Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ D ] / Dıs

Dıs перевод на португальский

72,063 параллельный перевод
Senin gibi bir yakışıklıyla mum ışığında yemek yiyecek her genç kız şanslıdır.
Qualquer miúda teria sorte de passar uma noite num jantar à luz das velas com essa linda cara.
Şu andan itibaren ailelerimiz,... bunun dışında bırakmaya ne dersin?
Que tal de agora em diante, deixarmos as nossas famílias fora disto?
Neden diğer insanları bunun dışında bırakmıyorsun?
Porque não deixa todos fora disto?
Görüş alanının dışında, karanlık olan taraftayız.
Estamos no lado escuro. Perdemos a linha de visão.
Onun dışında anlamsız.
Parece ter uma estrutura matemática, mas por outro lado inconclusiva.
Bölgenin dışına gönderilmiş.
- Ele foi removido para fora da Zona.
Duvarın dışında, ama çok uzak değil.
É fora dos muros, mas não muito longe.
Duvarın dışında çalışması lazım.
Ele teve que ir trabalhar para fora dos Muros.
Bir şey dışında..
Exceto por.
Ve açıl susam açıl. Ofisin dışındayım.
E abre-te sésamo estou fora do meu escritório.
Ve hızlı yürüyerek ofisin dışında doğru çıkıyorum. Ve sen tam karşımdasın.
E vou sair do meu escritório andando rápido e está bem na minha frente.
Ofisin dışına gel.
Saia do seu escritório.
Bunun dışında, sıradışı bir şey yok. - Doktor.
Além disso, nada fora do comum.
Üzgünüm bizim yetki alanımız dışında.
Oh, desculpe, isso está além da nossa jurisdição.
Bağırsakları dışarı atmış, tam olarak.
Literalmente.
Onun, kızının ve peder Golightly'nin dışında parmak izi yokmuş..
Sem impressões a não ser as dela, da filha e do Reverendo Golightly.
Tamam o zaman gurup dışından biri mi? - Kızlardan bir, belki?
Muito bem, e alguém fora do grupo?
Sıra dışı görüntü ve işitsel halisinasyonlara neden olur.
Produz enormes alucinações visuais e auditivas.
- Nick Wilding dışında o ölmedi.
Pelo menos, drogados. Exceto que Nick Wilding não morreu.
Kimsenin bilmediğini düşünüyorum, sen ve bu işe karışanlar dışında
Acho que isto era privado. Duvido que alguém soubesse, exceto os envolvidos e você, é claro.
Hayatta kalmak dışında bir şey yapmadım.
Limitei-me a sobreviver.
Hastane acil ameliyatlar dışında tamamen kapalı sayılır.
O hospital está praticamente abandonado, só funcionam as urgências.
Oğlunu bir aile dostuyla ülke dışına göndermekten başka bir seçeneği kalmamıştı.
E não lhe restou alternativa senão mandar o filho atravessar a fronteira com um amigo da família.
Sonra bir baktık ki dışarıya çıkmış, ters taklalar atıyoruz.
Quando demos por nós, estávamos a dar saltos para trás contigo.
Karısının hayatını kurtarmak için yalan söylemeyecek adam var mıdır?
Que tipo de homem não mente para salvar a vida da mulher?
- İlk defa mı ülke dışına çıkıyorsunuz?
Esta é a sua primeira vez para o estrangeiro?
Majesteleri, eğer kuzeydeki düşmanı yenmezsek tanıdığınız herkes kış sona ermeden ölmüş olacak.
Vossa Graça, todos aqueles que conheceis morrerão antes de o Inverno acabar se não derrotarmos o inimigo a Norte.
Sıra dışı.
Invulgar.
Olasılık dışı.
Improvável.
Denizde rota dışı bir koydan başlayan ve ana gardiyan kulelerinden birinin altına açılan gizli bir geçitti.
Era uma passagem que começava numa gruta escondida perto do mar e terminava sob uma das torres de guarda.
Tek bir şey dışında.
Exceto uma coisa.
Chicago'nun dışındaki bu kasabada yapılan toplu katliam kontrol -
O homicídio em massa que ocorreu na cidade dos arredores de Chicago...
D.C., Nadia, siz Osprey'den çalışın.
D.C., Nadia, vocês trabalham a partir do Osprey.
İtfaiye şefi arkadaşın ve karısı dışında Sidney'nin yakın olduğu kimseyi tanımıyorum.
Acho que não tinha pessoas próximas, tirando o seu amigo, o comandante dos bombeiros, e a mulher dele.
Dışarı çıkma ve benim dışımda kimseye kapıyı açma.
Espera aqui, não vás lá para fora nem abras a porta a ninguém a não ser a mim.
Sen kimseyi kurtarmadın Dışlanmış.
Não salvaste ninguém, Esconjurado.
Eğer onu devre dışı bırakırsak onları tecrit ederiz.
Se a derrubarmos, temo-los completamente isolados.
Asansör hâlâ devre dışı.
O elevador não funciona.
Ona söyleme... Çoğu hasta rahatlamak ve bu kapıların dışındaki zorlu günlük hayattan uzaklaşmak için Rosewood a gelmektedir.
A maioria dos pacientes vêm para Rosewood para descansar e recuperar-se do rigoroso cotidiano fora destes portões.
Cerrahımız. Bu gece odanızın dışında ne yapıyorsun?
O que fazes fora do teu quarto a esta hora da noite?
Sana istediğin özgürlüğü verebilirim, ancak gördüğün bazı alışılmışın dışında... yöntemlerime güvenmelisin.
Eu posso dar-te a liberdade que desejas, mas vais precisar de confiar nos meus métodos, por mais diferentes que possam parecer.
O da bize katılıyor. Kuzenimin ailesi yurt dışındadır.
Está alojada connosco enquanto a minha família está além-mar.
Onun yöntemleri alışılmışın dışında.
Os seus métodos são... Não-ortodoxos.
Elbette burada sizi kutlamak için toplanmış bulunuyoruz, aconit toplum, Hem duvarlarımızın içinde, hem de dışında mümkün.
Estamos reunidos aqui para te oficializar na Sociedade dos Acónitos, que tens feito os possíveis, tanto dentro quanto fora de nossos muros.
- Barın dışında ne oldu?
O que houve fora do bar?
Daha 7. sınıdı bile bitirmedi, Diane.
Ele ainda nem passou do 7º ano, Diane.
Holden, barın dışında ne oldu?
Holden, o que houve de fora do bar?
Tüm bunlar gerçekten barın dışında mı oldu?
Tudo isto aconteceu mesmo... do lado de fora do bar?
Ben komadayken birlikte yaşadığımızı iddia eden Matrixten gelme ninja bir kız ile kasabanın kmlerce dışına kadar arabayla bırakılmayı kesinlikle istemedim.
Não pedi para ser levado para fora da cidade por uma miúda ninja do Matrix a dizer que vivemos uma vida juntos enquanto estava em coma.
Tedbir, bu örgütün en ufak dış müdaheleyle işlerine devam etmesini sağlıyor.
Descrição é como esta organização continua a operar com o mínimo de interferências externas.
Her kümes, dış mekan, köpek kulübesi?
Todos os galinheiros, celeiros, canis?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]