Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ N ] / Nasıl başardın

Nasıl başardın перевод на французский

770 параллельный перевод
Bunu nasıl başardın?
Qui t'a donné cette idée?
Bunu nasıl başardın?
Comment faites-vous?
Bunu nasıl başardın?
Comment avez-vous fait?
Beni keşfetmeyi nasıl başardın?
Comment m'as-tu trouvé?
Nasıl başardınız bilmiyorum. Tekrardan yürümesini çok istiyor olmalıydınız.
Vous devez lui avoir insufflé l'envie de marcher.
Onu tekrar yakalamayı nasıl başardınız?
Comment avez-vous fait pour le rattraper?
Stoneman gibi birinden bir referans mektubu almayı nasıl başardın?
Comment as-tu obtenu la recommandation de Stoneman?
Her yerde Kristo'nun kuyruğunu kısmasına neden olduğun konuşuluyor. - Bunu nasıl başardın?
Tu as fait tourner casaque à Kristo?
Peki öyleyse bankada 56.000 dolar biriktirmeyi nasıl başardın Karl?
Alors, comment avez-vous pu économiser 56 000 $ à la banque?
Böylesine büyük bir savaşçıyı öldürmeyi nasıl başardınız?
Comment avez-vous tué ce général?
Gunnison, bu balık hafızanla büyük bir editör olmayı nasıl başardın?
Gunnison, comment es-tu devenu éditeur avec une mémoire pareille?
- Onu nasıl başardın Stella?
Comme avez-vous fait?
Onu yakalamayı nasıl başardın? Hiç zor olmadı.
Racontez-nous comment vous avez fait.
Küçük kardeşimi buraya getirmeyi nasıl başardın?
Ma soeur est ici?
- Hı-hı. - Nasıl başardın?
Tu t'en sors?
O bıçağı battaniyenizin arasına saklamayı nasıl başardınız, Vaiz?
Comment se fait-il que tu caches un couteau dans ta couverture, pasteur?
Onları tamamen yok etmeyi nasıl başardınız?
Comment avez-vous fait pour vous en débarrasser?
Gelmeyi nasıl başardın?
Et alors, qu'as-tu dit?
Nasıl başardın?
Et comment.
Hayatta kalmayı nasıl başardın?
Comment avez-vous réussi à rester vivant?
Bir şeyi bilmek istiyorum. Ben ihtiyacım olan hiçbir şeyi getiremezken siz ikiniz buraya gelmeyi nasıl başardınız?
Pourriez-vous me dire comment vous êtes arrivés là, alors qu'on n'arrive même pas à recevoir des munitions?
Bunu nasıl başardın?
Comment as-tu fait?
- Nasıl başardınız?
- Comment avez-vous fait?
Bunu nasıl başardın anlamıyorum.
Comment avez-vous fait?
Hala hayattasın, bunu nasıl başardın?
Tu es vivante! Comment as-tu fait?
Bu dünyada yaşamayı nasıl başardın anlamıyorum.
Je me demande comment tu as fait pour survivre jusqu'ici.
Bunu elde etmeyi nasıl başardınız?
Comment vous l'êtes-vous procuré?
Böyle yakalamayı nasıl başardın?
Comment as-tu pu te laisser piéger comme ça?
Anlatsana, nasıl başardın bunu?
Mais comment avez-vous fait?
Nasıl başardın, Walker?
Et vous, comment avez-vous fait, Walker?
Ön yüzün hatlarındaki detayları nasıl başardınız?
Comment obtenez-vous de tels détails avec ces lignes?
Ona dokunmayı nasıl başardın?
Comment avez-vous fait?
- Bunu nasıl başardınız...?
- Comment avez-vous...?
Bunu nasıl başardınız?
Comment avez-vous fait?
Billie-May, kocalarımız konusuna tekrar gelmeyi nasıl başardın?
Pourquoi remets-tu nos maris sur le tapis?
Bu kadar adamı toplamayı nasıl başardın?
Comment as-tu réussi à rassembler tous ces gens?
O siyah hücreler nedir? Onları izole etmeyi nasıl başardın?
Ces cellules noires, comment les as-tu isolées?
- Nasıl başardın? Sır değilse söylesene.
- Comment avez-vous récupéré la came?
Takatsiz genç Hutter'in evine yaptığı yolculuğun engellerini aşmayı nasıl başardığını söylemek zor.
Il est difficile d'imaginer comment le jeune Hutter avec son énergie décimée, a réussi à surmonter les difficultés de son voyage de retour.
Nasıl başardın bunu?
Comment avez-vous fait?
Bunu nasıl başardığınızı anlatmayacak mısınız?
Racontez-nous ça!
Washizu, çarpışmanın üstesinden gelmeyi nasıl başardı?
Et Washizu? Washizu va-t-il pouvoir résister?
- Bunu nasıl başardın?
Comment as-tu fait? - Il a tellement insisté.
Sen kaçmayı nasıl başardın?
Comment as-tu réussi â t'enfuir?
Bu çadırın içine bu kadar girebilmeyi nasıl başardı anlayamıyorum.
Comment fait-il entrer tout ça dans cette tente?
Aslında durumu özetlemek gerekirse nasıl bir ustalıkla bobini saklamayı başardıysa gizli polis dahil ülkenin tüm yetkili birimleri hala yerini tespit edememelerine karşın sınırlı bir bölgede aramaya devam ediyorlar.
Toutefois, pendant ce court instant, avant d'avoir été découvert, il est parvenu à si bien cacher la bande, que la police secrète, malgré tous ses efforts, ne l'a toujours pas trouvée, malgré le périmètre restreint à fouiller.
Halkının burada nasıl ayakta kalmayı başardıklarını bilmek isterim.
J'aimerais savoir comment vous avez survécu ici.
Onu nasıl başardığınızı bilmiyorum. Masum, seven kalplerle.
Nos cœurs sont pleins d'amour et d'innocence.
" Kurbanın bedenini tenis kortunun ortasına koyup kırmızı toprakta hiç bir iz bırakmadan kaçmayı nasıl başardı acaba?
"Comment expliquer que le meurtrier ait pu laisser le corps de sa victime " allongé au milieu du court de tennis et réussir à s'enfuir... " sans laisser de traces derrière lui sur la terre rouge?
Yani, onun sadece, onun beni şaşkına çevirdiği. Onu nasıl başardığını bilmiyorum.
Ça m'épate, je sais pas comment vous faites.
Ona hem işin hem evin üstesinden nasıl geldiğini sorduğumda..... içini gözlemleyen hafif bir gözlemlemeyle..... bunu başardığını çünkü Johan'la birbirlerine yardım ettiklerini söyler.
"Je lui demande comment elle mène de front travail et famille. " Elle me sourit, absente, "comme pour garder son secret, et me répond que johan l'aide."

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]