Basına перевод на английский
58,955 параллельный перевод
Bayan Keating kefaletle serbest bırakılmazsa bu fotoğrafları basına sunar ve Bölge Savcılığına karşı sivil hakları ihlâl etmekten kamusal dava çağrısında bulunurum.
If Ms. Keating isn't released on bail, I'm releasing these photos to the press and announcing a very public lawsuit against the D.A.'s office for civil rights violations.
Haberi basına sızdırmışsın.
You leaked this article to the press.
Bay Delfino kendi başına hareket ettiğini belirtti.
Mr. Delfino has stated he acted alone.
Bu basına sızarsa neler olacağını tahmin edebiliyor musun?
- Can you imagine what would happen if this got slipped to the press?
Annalise'yi ispiyonlayanın düğününü başına yıkarım.
I will go Red Wedding on anyone who rats out Annalise.
Başına bir şey mi geldi?
Something happen to her?
... ne pahasına olursa olsun beni içeri tıkması için baş savcıya rüşvet vermek- -
And pays off D.A.s to put me in jail, whatever it takes...
- Sence Denver tek başına mı yaptı? - Öyle bir şey demedim.
- You think Denver did this alone?
Başına korkunç bir şey geldi sandım.
I thought something awful happened to you. It didn't.
Annesi öldü ve onu bir başına bıraktı.
His mother died and left him alone.
Onu bir başına bırakamadım işte.
I just couldn't leave him alone.
Aklı başına geldi.
She came around.
Bu siktiğimin kabusu tek başına yetmezmiş gibi bir de annemin tomografi sonuçları geldi. Akciğer kanseriymiş.
'Cause as if this isn't a fucking nightmare as it is, my mom just got the results of a CT scan, and it turns out she has lung cancer.
Aklımızı başımıza devşirip, havaalanına gitme zamanımız geldi bence.
I think it's time we get sane and head to the airport.
Michael, sen tanıdığım en zeki adamsın ama bu yükü tek başına taşıyamazsın.
Michael, you're the smartest person I've ever known, but you can't carry the load on your shoulders alone.
Patron, rota başına 50 bin alıyor, Linc.
The boss charges 50k a leg, Linc.
Girit'ten tek başına ayrılıyor.
Jacob :
Bu belayı, gemimin başına sen açtın.
You brought this scum on board my ship.
Başına bir şey gelirse kendimi asla affedemem.
I could never forgive myself if something happened to you.
Tek başına takılan bir avare bulamazsın zaten lazım oldu mu.
Where's a lonely hobo when you need one?
Şimdi, bana yardım edip kazançlarıma ortak olabilirsin ya da bir başına kalırsın.
Now, you can help me and share in my spoils, or you can be alone.
Yarışın başında ben olmazsam başka kimsenin olmasına da izin vermem.
If I can't be in charge, no one can!
Kendi başına öldürmeye başlamadan öncesine.
Before you started killing on your own.
Kişi başına sakatlanma oranı son on yılın en düşük seviyesinde.
Your per capita maim number's the lowest we've seen
Ders başına 50 dolar demek.
That's $ 50 for each one.
Geri kalanlar işinin başına dönsün.
The rest of you, back to work.
Bak başına bir şey gelmediğini biliyorsun. Aksi halde hissederdin.
Look... you know he's not hurt.
- Tek başına değil.
Not by itself.
- Tek başına değil.
- Not by itself.
- Başına bir şey...
- He could be...
- Benim yüzümden başına bir şey geldiyse...
Clary, if anything happened to her because of me, I... Simon, slow down.
Dışarıda tek başına gezmesi için saat çok geç oldu.
It's far too late for anyone to be wandering the streets alone.
Ya başına bir şey gelseydi?
I know you'd feel horrible if anything were to happen to her.
- Tek başına ödemene gerek yok.
Not by yourself.
Onun başına gelenleri yaşadım.
I'm just saying, I've been in his shoes before.
Seni korumadığımda başına ne işler açtıklarını gördün mü?
You see what these people do to you when I'm not around to protect you?
- Iris'in başına iş açmak istemem.
I don't wanna get Iris in trouble.
Şu zalim dünyada yanımda olması tek başına kalmasından iyidir.
Her name is Madzie, and she's better off with me than left to fend for herself in this cruel world.
Eğer başına bir şey olursa...
If anything happens to her...
Küçük bir kız burada yalnız başına ne yapıyor?
What's a little girl doing here all alone?
Azazel kendi başına Duduael'den çıkamazdı.
Azazel wouldn't leave Duduael on his own.
Bu saldırılar olurken tek başına kalmamalısın.
With all these attacks, you shouldn't be out on your own.
Eve tek başına gitmemeliydin.
I shouldn't have let you convince me you were okay to walk home alone.
Yeter ki tek başına içme.
Either way, you should never drink alone.
Ben de başına getirmeye geldim.
To set you straight.
Bir başına?
I'm just gonna walk. By yourself?
İş başına.
Get on board with this.
Bir kanunsuz ve meta-insansın. 3 senedir tek başına çalışıyordun.
You're a vigilante and a meta-human, and for the past 3 years, you've been working alone.
Geçtiğimiz 3 sene boyunca bunu idrak etmeye çalışıyordun çünkü başına gelen olaydan ve dönüştüğün şeyden korkuyordun bu yüzden ondan kaçıyorsun.
For the past 3 years, you've been trying to understand it because you're afraid of what happened to you and of what you've become, so you're running from it.
Bu, onu tek başına bırakmamak için başlı başına bir sebep.
That's all the more reason not to leave her out there alone. Look.
Seni bu partiye sürükleyip tek başına bıraktığım için kusura bakma.
Sorry that I dragged you to this party and then just left you by yourself.
başına dikkat et 60
basın 48
basınç 29
başın sağolsun 19
başın sağ olsun 33
başınız sağolsun 27
başınız sağ olsun 59
başın mı ağrıyor 20
başını dik tut 33
başının çaresine bak 19
basın 48
basınç 29
başın sağolsun 19
başın sağ olsun 33
başınız sağolsun 27
başınız sağ olsun 59
başın mı ağrıyor 20
başını dik tut 33
başının çaresine bak 19