Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ Ç ] / Çalış

Çalış перевод на португальский

157,036 параллельный перевод
Daha iyisini yapmaya, daha iyi olmaya, daha iyi hissetmeye çalışırlar.
A tentar fazer melhor, ser melhor, sentir-se melhor.
- Kaç saattir çalışıyorsun Wilson?
Wilson, estás a trabalhar há quantas horas? - Estou bem.
Önce Richard Webber'ın yerine geçmeye çalışıyorsun.
Primeiro tenta livrar-se do Richard Webber,
Hayır, çağırma. Çalışırken söyleyemem.
Não, não com ela a trabalhar.
- İyimser olmaya çalışıyorum.
- Dana. - Estou a ser optimista.
Ne asistanlığımda, ne de uzmanlığa hazırlanırken yaşadım. Şimdi de sporcularla ve yaşlılarla çalışıyorum. Kırık kalçalar, yırtılmış bağlar.
Não na residência, nem na especialização, e agora trabalho com atletas e gente idosa, quadris velhos, partidos, ligamentos rompidos.
Şimdi de çok çalışıyor.
E esforça-se agora.
Kalp pilini gözlemliyoruz. Çok iyi çalışıyor.
Claire, estamos a monitorizar o seu pacemaker, e está a funcionar perfeitamente.
Biri ödevine iyi çalışmış.
- Alguém andou a pesquisar.
Özel bir şey yapmaya çalışıyordum.
Estava só a tentar fazer algo especial.
İki farklı tedavi isteyen iki uzmanla aynı vakada çalışıyorum. İkisi de farklı talimatlar verdiler.
É que estou num caso com dois atendentes que querem tratamentos opostos e me deram instruções opostas.
Çalışıyorsun. Hasta kabul ediyorsun.
Estiveste a trabalhar, a pegar em casos?
- O yüzden sinirlenmemeye çalış.
- Então tenta não ficar danado. - Fala.
Ne demeye çalışıyorsun Dennis? Annenle benim tam da birbirimize göre olduğumuzu mu?
Estás a dizer que eu e a tua mãe somos almas gémeas, Dennis?
Rose'un oradan kahve almaya çalışıyordum ama bu şey çekip gitti.
Tentei ir buscar um café na Rose, mas aquilo foi-se embora.
- Bunu kitabına göre yapmaya çalışıyorum.
- Estou a tentar seguir as regras.
Bu akşam çalışıyor mu?
Ele está por aí? Ele deixa-nos entrar.
Türbin çalışırken gözlemlerimi kaydetmeye yardım etmek ister misin?
Queres ajudar a anotar as minhas observações da turbina em operação?
- Sence ne yapmaya çalışıyorum?
- O que é que achas que vou fazer?
Tamire çalışıyorum.
Estourou a mangueira. Já estou a tratar disso.
Tamire çalışıyorum dedim ya!
Já estou a tratar disso.
Ben de telefonumu titreşime alıp birçok uygulama çalıştırarak ısıtıyor ve çorabımın içine koyuyorum.
Vou colocar o meu telemóvel a vibrar, abrir vários aplicativos para aquecê-lo - e colocá-lo na meia.
Toby çölün ortasında, ölümcül kanaması olan bir adamı kurtarmaya çalışıyor ama sana bir tedavi var mı bilmiyorum.
O Toby pode salvar alguém que está a sangrar até a morte no meio do deserto, mas não sei se tu tens cura.
- Yapıştırıcı nasıl çalışır biliyorum.
Eu sei como a cola funciona.
Bu sıcaklıkta kalbi çoktan tekrar çalışmış olmalıydı.
- Isso deve estar errado, a 37, o coração já devia ter-se reanimado.
Daha da ısınmadan önce onu burada çıkartmalıyız yoksa kalbi hiç çalışmayacak.
Temos de levá-lo antes que fique muito quente, ou o coração não se reanima.
Beynimde, başkalarından çok daha kötü çalışan kısımlar var.
há partes do meu cérebro que funcionam pior que outras.
- Ev sahibimiz bu makinenin kısa zaman içinde çalışır duruma gelmesini bekliyor.
- A nossa anfitriã espera que a máquina esteja pronta o quanto antes.
Çalışıyor gibi.
Parece que está a funcionar!
Çalışır durumda bırakmak zorundayız.
Temos de continuar.
Sadece yardım etmeye çalışıyordum!
Só estava a tentar ajudar!
Ve bize zaman kazandırmaya çalışıyorsan kazandırdığın en fazla bir kaç dakika oldu.
Se querias conseguir tempo, só temos alguns minutos, no máximo.
Cep telefonlarınızı aramaya çalışıyoruz.
- Ligamos para os vossos telemóveis.
Adamdan bir uzaktan kumanda aldık ve Sly'ın tarayıcısıyla kırmaya çalışıyoruz...
Temos a chave de segurança deles e estamos a usar o scanner para decifrá-la,
Bu sefer, sadece bizi bayıltmaya değil öldürmeye çalışıyorlar. Bunun yoğunluğu artırılmış.
É uma concentração superior.
Açmaya çalışıyoruz ama çok uzun sürecek.
Estamos a tentar abrir, mas vai demorar.
- Onu sakinleştirmeye çalışmayacak mısın?
- Sim. - Não vais tentar convencê-lo?
İikibuçuk yıldır Walter'la çalışıyorum.
Trabalho com o Walter há dois anos.
Walter'ın gerçek bir insan olmasına yardım etmeye çalışıyorum.
Estou a tentar ajudar o Walter a tornar-se um humano funcional.
- Pekâlâ, eğer sen ve adamların bir zahmet çalışırken bizden uzak durursanız durumu çok kısa bir süre içinde gidermiş oluruz.
- Se você e os seus homens não nos atrapalharem enquanto trabalhamos, devemos ter a situação corrigida em breve.
- Evet, ama dışa çalışır, içe değil.
Bombeia para fora, não para dentro.
Scorpioncular büyümesini yavaşlatmaya çalışıyorlar ama ara yarısı kadar bile kapanırsa orayı hemen ter ediyorsun. Anlaşıldı mı?
a Scorpion está a tentar atrasar a expansão, mas, assim que chegar a 3 metros evacuas imediatamente, entendido?
- Çalışıyor!
Está a funcionar!
Bu eski kuyu pompası elektrik için sonradan uyarlanmış fakat aslen insan gücüyle çalışıyor.
Esta antiga bomba foi adaptada para electricidade, mas, originalmente, era manual.
Motoru çalışır tut.
Mantêm o motor a funcionar.
- Adamını kurtarmaya çalışıyorum ama yapacağın en iyi şey beni rahat bırakıp düşünmeme müsaade etmen.
Estou a tentar salvá-lo, mas só o vou conseguir se me deixares sozinho e me deixares pensar.
Bir çözüm bulmaya çalışıyorum.
Estou a tentar encontrar uma solução.
Telefon şirketinden bilgi almaya çalış.
Vê o que consegues saber através da operadora.
Şimdi de ölüyorum çünkü beni öldürmeye çalışıyorsun.
Está a tentar matar-me.
- Çalışıyorum.
- Estou a tratar!
Sonra da aşağı sallayıp bu sahte keseli fareyi yılanın önüne sallayabileyim diye çoraptan bir iplik çıkartıyorum. Yemek zilini çalıyorum ve işi 150 milyon yıllık sınırlı evrime bırakıyorum.
- E então puxar um fio da meia para balançar este rato falso na frente da cobra.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]