Anlamalısın перевод на английский
2,018 параллельный перевод
Beni anlamalısın.
You have to understand me.
Sen, zeki bir kadınsın. Bunun, alçak bir kandırmaca olduğunu anlamalısın.
You must know it's all shabby trickery.
Fakat, ondan ne istiyorsun, bunun yanlış olduğunu anlamalısın.
But what you want from her... you must know it's wrong.
Anlamalısın, anladın mı?
You just gotta understand, do you get me?
Anlamalısınız.
- Yes? You've got to understand.
Şunu anlamalısın ki, kendini tamamen hazırlamadıkça sadece... neşu suyundan içmek, seni zaten olan... yeteneğinden daha komik yapmaz.
You must understand that drinking the funny water alone will not fully prepare you for creating the kind of comedy you're capable of creating.
Anladım, ama onun ne kadar hassas olduğunu da anlamalısın.
I understand, but you gotta understand how sensitive she is too.
Anlamalısın, benim işimde 10-15,000 feet yukarıdayım.
You gotta understand, in my line of work, I'm 10, 15,000 feet up in the air.
Ancak aynı zamanda, onun seçimini de anlamalısınız.
But you also couldn't understand his choice.
Bunu anlamalısın Jack, sen de yaratıkları araştırıyorsun.
You must understand that, Jack, you're involved in alien research.
Bak. ... anlamalısın ki eğer sana birşey olursa, senin çocuğunun burada bir ailesi var.
Look... you have to understand... your child has a family here, in case anything ever happens.
Bonnie, anlamalısın ki bu görüntüler ve bana gelen bilgiler kızını bulmak istediğim zaman bana gelmeyebilirler.
Bonnie, but what I need you to understand is the impressions I get, the things that I see, I can't count on them to point me toward your daughter just because I want them to.
Anlamalısınız,
You must understand,
Anlamalısın.
You have to understand.
Şunu anlamalısınız.
You need to understand.
Edward'ı anlamalısınız, o... O çok, ımm... Özel bir çocuktur.
You have to understand Edward, he's... he's a very, um... special boy.
Nasıl göründüğünü anlamalısınız, Bay Braxton.
You must realize how this appears, Mr. Braxton.
Sen benim herşeyim olduğunu anlamalısın.
You have to understand that you are everything I have.
Şunu anlamalısın ki söylediklerinin tek bir kelimesine bile inanmıyorum, tamam mı?
You realize I can't trust a word you say, right?
Billy, anlamalısın.
Billy, you have to understand.
- Ediyoruz, ama anlamalısınız, o... 80 yaşında mı?
- We are, but you have to accept she's, what, 80?
Hücrelerin nasıl kanserli hücrelere dönüştüğünü anlamalısınız.
You have to understand how cells become cancerous.
Bunu anlamalısın.
You have to understand.
Şunu anlamalısın ki Brian Taylor, her zaman Latnok'a inanmıştır ve Jessi'nin yeteneklerini gösterince dönmesine izin vereceklerini düşünüyor bu işlem Jessi'ye zarar verse bile.
I want you to understand... Brian Taylor has always been a true believer in Latnok, and by showing off Jessi's abilities, he thinks they'll let him back in, even if she's harmed in the process.
Üzgünüm, bu tutumu sürdüremeyeceğini anlamalısın.
I'm sorry, but now that you understand that, you won't be able to keep a hold.
Ama burada ne olduğunu anlamalısın.
but you gotta see what's going on here.
Anlamalısınız ki Evelyn'le sevişmek... tren rayları üzerinde motosiklete binmek gibi olur.
EvelynYou gotta figure that boinking Evelyn is like riding a bicycle over train tracks.
Lütfen anlamalısın.
Please, you gotta understand.
Çocuk iyi, bunu anlamalısın.
The kid is good, you got to understand that.
Onu kimin kullandığını anlamalısın.
Have to see who is using it.
Anlamalısın.
Gotta understand.
Anlamalısınız, oğlum onu eve ilk getirdiğinde onu tanıyamadım.
You have to understand, when he first brought her home, I didn't recognize her.
Tüm bu karışıklığı bizzat kendim temizlemek zorunda kalırım. Fakat iltimassız bir soruşturma yönetmek istediğimizi anlamalısınız.
But you understand our need to conduct this investigation without the appearance of preferential treatment.
Fyodor, anlamalısın, bir gün bunları annen bulur.
One time, Fedor, mother can find it.
Anlamalısın, bizim kültürümüz sizinkinden farklı.
You must understand, our culture is different from your own.
Ama anlamalısınız, Chang'in yaptıklarından sonra, yaptığımı yaptım.
But you understand, after what chang did, i did what I did.
Ölülerin ve yaşayanların dünyalarında gidip geldiğini anlamalısın.
you have to understand - you move between the world of life and death.
Anlamalısınız.
You gotta understand.
Anlamalısın. Lewis Stutzer bir dahi.
You have to understand, Lewis Stutzer is a genius.
Anlamalısınız bu dürüstlük zırvası hayatım boyunca empoze edildi.
You gotta understand. This integrity crap was banged into me my entire life.
Sen de anlamalısın.
As should you.
Şunu anlamalısın ki, ben tarot fallarıyla ev hanımlarını eğlendiren falcılardan değilim.
Understand. I'm not a psychic Hustling housewives with tarot card readings.
Esas onemli olanı anlamalısın.
What's important is you have to understand.
Kendini bu işten kurtar bedelini anlamalısın,
You can save yourself. Understand the price.
Kaldırıp kaldıramayacağını anlamalısın.
Figure out if you can take them on.
Hangi balığın toprak, hava ve gökyüzüyle ilişkisi olduğunu balıkları anlamalısın.
To know about how fish relateto land, air and sky you must understand fish.
Tamam.. Üzgünüm ama.. Bunu anlamalısın..
Look, I'm sorry, but it's important for you to understand.
Şimdiye kadar kimsenin yakalamadığı gerçeğini de eklersek, ilk yakalanışının çok kolay olduğunu anlamalıydım.
Add the fact that no one's ever caught one before, and I should have realized the initial capture went down too easily.
Ama anlamalısın ki bu kin..
But what you need to understand...
İlahiyatta uzmanlaşmanın pul koleksiyonculuğu gibi bir şey olduğunu anlamalısınız.
Well thatís true of course.
Gerçek bir yetkiniz olamayacak, anlamalısınız.
You won't have any real jurisdiction, you understand.
anlamalısınız 22
anlamadım 1209
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamı ne 66
anlamadım 1209
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamıyorsun 843
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamı nedir 18
anlamı ne 66