Anlamıyorsun перевод на английский
8,950 параллельный перевод
Anlamıyorsun.
You don't understand.
Anlamıyorsun, hamilelik süresince çok içiyordun ve beni evimden atmıştın.
You don't understand, you were getting so high when you were pregnant, and...
Esprilerimi anlamıyorsun.
You don't get my jokes.
Bir güce sahip olmanın ne kadar tehlikeli olduğunu anlamıyorsun.
You don't understand how dangerous having a power is.
İzliyor. - Anlamıyorsun ki! - Yapma böyle!
Okay, trust me, no matter what you're going through, there is nothing worse than having zits and braces in middle school.
Anlamıyorsun beni.
You don't understand.
- Anlamıyorsun.
_
Anlamıyorsun, değil mi?
You don't get it, do you?
- Hiçbir şey anlamıyorsun değil mi?
You really don't understand anything, do you?
Bak, anlamıyorsun.
Move! You see, you don't understand.
- İyi de anlamıyorsun ki...
- But you don't under... - Uh!
- Anlamıyorsun.
Y-y-you don't understand. No.
- Konuştuğum şeyleri anlamıyorsun.
- You do not understand what I'm talking about.
Werner, anlamıyorsun.
Werner, you do not understand.
- Biliyor musun, anlamıyorsun.
You know what? You don't understand.
Neyini anlamıyorsun!
What don't you get?
Hiç anlamıyorsun.
You really don't get it.
Sam sanırım bunun ne kadar büyük bir dava olduğunu anlamıyorsun.
Sam, I don't think you understand how big this case is.
Hayır, hayır, anlamıyorsun.
No, no, you don't understand!
Ne kadar önemli olduğunu anlamıyorsun?
You don't understand how important this is.
İşte bu yüzden anlamıyorsun. Bu Keith içindi.
This is why you don't understand.
Anlamıyorsun -
Oh, you don't understand -
Dürüst olmak gerekirse, olanların ehemmiyetini anlamıyorsun.
Honestly, you don't understand the magnitude of what's going on here.
Yaptıkları inanılmaz işleri anlamıyorsun.
You don't see the amazing things they do.
Bir türlü anlamıyorsun değil mi?
You don't get it, do you?
Anlamıyorsun Dylan.
Look, you don't understand, Dylan.
Neyi anlamıyorsun?
Get what?
Anlamıyorsun.
You don't get it.
- Yani bu yaptığım şeyleri sevdiğim, güzel olan bu şeyleri, bırakacağım izlenimden korktuğun için öylece çöpe mi atacağız? - Norman, anlamıyorsun.
Yeah, so then all of these things that I made, that I love, that are beautiful, we're just gonna trash all these because you're afraid of how I look?
Beni anlamıyorsun.
You're not hearing me.
Belki de anlamıyorsun...
Maybe you don't understand.
Belki de benim buradaki görevimi anlamıyorsun.
Maybe you don't understand my role here.
Anlamıyorsun Alex.
You don't understand Alex.
- Hiçbir şey anlamıyorsun!
- You have no idea! - True.
- Hayır, anlamıyorsun!
- No, you don't!
Anlamıyorsun ya da bunun hakkında benimle konuşabilirdin.
You don't, or you would have talked to me about it.
- Hayır, anlamıyorsun çünkü karımın gizlice seninle depoda buluşacağını sanıyorsun.
- No, you don't, because you thought my wife would skip out and meet you in the stockroom.
Anlamıyorsun, Tom.
You don't understand, Tom.
Onu yeterince anlamıyorsun demekti Bence anlıyorum.
Then you're not looking closely enough.
Hala anlamıyorsun, değil mi?
You still don't get it, do you?
Hayır, anlamıyorsun bir kolyem var biyolojik annemden bana kalan tek şey o ve onu geride bırakamam.
No, you don't understand... there's this necklace, and it's the only thing I have from my birth mother, and I cannot leave it behind.
Anlamıyorsun!
You don't understand!
Anlamıyorsun.
Y-you don't understand.
- Bence anlamıyorsun.
- I don't think you do.
- Hala anlamıyorsun, değil mi?
You still don't see it, do you? The endgame.
Kalbin sızlıyor, başın ağrıyor odaklanamıyorsun değil mi? İşlerini nasıl yapıyorsun hiç anlamıyorum.
Your heart aches, your head hurts, makes it hard to concentrate, doesn't it?
Ben Bunu yapıyorsun ne olduğunu anlamıyorum.
I don't understand what it is you're doing.
Bakalım, doğru anlamış mıyım avukatsın, lobicisin aynı zamanda da sahte kimlik yapıyorsun.
So, let me get this straight... You're a lawyer... Mm-hmm.
Neresini anlamıyorsun?
How can you not get that?
Şuna bir bakmanı istiyorum ne anlam çıkarıyorsun?
I want you to just have a look at this and see what you make of it.
- Anlamıyorsun, dostum.
You're not getting it, man.
anlamıyorsunuz 352
anlamıyorsun değil mi 22
anlamadım 1209
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamıştım 59
anlamı nedir 18
anlamıyorsun değil mi 22
anlamadım 1209
anlamıyorum 2163
anlamı 137
anlamadın 43
anlamında 18
anlamıyor musun 942
anlamıştım 59
anlamı nedir 18
anlamı ne 66
anlamsız 76
anlamak istiyorum 20
anlamıyor 38
anlamazsın 32
anlamı yok 36
anlamadım efendim 18
anlamına gelir 38
anlamıyormusun 20
anlamına geliyor 59
anlamsız 76
anlamak istiyorum 20
anlamıyor 38
anlamazsın 32
anlamı yok 36
anlamadım efendim 18
anlamına gelir 38
anlamıyormusun 20
anlamına geliyor 59
anlamalısınız 22
anlamadınız 26
anlamıyorlar 19
anlamadın mı 132
anlamalısın 63
anlamışsın 24
anlamıyor musunuz 206
anlamaya çalış 103
anlamalıydım 30
anlamadığım şey 26
anlamadınız 26
anlamıyorlar 19
anlamadın mı 132
anlamalısın 63
anlamışsın 24
anlamıyor musunuz 206
anlamaya çalış 103
anlamalıydım 30
anlamadığım şey 26