Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ G ] / Güzel bir parça

Güzel bir parça перевод на английский

280 параллельный перевод
Bu çok güzel bir parça.
That is a handsome piece.
Küçük ve güzel bir parça, haydi.
This is a nice little piece. Come on.
Kilden güzel bir parça çıkarabilir.
They can mold beauty out of a piece of clay.
Güzel bir parça, değil mi?
Don't you think this is charming?
- Öyle mi? Çok güzel bir parça Veda.
That's a lovely piece, Veda.
- Çok güzel bir parça.
- It sure is a beauty.
Samuray kılıçları - oldukça güzel bir parça.
Samurai swords are worth a very pretty drop.
Güzel bir parça götürebilirdim.
Would have brought a pretty drop.
Güzel bir parça bulmalıydım.
You've got to to find a good one.
Güzel bir parça.
She's a pretty little thing.
Ne güzel bir parça.
That's a pretty tune.
Ballad, güzel bir parça çal.
Ballad, show us really how to dance.
Çok güzel bir parça.
That's a mighty pretty piece.
Usta işi güzel bir parça daha.
Another nice morsel for connoisseurs!
Güzel bir parça et istiyorum.
I want a good hunk of meat.
Güzel bir parça.
A good hunk.
Ve aile porseleni ile amacı alışılmışın dışında olan Ev kadını için işte çok güzel bir parça, patlayan krema testisi.
And for the Hausfrau whose aim with the family china is not what it use to be, here is a very handsome item, an exploding cream pitcher.
Çölde güzel bir parça cam için cinayet işleyebilecek bir çok firari var.
There are a lot of drifters in the desert who'd commit murder for a well-cut piece of glass.
- Evet, güzel bir parça.
- Yes, one beautiful piece.
Koyu bir fincan çay ve güzel bir parça tost.
Cup of strong tea and a nice bit of toast.
Güzel bir parça.
- As described. A beautiful piece.
- Çok güzel bir parça, değil mi?
- She's a beauty, isn't she?
Güzel bir parça!
Beauty!
Güzel bir parça!
A beauty at that!
Burada kendine küçük güzel bir parça bulmuşsun, Ornery.
You got yourself a nice little piece here, Ornery.
- Biraz karışık. - Öyle mi? Evet, çünkü a ) güzel bir parça peynire tepki vermeyecektir ve b ) kapana sığmaz.
Yeah, well, I mean it's ( a ) not going to respond to a nice piece of cheese and
Ve güzel bir parça sığır eti.
And a lovely piece of jerky.
- Güzel bir parça jambon. - Fena değil ha?
Nice bit of ham, Flo.
Şimdi de serin mi serin bir gecede yalnız kalmış aşıklar için güzel bir parça.
And now we have a pretty one for lonely lovers on a cool, cool night.
Şimdi de serin mi serin bir gecede yalnız kalmış aşıklar için güzel bir parça.
And now here's a pretty one for lonely lovers on a cool, cool night.
Sizin için Mendelssohn'dan böyle güzel bir parça çalmanın hoş olacağını düşündüm.
I thought it would be nice to play for you that lovely tune by Mendelssohn,
Gerçekten güzel bir parça, değil mi?
Ain't that a pretty one, though? Ain't that real pretty?
Anladınız mı ama? Çok güzel bir parça olmalı.
You understand, something special.
Oh, bu güzel bir parça.
Oh, that's a beauty.
Bu güzel bir parça, efendim.
This is a beautiful piece, sir.
Güzel bir parça.
That's a nice cut.
İşte güzel bir parça : "Water".
Now, here's a smooth one called, Water.
Güzel bir parça.
Ain't that something?
Bu çok güzel bir parça.
~ Ochi Chornie ~ That's a very pretty tune.
O güzel günler geldiğinde... o özgürlüğün bir şapka veya bir parça şeker gibi... birinin sahip olacağı bir şey olmadığını unutma.
When such great days do come... don't forget that freedom is not something one possesses... like a hat or piece of candy.
Akşam yemeğine indiğinizde bana güzel kızarmış bir etli sandviçle bir parça frenk üzümlü pasta getirir misiniz acaba, Üsteğmenim?
When you guys go down to dinner, would you mind bringing back a roast beef sandwich, rare, and a piece of huckleberry pie, Lieutenant.
Şömine rafına koyabileceğiniz ne güzel bir süs ya da yemek masasının ortasına yerleştirilebilecek bir parça.
What a beautiful ornament for your mantelpiece as a centerpiece on the dining room table.
Burnunun biraz küçük olduğunu söylerdim ağzının bir parça geniş. Ama yüzünün, bir insanın hayatı boyunca görebileceği en güzel yüz olduğunu.
I'd say that your nose was just a little too short, your mouth just a little too wide, but that yours was a face that a man could see in his dreams for the whole of his life.
Güzel bir evimiz ve iyi bir parça toprağımızla Tanrıya şükredeceğimiz bir evimiz vardı.
We had a well-to-do homestead, a nice piece of land, and a house you'd thank God for.
Evet efendim, güzel bir maun parça.
Yes, sir, a fine piece of old mahogany.
İyi bir parça jambonu gerçekten severim ama bir çift güzel bacağı daha çok severim.
Bu! I like even more a nice pair of thighs
- Baş döndürücü bir şey... doymak nasıl bir şeydir düşünün hele... yemekler, güzel yemekler... bir parça daha yiyebilmek için... neler vermezdik... sadece bunun için yaşıyoruz... niçin sadece buna mahkum ediliyoruz... yemekler, büyülü yemekler, harika yemekler, mükemmel yemekler... cennetten çıkma yemekler, güzel yemekler... muhteşem yemekler!
♪ Our senses go reeling ♪ One moment of knowing that Full-up feeling! ♪ Food, glorious food!
Gammazlanmak ya da otoriteyi takdir etmek ya da kendini bir parça şekerlemeye satmak ne güzel şeydir.
It's beautiful to be made into a tattletale or forced to admire authority or sell yourself for a piece of candy.
Her bir parça ayrı güzel.
Each one is a winner.
- Güzel bir parça
A fine specimen.
Evet, güzel bir parça.
Yeah, it's something.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]