Onu öldüremezsin tradutor Português
129 parallel translation
Onu öldüremezsin.
Bem, não pode matá-Io.
Onu öldüremezsin oğlum.
- Nunca conseguirás matá-lo, garoto.
Onu öldüremezsin.
Não podes matá-lo.
Onu öldüremezsin!
Não pode matá-lo!
Onu öldüremezsin.
E não vai matá-lo.
Onu öldüremezsin!
Não podes matá-lo.
Onu öldüremezsin, o bana ait!
Tu não o podes matar, pertence-me a mim!
Kimse yoluma çıkamaz 2inci kardeş yasak aşkımızı bilseydi... onu öldüremezsin
Ninguém neste mundo me pode parar o outro irmão não podia saber do nosso relacionamento...
Onu öldüremezsin!
Ela não!
Onu öldüremezsin, Max!
Não podes matá-lo assim!
- Onu öldüremezsin.
- Não podes matá-lo!
- Bak, Zeyna. Onu öldüremezsin. Hayır!
- Xena, não a podes matar.
Onu öldüremezsin. O daha genç bir kız.
Não a podes matar, ela é uma rapariga.
Onu öldüremezsin
Tu não a matas.
Ben istiyorum. - Sana yardım etmezsem... onu öldüremezsin.
Já que eu encontrei esse cara, o contrato pertence a mim.
Beni öldürmeden onu öldüremezsin.
Não me mataste a mim e tão pouco o matarás.
Hiçbir şey bilmiyor. Şimdi onu öldüremezsin de.
E agora não o podes matar, iria chamar a atenção.
Otobüste kimse yok, ayrıca onu öldüremezsin.
Não há ninguém no ônibus, e você não pode matá-lo.
- Hayır, onu öldüremezsin.
- Não, não o podes matar.
Onu öldüremezsin. Bu yüzden o salakça fikrinden vazgeç ve saçınla oynamayı da bırak.
Não se pode matá-la assim, por isso, não tenhas ideias tontas e para de brincar com o cabelo.
Onu öldüremezsin.
- Só se for com outro.
Onu öldüremezsin, o zaten ölü.
Maldição! Mataste-o.
Onu öldüremezsin.
Não me podes matar.
- Onu öldüremezsin.
- Não podes matá-la.
Benim gibi sen de onu öldüremezsin.
Como eu, não conseguirás matá-lo.
Onu öldüremezsin ve yaralayamazsın.
Você não pode matá-lo, e nem pode ferí-lo.
Senden ve herkesten her ne aldıysa, bağışlanamaz. Ama bunun için onu öldüremezsin.
O que ele te tirou e a toda a gente foi imperdoável, mas não podes matá-lo por causa disso.
Bu yüzden onu öldüremezsin.
É por isso que não o podes matar.
Onu öldüremezsin.
Não o consegues matar.
Onu öldüremezsin. Yaşıyor olmanın tek sebebi o.
Ele é o único motivo de tu ainda estares vivo!
Beni öldürmeden onu öldüremezsin.
Mata-á e me matarás também.
Çünkü onu öldüremezsin, Derek.
Porque não a podes matar, Derek.
Ve onu öldüremezsin.
E não o podes matar.
- Onu öldüremezsin.
Não podes matá-la.
- Onu sen öldüremezsin.
- Não a matas.
Onu öldüremezsin.
Não pode matá-lo.
Bence onu o kadar kolay öldüremezsin.
Não podes eliminá-lo assim tão fácilmente.
- Onu sanki bir tür hayvanmış gibi öldüremezsin!
Não está morto! - Não o podes matar como se fosse um animal!
Onu gözünü kırpmadan öldüremezsin!
Não podes matá-lo a sangue frio.
Onu öyle öldüremezsin!
Nao podes acabar com ele dessa maneira!
Öyle öldüremezsin onu.
Não podes matá-lo desta maneira.
Bir emri ya da onu ileten telgrafı... ya da bu işi yaparak maaş alan insanların tümünü... öldüremezsin.
Não pode assassinar uma ordem nem o telégrafo que a transmitiu, nem aqueles que põem comida na mesa, transmitindo-a.
Öldüremezsin onu, artık ölü olduğu için.
Não podes matar o que já está morto.
- Onu sen öldüremezsin!
- Não é ele que te vai matar!
- Onu tekrar öldüremezsin.
- Não a pode matar outra vez.
Ama onu yakalayamazsan, öldüremezsin de.
Não poderá matá-lo se não conseguir pegar.
- Onu henüz öldüremezsin.
Não o podes matar.
Onu öylece öldüremezsin
Não podes matá-lo.
Onu bu şekilde öldüremezsin.
Você não pode mata-lo tão facilmente,
Onu vurarak veya kafasını keserek öldüremezsin.
A não ser que fales de alvejá-la ou cortar-lhe a cabeça.
Onu öylece öldüremezsin, değil mi?
Não o podes simplesmente matar, pois não?
onu özledim 21
onu öptüm 18
onu özlüyorum 59
onu öldür 51
onu öldürürüm 54
onu öldürdüm 156
onu özlüyor musun 19
onu öldüreceğim 271
onu öldürdün 172
onu öptün mü 17
onu öptüm 18
onu özlüyorum 59
onu öldür 51
onu öldürürüm 54
onu öldürdüm 156
onu özlüyor musun 19
onu öldüreceğim 271
onu öldürdün 172
onu öptün mü 17