Böyle bir zamanda tradutor Russo
319 parallel translation
Şuna eminim ki Bayan Colet... kocanız sağ olsaydı... böyle bir zamanda ilk yapacağı şey... maaşları kesmek olurdu.
Я уверен, мадам Коле, если бы Ваш муж был жив, то первое, что он сделал бы в эти сложные времена, это урезал зарплаты.
Böyle bir zamanda bir çanta için servet harcayan her kadına...
Женщина, которая в такие времена тратит состояние на сумочку...
Böyle bir zamanda, ne olacağı hiç belli değilken... her dikkatli kişi servetinin önemli bir kısmını... elinin altında tutmalı.
В теперешние времена, когда ни в чем нельзя быть уверенным, каждый консервативный человек должен держать существенную часть своего состояния... на расстоянии вытянутой руки.
Clyde Wynant'ın böyle bir zamanda uzakta olması tamamen bir çılgınlık.
Я думаю, Клайд Винант ненормальный, совершенно ненормальный чтобы скрываться в такое время.
Böyle bir zamanda uzak durması pek hoş görünmüyor.
Не очень хорошо, если он будет в стороне в такое время.
Gördüğüm en küstah adamsın. Böyle bir zamanda...
Как вы можете являться ко мне в такую минуту вы, невоспитанный- -
Böyle bir zamanda bağırılmaz.
Кричать тут бесполезно. Никто не услышит тебя!
Böyle bir zamanda bunu yapmamanızı öneririm, ekselansları.
В такое время, Ваше Превосходительсво, это будет неблагоразумно.
Kralik, bu kadar fevri olma, hele böyle bir zamanda.
Кралик, не действуйте сгоряча, ведь сейчас миллионы людей...
Sanırım çok kavga ettik, ama böyle bir zamanda işi kaybetmek...
- Мы часто ругались. Но потерять сейчас работу не пожелаешь...
Böyle bir zamanda benimle pazarlık yapıyorsunuz.
Вы торгуетесь со мной в такой момент!
Böyle bir zamanda biraz heyecanlı olman normal. Bugün olacak değil mi?
Ты немного нервничаешь, это понятно.
Böyle bir zamanda nasıl okuyabiliyorsun?
Как ты можешь читать прямо сейчас?
Sizi böyle bir zamanda sorgulamak hoş değil ama ama bunun gerekli olduğunu anlamalısınız.
Сожалею, что приходится задавать Вам вопросы с такой момент но Вы понимаете, что это необходимо
Böyle bir zamanda hiçbir şeyden emin olunamayacağını unutmuş gibisin.
Наверняка? Вы забываете, в какие времена мы живем. Сейчас ничего не может быть наверняка.
Böyle bir zamanda nasıl yemek düşünebilirsin?
Как вы можете думать о еде в такой момент?
Böyle bir zamanda...
В такой момент...
Böyle bir zamanda, gerçekten takdir edilesi bir çözüm.
В такие времена это действительно достойное решение.
Böyle bir zamanda nasıl yer değiştirsin ki?
Как можно ездить по дорогам в такое время?
Böyle bir zamanda sinir krizi geçirmenin de bir anlamı yok.
Нет никакого смысла впадать в истерику в мгновение подобно этому!
Böyle bir zamanda siz ikiniz nasıl oluyor da bilardo oynuyorsunuz, bilmiyorum.
Я не понимаю, как вы двое можете играть в бильярд, в такой момент?
- Böyle bir zamanda...
Я сам решу...
Serpico, böyle bir zamanda nasıl işeyebiliyorsun?
Серпико, как ты можешь мочиться в такой момент?
Bay Mitchell'a ve Cumhuriyetçiler içindeki herkese sonsuz güvenim var ve bence böyle bir zamanda ortaya çıkan bu tip bir haber bizi engelleyici niteliktedir.
.. и членов Республиканской партии. И я думаю, что публикация такой беспочвенной статьи.. .. в данный период времени контрпродуктивна.
Böyle bir zamanda?
В такой момент? !
Böyle bir zamanda sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm, ama Max'le yakın mıydınız?
Простите за вмешательство, но близки ли вы были с Максом?
Biliyorum böyle bir zamanda korkunç bir düşünce, ama Henry...
Я знаю, что это страшное предположение в данной ситуации, Генри, но...
- Böyle bir zamanda nasıl yemeği düşünebiliyorsun?
Как вы можете думать о еде в такой момент?
Böyle bir zamanda kimseyi almamalıydık. Ama yardımımıza ihtiyacı olan yeni bir kız geldi.
Сюда давно никто не приходил за очищением, но сегодня пришла одна девушка, которая в нас нуждается.
Böyle bir zamanda söyleyebileceğin tek şey bu mu yani? "Nazik ol" mu?
Это единственное, что ты хочешь сказать мне в такой момент? "Осторожно"?
Lütfen benimle birlikte gelin. Böyle bir zamanda Neo Tokyo'yu o geri zekalıların zeline bırakacağıma inanıyor musunuz?
Вы думаете, что я оставлю Нео Токио на таких болванов?
Tanrım, böyle bir zamanda neden ondan uzaktaydım?
Конечно! О, Боже! Как я мог отсутствовать в такое время?
Böyle bir zamanda balık mı tutuyorsunuz?
Удить рыбу в такое время?
" Böyle bir zamanda balık mı tutuyorsunuz?
" Удить рыбу в такое время?
Böyle bir zamanda seni bırakamam.
Я не могу оставить вас в такой момент.
- Böyle bir zamanda mı?
- Кто думает о ремне в такое время?
Siz niye böyle bir zamanda geldiniz?
Зачем же вы приехали сейчас?
- Böyle bir zamanda mı?
- В такое тревожное время?
Böyle bir zamanda nasıl uyuyabiliyorsun?
И в такое время вы можете спать?
Böyle bir zamanda nasıl yemek düşünebiliyorsun?
Как ты можешь думать о еде в такое время?
Böyle bir zamanda cilt losyonu hakkında nasıl muhabbet edebiliyorsunuz?
Как вы можете болтать о молочке для кожи?
Tanrım, tam da böyle bir zamanda...
Что же делать?
Zaten böyle bir şeyle uğraşacak bir zamanda değiliz.
Сейчас не время делать что-то подобное.
Böyle uygunsuz bir zamanda ölmek tam ona göre bir iş.
Это было бы на него похоже, умереть в такое время.
Böyle zor bir zamanda çiçek mi toplanır?
Разве для здорового мужчины сейчас время собирать цветы?
Böyle müthiş bir şeyi müşteriye kaç zamanda bir sunabilirim ki?
Как часто я могу предложить клиенту что-нибудь действительно фантастическое?
Böyle bir zaman makinasıyla bile bilincimizi koruyarak zamanda atlamalar yapmak doğanın kurallarına uygun mu?
Устроена ли природа так, что даже с помощью машины времени нельзя вмешаться и, допустим, помешать собственному зачатию.
Gelecekte herhangi bir zamanda böyle bir iftiranın tekrarlanmayacağına, bu vesile ile garanti ediyorum.
Настоящим гарантирую неповторение любой подобной клеветы в будущем.
Don Tommasino, böyle bir katliamı kim emreder ve aynı zamanda da Vatikan anlaşmasına baskı yapabilir?
Ктo мoг пpиказать устpoить такую бoйню и пpи этoм пpодoлжать давить на Ватикан пo пoвoду сделки?
Korkunçtu ama aynı zamanda bu kadar uzağa gelerek böyle bir riski tecrübe edecek olması
Я боялась, волновалась, он рисковал собой
Ama bu kadar az bir zamanda, ona böyle inanmak doğru mu?
Но после такого короткого знакомства, ты думаешь, мы может так безоговорочно ему доверять?
böyle bir şey yok 21
böyle bir şey olmayacak 25
böyle bir durumda 32
böyle bir şey 44
böyle bir şey olamaz 25
böyle bir yerde 16
böyle bir şey olmadı 17
böyle bir şeyi nasıl söylersin 18
böyle 531
boyle 17
böyle bir şey olmayacak 25
böyle bir durumda 32
böyle bir şey 44
böyle bir şey olamaz 25
böyle bir yerde 16
böyle bir şey olmadı 17
böyle bir şeyi nasıl söylersin 18
böyle 531
boyle 17
böyle iyi 244
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle devam et 79
böyle yapma 93
böyle şeyler söyleme 28
böyle konuşma 236
böylelikle 44
böyle olsun istememiştim 16
böyle iyiyim 107
böyle olmaz 92
böylece 530
böyle devam et 79
böyle yapma 93
böyle şeyler söyleme 28
böyle konuşma 236
böylelikle 44
böyle olsun istememiştim 16
böyle iyiyim 107
böylesi 17
böyle gelin 49
böyle mi 243
böyle işte 52
böyle söyleme 179
böyle olsun istemedim 34
böyle şeyler 30
böyle gel 42
böyle değil 53
böyle davranma 44
böyle gelin 49
böyle mi 243
böyle işte 52
böyle söyleme 179
böyle olsun istemedim 34
böyle şeyler 30
böyle gel 42
böyle değil 53
böyle davranma 44