Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ Ç ] / Çalışın

Çalışın перевод на португальский

27,773 параллельный перевод
Değişimler için beni takip edin ve ayak uydurmaya çalışın.
Observa-me para as mudanças e tenta acompanhar-me.
Belaya bulaşmamaya çalışın.
Agora, tenta manter-te longe dos sarilhos.
Bensiz idare etmeye çalışın.
Tentem sobreviver sem mim.
Sen derinlerde sürünüp Randy'yi unutmaya çalışırken benim bütün şehirde dört dönüp tatlı barını hazırlamam gerekiyordu.
Andei como uma idiota pela cidade toda para organizar o bar de sobremesas e tu andavas perdida, tentando superar o Randy.
Ya da belki de bir şeyin çıkmasını engellemeye çalışıyordu.
Ou estava a tentar evitar que alguma coisa saisse.
Meraklanırdım ama Martin zaten hep çalışırken zaman kavramını yitirir.
Estaria preocupada, mas é do Martin perder a noção de tempo.
Görünüşe bakılırsa dersine biraz daha çalışmalısın.
Parece que tens mais trabalhos de casa para fazer.
- Hüsranını bastırmaya mı çalışıyorsun?
A tentar trabalhar a tua frustração? Alguma coisa assim.
- Aramızı düzeltmeye çalışırım belki Iris'le Joe'nun arasını da düzeltebiliriz.
- Para tentar resolver a nossa relação, talvez entre o Joe e a Iris também.
- Patterson. - Barry Allen, sen hiç çalışmaz mısın?
Patterson.
Saygılarını kazanmaya çalışıyorum Wallace.
Respeito. Estou a tentar ganhar isso, Wallace.
İnanır mısın bilmem ama bir kere satın almaya çalışmıştım.
Acredite ou não, quis comprá-lo uma vez.
Daha önce görülmemiş kadar büyük bir uyuşturucu gruplarının birleşimiyle çalışıyorum.
Estou a trabalhar na maior consolidação do comércio de drogas que alguém já viu.
Hala daha SKB saldırıya uğradığında ortada olmayışımın yarattığı etkiyi düzeltmeye çalışıyorum ve gerçekten dikkatimi vermem gereken bir oylama var.
Estou com o problema de não ter estado cá quando a UAC foi atacada. E há uma votação que precisa da minha atenção.
Bir başka deyişle, Prometheus'un seçtiği kurbanların isimlerindeki harfleri kullanarak mesaj göndermeye çalışıp çalışmadığını araştırdık.
Como procurar por anagramas, caso o Prometheus estivesse a enviar uma mensagem com os nomes das vítimas que escolheu. - E está?
Ben de bunu ve özellikle yapma dediğin bir şeyi niye yaptıklarını anlamaya çalışıyorum.
Estou a tentar descobrir. Isso e porque é que os homens não ouvem.
Bağlantım olan, bana yakın olan herkesin öldüğünü kanıtlamaya çalışıyor bana. Haklı da.
Ele está a tentar provar que quem tiver uma ligação comigo, todos que estão perto de mim morrem, e ele tem razão.
Dün gece 9 : 00 civarı, Mark Lars'ın kapısını çalıyordu
Ontem, por volta das 21h, o Mark esteve a bater na porta.
Dedektiflerim gerçekten çalışıp, hayatlarını kazanmak için işlerini yapıyor olsalar diye dilerdim.
Que os meus detectives trabalhassem como forma de vida.
Biliyorum. 40 dakikadır kusmuk torbasının üzerine çizdiğin haritayı çalışıyorum.
Eu sei. Estudo o mapa que desenhaste no saco de vómito há 40 minutos.
Jake Peralta'yla üç yıl çalışıp da, "Funky Cold Medina" nın ne olduğunu bilmemek mümkün değil.
Não se trabalha com o Jake Peralta durante três anos sem saber o que é "Funky Cold Medina".
Adam arkasında kaçırılmış bir adam olan muhtemelen çalıntı bir arabanın içindeki bir kanun kaçağı.
É um fugitivo com um carro roubado com uma pessoa raptada.
Görünüşe köre hangi kulenin frekansının amatör telsiziyle uyum sağladığını hesaplamaya çalışıyormuş.
Parece que tentou calcular quais as torres que operam numa frequência que combina com o rádio amador.
Özel Ajan Zagar'ın onu nakletmeye çalışıyor.
O Agente Zagar está a trabalhar na recolocação dele.
Sekiz ay önce, bu sivri zekayı üniformanın planlarını rakip şirketlere satmaya çalışırken yakalamışlar.
Há oito meses, apanharam este génio a tentar vender as especificações do fato a companhias rivais.
Pek çok insanın internette kendilerini farklı gösterdiklerini bildiğimden fotoları araştırdım. Fotoğraflar bu adamdan çalınmış.
Sabendo que muitas pessoas mentem sobre a sua aparência na Internet, fiz uma pesquisa de imagens invertida, e as fotografias foram roubadas a este tipo.
Bildiğim tek yolla size adamın yerini bulmaya çalışıyorum.
Estou a arranjar-te a localização da única forma que conheço.
Polis bulmaya çalışıyor ama Vanessa'nın adada akrabası yokmuş ve bildiğimiz kadarıyla Sara'nın babası da ortada yok, yani biraz zaman alacak.
- A Polícia está a tratar disso, mas, a Vanessa não tinha quaisquer parentes na ilha, e, até onde sabemos, o pai da Sara não está presente, então, irá demorar algum tempo.
Az önce Staten Adası'nda, saldırganın tarifine uyan birini yakaladık ve bir dağ aslanı üzerinde çalışıyormuş.
Acabámos de apanhar um em Staten Island que encaixa na descrição e tem andado a trabalhar num puma.
Çalışanlarını adlandırmakta, sırf kendi eğlencesi için kullandığı bir espri.
Uma piada que ela usava com nomes dos funcionários e se divertia.
Sacred Heart'ın Yerel Kilisesi çalışanlardan üçüne ve çocuklarına sığınak sağlıyor yine de ICE'ye itaat etmeleri ve aileleri yerel merciye teslim etmeleri bekleniyor.
A Igreja do Sagrado Coração deu refúgio a três trabalhadores e aos seus filhos. Devem responder perante os SI e entregar a família às autoridades.
Kadın çocuk yapmaya çalışııyor!
Ela está a tentar ter um bebé.
- Çalışıp çalışmadığını nereden anlayacağız ki?
Como é que sabemos se funciona sequer?
- Cal amca yatağını senin için sıcak tuttu.
O tio Cal aqueceu-a para ti. O quê?
Warren Crowne isimli bir adamını evine girmiş, adamı ve tüm ailesini öldürmeye çalışmış.
- Invadiu a casa de um homem chamado Warren Crowne, tentou matá-lo e a família.
Evet, o, aa, çalışanlarımızdan birinin giriş kartını çalmış.
Sim, ele roubou o cartão de um dos nossos enfermeiros.
Evet, Oralarda takılan ve bir kulüpte çalışan birisi Sokağın karşısında, Shaw'un bıçaklandığı yerin orada Gri renkli bir Explorer'ın gaza basarak uzaklaştığını görmüş.
Sim, um segurança de uma discoteca em frente ao beco onde o Shaw foi esfaqueado viu um Explorer cinzento a sair de lá apressado.
Şey, açıkça, kendine karşı kullanılabilecek herhangi bir silahı ele geçirmeye Ve tüm delilleri yok etmeye çalışıyor Kendi kimliği ve şeytanın oğlu olmasıyla ilgili.
Obviamente, ele quer qualquer arma que possa ser usada contra ele e apagar qualquer evidência da sua verdadeira identidade como o filho de Satã.
Katilinin adını vermeye mi çalışıyordu acaba bize?
Ele estava a tentar dizer-nos quem era o assassino?
Ya o sebepten ya da Damon'ın izini tekrar kaybetmenin verdiği stresi atmaya çalışıyor.
Ou precisa de libertar a frustração de perder outra vez o rasto do Damon.
Hayır, sadece milenyumluların çalışma etiğine ayak uydurmaya çalışıyorum.
- Má altura? Não, estou só a acostumar-me à ética no trabalho milenar.
Hayatımın yarısı boyunca burada çalıştım ama hiç böyle bir şey görmedim.
Já trabalhei aqui metade da minha vida e nunca vi nada igual.
Bunlar zorlu zamanlar fakat sıkı çalışmalarımız karşılığını veriyor.
Estes são tempos difíceis, mas... o nosso trabalho duro está a dar os seus frutos.
Barışçıl değilsen,... bir fabrikada ya da başka birinde on altı saat çalışıyorsun böylece ışıkların ve suyun olmaya devam ediyor.
Se não somos das Forças Pacificadoras, trabalhamos 16h numa fábrica ou algo parecido, mantêm as luzes ligadas, água corrente.
Her takımın video aktarımı çalışıyor.
Transmissões de vídeo de todas as equipas prontas.
- AP İngilizce sınavına çalıştın mı?
- Sim. - Vais para a aula de inglês?
Kendi seçimlerini yaptığını sanıyorsun. Gerçekten sana ait olmayan davranışlarla bir hayat kurmaya çalışıyorsun.
Achas que estás a fazer essas escolhas todas, e a construir uma vida quando, na verdade, nada disto é realmente teu.
Kocamın işini yapmaya çalışıyorsun.
Estás a tentar fazer o trabalho do meu marido.
Tanrı'ya şükür. Yangın çıkarmaya mı çalışıyorsun?
Graças a Deus.
Yaşanan korkunç olayın gerçekliğini görmezden gelmeye çalışıyordum.
Estava a tentar ignorar o facto de algo horrível ter acontecido.
Jake gözümü açmaya çalışıyordu ve ölü bedeni ayaklarımın dibine düşüverdi.
Jake tentou abrir meus olhos para isso e acabou morto aos meus pés.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]