Yarına перевод на английский
14,033 параллельный перевод
Yarına kadar hastanede olacaklar.
They're in the hospital till tomorrow.
Yarına kadar evde olmadığını sanıyordum.
I thought you weren't home till tomorrow.
- Yarına hazır olmalı.
- Gotta be ready tomorrow.
Yarına kadar 100 papeli hazır et yoksa üzülürsün. Söyle ona.
Hundred bucks by tomorrow, or you'll be sorry.
Yani, yarına kadar.
You know, until tomorrow.
- Yarına ne dersiniz?
- How about tomorrow?
Yarına kadar bize özel yapım birkaç parça lâzım.
Um, we need some things custom-made. Actually, by tomorrow.
Yarına ödeviniz bunu bulmak.
That's going to be your assignment for tomorrow.
Kamu güvenliği kısıtlaması nedeniyle yarına kadar onunla konuşamıyorum.
Can't talk to her until tomorrow. Public safety exception.
Parayı yarın senin Aresbank hesabına yatıracak.
He'll transfer the money to your Aresbank account tomorrow.
Yarın hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum.
I don't want to disappoint tomorrow.
1,395 liraya sahip olamazsın Inç inç başına basıncın, Arabanı yarı yarıya kesmek için yeterince, Ve herhangi bir sıvının zorlanmasına izin verilmiyor Ve bu basınçla o borudan dışarı çıkın.
You cannot have 1,395 pounds of pressure per square inch, enough to cut your car in half, and not have any fluid being forced up and outta that pipe by that pressure.
Bu komik ama benimle para hakkında sidik yarışına girmek istemezsin.
That's funny but you don't wanna get into a pissing contest with me about money.
Düşmanın başına ölüm ve yıkım getirmesi için tasarlanmış omuzdan ateşlemeli yarı otomatik silah.
Shoulder fired semi automatic weapon designed to bring death and destruction to the enemy.
Tepenin geri kalanına yarın saldıracağız.
We mop up the rest of the ridge tomorrow.
Bayan Le Haut, Yarın başlayarak coryphée sınıfına girebilirsin.
Miss Le Haut, you may enter the coryphée class starting tomorrow.
Peki ya Ejder Savaşçısına en çok benzeyen yarışması ne olacak?
But what about the Dragon Warrior look-alike contest?
Vay canına, işe yarıyor!
Holy shit, it's working.
Bu yarışmaya kabul edilmek bile başlı başına büyük bir olay.
Georgina, welcome.
Yemin ederim ki Charlie frenlerle oynamadı. Hayır, benim tamir ettirmem gerekiyordu ama ben o parayı köpek yarışına yatırdım! Çöpe dikkat et!
And then I think, is that a reason to have a kid just so they'll be there to pick you up when you fall, just because you were there for them.
Bu yarışmacının işi nasıl yaptığına dair hiçbir fikrim yok.
I have no idea how those pageant deals work.
Biraz gece yarısı atıştırmasına ne dersin Cass?
How about a little midnight snack, Cass.
Ayrıca Kaliforniya'nın yarısını karantina altına alıp sıkıyönetim ilan edemezsiniz.
And plus, you can't just quarantine half the state of California and not declare martial law.
Araba yarışına mı katılıyorsun?
You race chariots?
Garnizon komutanı oldu Sezar'ın adına araba yarışlarına katılıyor.
He's the commander of the garrison, races chariots in Caesar's name.
Nathan'ı at yarışlarına götürüyoruz.
We're taking Nathan to see the horse racing.
Seni yarın scuba dalışına yazdırdım.
Oh, I booked you in for scuba diving tomorrow.
- Hatırlayın, biz alem topları var Bu gece yarı fiyatına.
- Remember, we have pitchers of spirit ale for half price tonight.
Yarına kanaatkârlığın anlamına bakıp gelin.
Look up austerity for tomorrow.
Yarım saat fırına koyacaksın.
They are placed half an hour into the tube.
Yarın Galaksi komandolarına suikast kuracaklar.
They're going to assassinate the Galactic Rangers tomorrow.
Bakın, gece yarısına kadar havalimanında olmam lazım.
Look, I need to be at the airfield by midnight.
Yarın sincap avına çıkalım mı?
Y'all want to go squirrel hunting tomorrow?
Gözlerini kapatıyorsun ve biri başparmağını göğüs kafesinin altına, karındaki sinirlerin birleştiği yere bastırıyor ve üst gövden yarı felçli hale geliyor.
You close your eyes and somebody places a thumb below the chest bone in the solar plexus, semi-paralyzes the whole upper torso.
Gözlerini kapatıyorsun ve biri başparmağını göğüs kafesinin altına, karındaki sinirlerin birleştiği yere bastırıyor ve üst gövden yarı felçli hale geliyor.
You close your eyes, and somebody places their finger below the chest bone, in the solar plexus, it semi-paralyzes the whole torso.
Superman'in yarın insanların arasına gelmesinde ısrar ediyorum.
So, I urge Superman, to come to this hearth of the people tomorrow.
Çinli bir rakip firma aynı teknolojiyi yarı fiyatına ve daha kısa sürede yapmayı teklif etti.
A competitor from China offered the same technology a lot faster and at half the price.
Gece yarısına bir dakika var.
We're a minute to midnight.
Gece yarısına bir dakika var.
It's a minute to midnight.
Bunu izliyorsanız Cehennem virüsü dün gece yarısı salındı ve şu anda dünyanın dört bir yanına taşınıyor demektir.
If you're watching this it means the Inferno virus was released last night at midnight and is now being carried to every corner of the Earth.
60 tane yeni doğan bebeği alıp onları beslemiş... Ama, yarısına kimse dokunmamış.
Took 60 newborns... and fed them... But, half of them could not be touched by anyone.
Yarın çeşitli alıcılara öngösterim yapılacak. Yani hedefiniz olan Güney Afrikalı çetenin elebaşına.
It's being previewed tomorrow to the various suitors, which will include your targets, a crew lead by a South African gangster.
Gece yarısına kadar Londra'ya gitmiş olmalıyız.
We need to get to London by midnight.
Tabii gece yarısına dek buraya varmış olurlarsa.
That is, if they're gonna get here by midnight.
Burada gece yarısına yakın hafif güneş ışığında nefes nefese kalacak bir hayat var.
There is life beneath us gasping for light under the faint midnight sun.
"Ama, Serçe, Yarın ölebilir ya da mayına basıp parçalanabilirsin." dedi.
"Yo, yo, Pinky, you could die tomorrow or your ass could get blown up by a mortar right now."
- Dünaynın diğer yarısına 12 saatte nasıl gideceğiz? Bütün uluslararası istihbaratlar beni öldürmeye çalışırken hem de.
How are we supposed to get halfway around the world in 12 hours with the entire global intelligence community trying to kill me?
Burada olmadığına göre yarın sabah geleceğiz.
Since she's not here, we'll come back tomorrow morning.
Peterson Vakfı'nın yarışmasına katılabilirsin.
You can enter into this contest for the Peterson Foundation.
Ödünç keman konusundaki cömert teklifini kabul etmek istiyorum böylece belki Peterson yarışmasına girebilirim.
I'd like to take you up on that very generous offer of that loaner violin, so maybe I can enter the Peterson competition.
Onunla Yay Dans Yarışması'na katılacağını duydum.
So, I heard you entered the String Dance Competition with him.
yarına kadar 33
yarına kadar bekle 16
yarına ne dersin 27
yarın 1367
yarın görüşürüz 752
yarın ararım 21
yarın akşam 77
yarın gel 39
yarın sabah 8 21
yarın konuşuruz 62
yarına kadar bekle 16
yarına ne dersin 27
yarın 1367
yarın görüşürüz 752
yarın ararım 21
yarın akşam 77
yarın gel 39
yarın sabah 8 21
yarın konuşuruz 62