Güzel bir gün olacak перевод на английский
215 параллельный перевод
Ne güzel bir gün olacak öyle değil mi, profesör? - Kes artık şu "profesör" lafını.
Is it not a handsome day that begins professor?
Anlaşılan sonunda güzel bir gün olacak.
It looks as if it will be a nice day after all.
Yarın yine güzel bir gün olacak.
We'll have nice weather again tomorrow.
Yarın çok güzel bir gün olacak.
Tomorrow will be a very fine day.
Çok güzel bir gün olacak.
It's going to be a lovely day.
Güzel bir gün olacak.
It's going to be a nice day.
Güzel bir gün olacak ben de çok mutlu olacağım.
It'll be a good day and a happy one for me, too.
Güzel bir gün olacak, ben, Argos ve Seriphos'a hükmedeceğim.
It'll be a lovely day, when I reign in both Argos and Seriphos.
Yarın güzel bir gün olacak.
Be a nice day tomorrow.
Sabah uyandığında "Çok güzel bir gün olacak." dedi.
He got up in the morning and said, "It's going to be a lovely day."
Yarın güzel bir gün olacak.
It's gonna be a beautiful day tomorrow.
- Güzel bir gün olacak.
- The weather's going to be good
- Yolculuk için güzel bir gün olacak.
It'll be a fair day for the journey, yet, I think.
Çok güzel bir gün olacak gibi.
It's sure gonna be a beautiful day.
# Yarın güzel bir gün olacak #
♪ It's a lovely day tomorrow
# Güzel bir gün olacak yarın #
♪ Tomorrow is a lovely day
O gün, çok güzel bir gün olacak.
That'll be a fine day, that day.
Hayatım, güzel bir gün olacak.
Honey, it's gonna be a nice day.
- Güzel bir gün olacak gibi.
Seems to be alright today.
Güzel bir gün olacak.
It's going to be a beautiful day.
Sonradan gelecek bir miktar yağmur haricinde güzel bir gün olacak.
It's going to be a nice day, apart from some rain later.
Çok güzel bir gün olacak gibi görünüyor.
Looks like we're in for a great day here today.
Benim için güzel bir gün olacak gibi görünüyor.
Sounds like a good day to me.
Bugün güzel bir gün olacak.
It's gonna be a nice day.
Yarın senin için güzel bir gün olacak, Marce.
Tomorrow ought to be a good day for you.
Güzel bir gün olacak, öğleden sonra hava açık bu geceden sonra bulutlar kaybolacak.
Today will be fine, fair this afternoon with clouds moving in later tonight...
Güzel bir gün olacak gibi görünüyor.
Looks like we might have a nice day for it.
Sanırım, güzel bir gün olacak, değil mi?
Think it'll be a nice day, yes?
Allah nasip ederse, güzel bir gün olacak.
By God, this could be a happy day.
- Güzel bir gün olacak gibi görünüyor.
- It looks like it's gonna be a beautiful day.
Güzel bir gün olacak.
Going to be a nice day.
Neyse, güzel bir gün olacak.
Well, anyway, it's gonna be a good day.
Güzel bir gün olacak.
It's gonna be a beautiful day.
Bugün güzel bir gün olacak Tom.
It's gonna be a good day.
En sonunda bugün güzel bir gün olacak.
Might be a nice day after all.
Güzel bir gün olacak.
They say it'll be a beautiful day.
Bugün güzel bir gün olacak.
It'll be pleasant today.
O çok güzel bir gün olacak.
This will be a good day.
Bir gün, Londra tıpkı kor gibi parıldayacak... ve o kadar güzel olacak ki sen bile bunun karşısında hayran kalacaksın.
One day, London will glow with incandescence... and will be so beautiful that even you will be moved by it.
Neşelen, gençsin, güzel bir gün... ve yarın başka bir gün olacak.
Be of good cheer. You are young. It's a fine day.
Bir gün uyandığında güzel bir güne uyanacaksın. Güneşli olacak.
One day you'll wake up and see it's a lovely day.
Şey, güzel bir gün olacak gibi.
That's the family plot.
Kız ise... genç ve güzel... bir gün kendi çocukları olacak... yoksa Tanrı Capri'de oturmuyor demektir.
The girl... she is young, she is beautiful... she will have children of her own some day... or God does not reside on Capri.
Bu bir gün güzel bir çiftlik olacak.
That be a good farm some day.
Ne güzel bir gün olacak!
Oh, what a day this is gonna be!
Ve ansızın bir gün, Ohio'da tombul bir küçük kız cocuğu yeni Mozart olacak ve babasının küçük kamerası ile güzel bir film yapacak.
And, you know, suddenly, one day, some little fat girl in Ohio is gonna be the new Mozart and make a beautiful film with her little father's camcorder.
Güzel içaçıcı bir gün olacak.
It would be a good day for healing.
- O, güzel bir gün olacak.
It's a nice day.
Güzel bir gün doğumu olacak.
It's going to be a beautiful sunrise.
En sonunda bugün güzel bir gün olacak.
Might be a nice day, after all.
( Carter ) Güzel bir gün batımı olacak, efendim.
It'll be a beautiful sunset, sir.
güzel bir gün 178
güzel bir kadın 48
güzel bir kız 49
güzel bir akşam 18
güzel bir sabah 27
güzel bir gece 42
güzel bir ev 38
güzel bir gün değil mi 24
güzel bir yer 66
güzel bir şey 40
güzel bir kadın 48
güzel bir kız 49
güzel bir akşam 18
güzel bir sabah 27
güzel bir gece 42
güzel bir ev 38
güzel bir gün değil mi 24
güzel bir yer 66
güzel bir şey 40
güzel bir isim 64
güzel bir fikir 28
güzel bir parça 20
güzel bir soru 43
güzel 14869
guzel 19
güzelim 390
güzelsin 102
güzel kız 114
güzellik 77
güzel bir fikir 28
güzel bir parça 20
güzel bir soru 43
güzel 14869
guzel 19
güzelim 390
güzelsin 102
güzel kız 114
güzellik 77
güzel kızım 24
güzelim benim 17
güzelmiş 286
güzeller 55
güzeldi 214
güzel görünüyorsun 72
güzeldir 52
güzel olmuş 50
güzel mi 269
güzel bayan 54
güzelim benim 17
güzelmiş 286
güzeller 55
güzeldi 214
güzel görünüyorsun 72
güzeldir 52
güzel olmuş 50
güzel mi 269
güzel bayan 54
güzel olur 48
güzel miyim 17
güzel kızlar 22
güzel görünüyor 117
güzel oldu 48
güzel değil mi 278
güzel yer 53
güzel miydi 66
güzel miyim 17
güzel kızlar 22
güzel görünüyor 117
güzel oldu 48
güzel değil mi 278
güzel yer 53
güzel miydi 66