Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ Ç ] / Çalıştır

Çalıştır перевод на португальский

8,274 параллельный перевод
- Martinez iticileri çalıştır.
Martinez, ligue os jactos.
Bombayı çalıştır Johanssen.
Johanssen, inicie a detonação.
Ana motor çalıştırıldı.
Iniciar motor principal.
Tamam. Çalıştır hadi.
Dá à chave.
- Çalıştır hadi!
- Liga-o!
Eğer haber verirsen alarmı çalıştırırlar.
Se deres a informação, eles irão ligar o alarme.
Babası sıkı çalıştırıyor.
O pai dele treina-o duramente.
Arabayı çalıştır.
Tens que ligar o carro. - Uh...
Lütfen arabayı çalıştır.
Por favor liga o carro.
45'i çalıştır. "Ölümümün seni mutlu edeceğini düşünseydim ölürdüm." - Hadi.
"Se eu pensasse que a minha morte o faria feliz, eu morreria".
Bir sorunumuz var. Moffatte, tankı çalıştır.
Estamos com problemas.
Şu bataryaları çalıştır.
Ligue aquelas baterias!
Hemen buraya gelip televizyonumu çalıştırırsan sana 200 dolar veririm.
PAGO 200 DÓLARES SE VIER AGORA LIGAR A MINHA TELEVISÃO
Yasını tutacaksın ve sonra hazır olduğunda kendini toparlayıp kalp kasını yeniden çalıştıracaksın.
Vais ter de sofrer e depois ficas melhor, vais ter de te levantar e começar a usar esse músculo cardíaco outra vez.
Daha sonra cihazı çalıştırıyorsun ve emme işlemine başlıyor.
Liga a máquina e ela começa a sugar.
Kafanı çalıştır biraz, Strawberry Fields Forever o!
Use os olhos. "Eternos Campos de Morangos".
- Bir iş yeri çalıştırıyorsun.
- Você tem um negócio.
Sistem hata bulucusunu çalıştır.
- Diagnóstico do sistema.
Motoru çalıştırırsa andım olsun ki burada sorun çıkar.
Juro por Deus, que se ele ligar o motor vamos ter um problema.
Bütün yüz tarama sistemlerini çalıştırıyoruz.
Verificamos todos os programas de reconhecimento facial.
Hayır, arabayı şimdi çalıştırdım.
Sim, acabei de pôr o carro a trabalhar.
Tüm motorlar çalıştırıldı.
Todos os motores a funcionar.
Şimdi, çalıştır!
Força, agora!
Günün her saati Üç Ghz çalıştırsak bile,... muhtemelen bu şifreyi kırmamız on milyar yıl alır.
A trabalhar com 3 GHz 24h por dia. Podíamos infringir a criptografia em... dez biliões de anos.
Pyrrhic metodu için çalıştırıyorum.
Estou a treiná-lo no método Pyrrhic.
- Tekrar çalıştır.
Faz outra vez.
- Hayır, seni güvende tutmaya çalıştı.
- Não, ela tentou proteger-te.
En azından ortadan dışarı doğru sıkıştırmasını çalışır hâlde yapan tek grup olduğumuzu bilerek işe dönebiliriz.
Pelo menos, podemos voltar ao trabalho, cientes de que somos a única compressão a partir do meio que funciona.
Ve uğruna çalıştığımız her şeyi son 500 yıldır kurduğum her şeyi kaybederiz.
E iremos perder todo o nosso trabalho, tudo aquilo que construí nos últimos 500 anos.
Ayrıca beni sağır etmeye çalıştın.
Também me tentaram deixar surda.
Sanırım sana söylemeye çalıştığım şey gelecekte bana eşlik etme fikrine açık olmanı istiyorum.
Acho que o que estou a tentar dizer é que quero que tu te permitas ter um futuro comigo.
- Hayır, ekibim o senaryoya çalıştı.
Não, pedi à minha equipa para efectuar essa simulação...
Müvekkilim Gabriel Osbourne, FBI tarafından şu an Austin'de kayıplara karışmış bir seri katili.. ... yakalamalarına yardım etmeye.. ... çalıştığı için hukuksuz bir şekilde göz altına alınmıştır.
O meu cliente Gabriel Osbourne foi ilegalmente detido pelo FBI por os ter tentado ajudar a apanhar um serial killer, um serial killer que está actualmente à solta em Austin.
Hayır, hayır. Aklınızın nasıl çalıştığını düşünün doktor.
Pense em como a sua mente funciona, doutor.
Bahse girerim bunu Hardeen Houdini'yle çalışırken çalmıştır.
Aposto que ele usava isto quando trabalhava com o Houdini.
- Muhtemelen çalınmıştır.
Provavelmente roubado. Nós vamos descobrir.
Eğer birlikte çalıştığımızı öğrenirlerse beni ortadan kaldırırlar.
Se descobrirem que estamos juntas, vão aniquilar-me.
Bu timsah gözyaşları da kocamı almak için beni yoldan çekmeye çalıştığının yalnızca daha çok kanıtıdır!
Estas lágrimas de crocodilo são uma prova de que quer livrar-se de mim para ter o meu marido!
Sanırım senin çalıştığın davayla meşgul olduğunu düşünüyorlardı.
Talvez achem que estás ocupada com este caso.
Ya da öyle görünmeye çalışmıştır.
Ou então finge ser.
- Çalıştığında nasıldır bilirsin.
Sabes como ele é quando está a trabalhar.
Yıllardır sana Caz dinletmeye çalıştım ben.
Tentei durante anos que ouvisses jazz.
Haftalarca kusursuz karışık CD'leri koymaya çalıştım ama iki şarkı sonunda bıkıyordun. - Sanırım ayarladığın CD bu.
Passei semanas a fazer estrategicamente o CD perfeito para ti e paraste de ouvi-lo após 2 músicas.
İçtiğin su, 10 yıldır üzerinde çalıştığım bir sistemde arınıyor. Yani, kendi sistemimden.
Essa água foi processada através de um sistema de filtragem que ando a desenvolver há 10 anos, é um sistema pessoal.
Sanırım nereye varmaya çalıştığınızı anladım.
Acho que estou a ver aonde quer chegar.
Sen de matematik biyologlarının bildikleri tek şeyin üç kurbağadan biri zıplarsa iki kurbağa kalır olduğunu söyledin. Çalıştım.
Eu tentei.
Saçıma şeker serperek milleti kandırmaya çalıştım ama arıların saldırısına uğradım.
Tentei enganá-los ao atirar açúcar no meu cabelo, mas só consegui ser atacada por abelhas.
Atamayacağımı sanıyorsan kalkar çalıştığın McDonalds'a gelirim mekanı satın alır sonra da seni kovarım.
Acham que não? Vou ao McDonald's onde trabalham, compro o raio do sítio e despeço-vos.
Olay sonunda skandala dönüştüğünde ve köşeye sıkıştığınızda bir çoğumuz varını yoğunu ortaya koyar ve olanı değiştirmeye çalışır.
Quando as coisas correm mal e estamos entre a espada e a parede, a maioria de nós procuraria bem lá no fundo e tentaria mudar.
Lee Dae-Ho'nun bilinen tüm isimlerini arattım. Büro 39'a mensupsa muhtemelen Kuzey Kore Polis Teşkilatı'nda çalışmıştır.
Se ele é Escritório 39, ele provavelmente terá trabalhado através do Primeiro Bureau norte-coreano o que me levou a isto.
Joey, polisleri çağır. Bu adam beni soymaya çalıştı.
Chamem a Polícia, este tipo está a tentar roubar-me.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]