança do chamado Mao Tse-tung... apanharam a menina Spume distraída por um breve, mas fatal, momento... e destruíram-na... mesmo quando estavam de saída os omnipresentes homens livres... movimentaram-se em defesa da democracia.
Siz baylar beni bir anlığına endişelendirdiniz.
Os cavalheiros conseguiram-me preocupar por uns momentos.
"Şimdi bir anlığına da olsa... "... mükemmelliği tadabilirim.
Agora... por uns minutos consigo viver a perfeição.
Sadece buna. İhtiyacım olursa seni hep görebileceğime, bir anlığına da olsa.
Que poderei ver-te se precisar ti, mesmo que só por um momento.
Doğunun ve Batının orduları Almanya'da buluştuğunda bir anlığına sıcaklık ve arkadaşlık hâkim oldu.
Quando os exércitos de leste e oeste se reuniram no coração da Alemanha, houve um breve momento de animação e camaradagem.
Bir anlığına seni erkek sanmıştım.
Por momentos, julguei que era um homem.
Beni bir anlığına öldürmeyi bıraksan, yardımını kullanabilirim.
Se durante um minuto não tentasses matar-me... Preciso tua ajuda.
Sadece bir anlığına düşün, ya Koenig doğruyu söylüyorsa?
- Imagina só... Por um momento que o Koenig está a dizer a verdade sobre este planeta de pó.
Lütfen, bir anlığına başka bir şey sanma.
Não podes pensar, nem por um minuto, que eu faria algo assim.
Sadece bir anlığına, mavi bir parıltıydı.
Por um segundo vi uma luz azul.
Muhafızın bir anlığına düşüncelerimi okuyamadığını gördüm.
Na minha jaula pareceu-me que o guardião não podia ler meus pensamentos.
Bir anlığına oda servisinin anlamı değişti sandım.
Por momentos, "serviço de quartos" pareceu outra coisa.
Ama bir anlığına şu önündeki şeylere doğrudan bakacak olsaydın dışarıda bir şeyler döndüğünü fark edebilirdin.
Mas se olhasse para isto com atenção, por um momento, talvez visse que algo se está a passar!
Gözlerimde görebilmene sevindim çünkü bir anlığına seni kandırdım sanmıştım.
Que bom que podes ver nos meus olhos, porque pensei que te tinha enganado.
Bir anlığına kumandayı sana veriyoruz Kap-tan,
Vou entregar-te o comando por alguns segundos, "Comandante".
Bir anlığına düşün bunu.
Pense nisso.
Burada beni bir anlığına da olsa endişelendirdin.
- Estava ficando preocupada. - A gente ficava passando bilhetes.
Muhtemelen, ama sadece bir anlığına.
Talvez, mas só um instante.
Babamı tekrar görebilmeyi isterdim bir anlığına bile olsa.
Se eu pudesse voltar a ver o meu pai, só por um instante...
Ama sadece bir anlığına öyleydi.
E por um breve momento, foi.
Lütfen sana dokunmama izin ver, bir anlığına bile olsa.
Me deixe te tocar, só um momento.
bir anlığına kendimi kaybettim yalnızca.
Foi um lapso, eu estou bem.
Beni öldürmek için eğitilmiş 4,000 Kübalıdan 250 metre uzakta kahvaltı yapıyorum. Onun için, bir anlığına bile, buraya gelerek bir rozet parıldatıp beni sinirlendirebileceğini sakın düşünme.
Tomo o pequeno-almoço a 250 m de 4 mil cubanos treinados para me matar... por isso não pensem, nem por um segundo, que podem vir aqui mostrar um distintivo e deixar-me nervoso.
Bir anlığına bu adamların emir almasının gerçekten önemli olduğunu farz edelim. Bunun gerçekleştiğini kanıtlayamam.
Supondo que importe para o júri que eles cumpriram ordens... não tenho como o provar!
Bir anlığına yanlış adrese geldiğimi sandım.
Pensei que tinha a morada errada. Não.
Sadece bir anlığına da olsa.
Mesmo que por um momento.
Bir anlığına Gökyüzüne bile eriştim
E por um momento Até toquei o céu
Bir anlığına da... olsa... insan olmak.
de humanidade.
Kısa zamanda boğazına kadar gergin bir işe bulaştığını anlıyorsun. Ancak bu önemli olmuyor.
Em breve, apercebes-te que tens a tua cabeça numa coisa intensa, mas não importa.
Bu zavallı, zayıf kadına likör ve para... vaatleri vererek, gözünü boyadığınız ve kendisinin bir anlık mantıksızlığından... yararlandığınızı ileri sürüyorum. Kocası gelip, kendisini eve geri götürdüğünde, siz ve siyah adamınız, büyük bir soğukkanlılıkla onu öldürdünüz.
Pois eu afirmo que subornou esta pobre e fraca mulher com promessas de álcool e de dinheiro, que ela perdeu momentaneamente o bom senso, e quando o marido apareceu para a levar para casa a senhora e o seu negro o assassinaram a sangue-frio.
Bir tür ruhani bir yermiş gibi olan Fransız Korusu'nda istediğim şey, onların yıldızların ışığından falan bahsetmesi gibi bir şeydi. Yıldızların çoktan sönmüş olduğunu daha sonra anlıyoruz. Yani bu tarz bir ruh halini kastediyorum.
Era o que procurava na fazenda francesa. tal como quando falamos da luz das estrelas.
Seni bir anlığına kaybettim.
Quase que te perdia, amiguinho. Estás bem?
bir ay sonra 33
bir anda 56
bir adam var 42
bir avukat 38
bir alman 26
bir ara 40
bir ay 77
bir an 49
bir at 67
bir adam 202
bir anda 56
bir adam var 42
bir avukat 38
bir alman 26
bir ara 40
bir ay 77
bir an 49
bir at 67
bir adam 202
bir arkadaşım var 42
bir aptal 17
bir ay önce 34
bir araba 43
bir an önce 40
bir anlamda 46
bir ailem var 30
bir ay içinde 20
bir adam vardı 32
bir adamın 26
bir aptal 17
bir ay önce 34
bir araba 43
bir an önce 40
bir anlamda 46
bir ailem var 30
bir ay içinde 20
bir adam vardı 32
bir adamın 26