Have a look around Çeviri Türkçe
502 parallel translation
- To have a look around.
- Etrafa bakınmak için.
Have a look around the grounds briefly will ya?
Etrafa bir göz at, olur mu, Bleeker?
Don't mind if I have a look around, do you?
Etrafa bakmamın sakıncası var mı, Senatör?
I think I'll have a look around.
- Galiba etrafa bir göz atacağım.
We'd like to have a look around.
Etrafa bir bakmak istiyoruz.
Anyway, I'd like to have a look around.
Neyse, etrafa bakmak isterim.
I guess it wouldn't hurt anything to run over there and have a look around
Her zaman bir şeyler uydurduğumu düşünüyorlar. Öyle düşünüyorlar demek?
Plank, Kip, Jonas. Up top and have a look around.
Plank, Kip, jonas, hepiniz yukarı cıkın ve bakının etrafa
But what I want to know... We're going to have a look around with or without your permission, Mr. Benson.
İzniniz olsa da olmasa da, Bay Benson, etrafa göz atacağız.
We'll have a look around, shall we?
Etrafa bakacağız, tamam mı?
I think we better have a look around before that train comes across.
Tren varmadan önce etrafa bir baksak iyi olacak.
Sometimes a cat comes in to have a look around.
Kimi zaman bir kedi girip bakıyor.
Have a look around for your car.
Araban için etrafa göz at.
Why don't you have a look around here and see if there's something that strikes your eyes. And meanwhile, I'll have my mechanic give yours the once-over.
Gözünüze çarpan bir şey var mı bakın, ben de sizinkine bir göz attırayım.
IF WE HAVE A LOOK AROUND
Hoş geldiniz.
We can have a look around the moats.
Hendeklerin etrafına bir göz atalım.
I'm going to have a look around the other side of this.
Bunların hiçbirini mantıklı değil Susan.
I'm going out to have a look around.
- Gidip etrafa bir göz atacağım.
Barbara, the Doctor and I are going outside to have a look around.
Barbara, Doktor ile ben dışarıya bir göz atmaya çıkıyoruz.
I'll have a look around.
Etrafa bir bakayım.
You and I will have a look around.
Sen ve ben, etrafa bakacağız.
- Shall we have a look around? - That would seem to be in order.
- Etrafa bir göz atalım mı?
Why don't you have a look around?
Neden çıkıp etrafa bakmıyorsun?
Do you want to have a look around first?
Evet, bu sizi rahatsız etmezse. Bir fikir edinmek için şatoyu dolaşmak ister miydiniz peki?
I'm going over to Corley's house and have a look around.
Corley'nin evine, etrafa göz atmaya gidiyorum.
Willy, let's have a look around.
Willy, etrafa göz atalım.
Well, I'll have a look around.
Peki, başka yere bakayım.
Have a look around.
Etrafı gezinin.
- Can I have a look around?
- Etrafa bakabilir miyim?
You say you didn't even go down there and have a look around?
Gidip bakmaya bile tenezzül etmediğini mi söylüyorsun bana?
I'll go down to London, have a look around the galleries.
Londra'ya gidip, galerilere bir bakacağım.
Mind if we have a look around?
Etrafa bakmamızın bir sakıncası var mı?
- Mind if I have a look around?
- Etrafa bakmamdan rahatsız olur musun?
- Well, I'll just have a look around.
- Ben yine de etrafa bir bakaym.
I think he'd like to have a look around.
Sanırım etrafı görmek ister.
Have a look around.
Etrafı kolaçan et.
Excuse me, but humankind does like to have a look around before it calls a place home.
- Hafıza geliştiricisi mi? - Onu bir teknisyen tuttu. Tuttu mu?
Well, I'd like to have a look around by myself.
Well, I'd like to have a look around by myself.
I'll just have a last look around with Rawlins.
Rawlins'le son bir kez çevreye bakacağım.
We'll have a full hold and be tied up in Gloucester by the 1st of August, and he'll still be out here floundering around, trying to catch fish or I'll look more like a halibut than he does.
Ambarımızı doldurup, ağustosun birinde... Gloucester'a demir atacağız, o hâlâ burada... balık tutmak için cebelleşecek. Haksız çıkarsam halibut balığına ondan daha beter benzeyeyim.
And have a little look around anyway, if you don't mind.
Mahzuru yoksa biraz etrafa göz atmak istiyorum.
Have a nice look around, see.
Sen şöyle güzelce bir etrafa bak.
Do you mind if we have a look around?
Etrafa bir bakmamızın sakıncası var mı?
Flying around the pylons, you may have the look of eagles, but down here you're a pitiful, blind man.
- Senin mi? Pilonların etrafında uçarken kartal bakışın olabilir ama burada yerdeyken acınası kör adamın tekisin.
Have you had a good look around here?
Etrafına iyice baktın mı?
I'll have a quick look around, and then leave.
Hemen etrafa bir göz atıp, gideceğim.
I'd just like to have a look around. Platform ticket over there.
Pekala, şuradan alabilirsiniz.
Have a look around.
Ne güzel bir Pazar günü.
I don't have any plans, just wander around a bit and take a look.
Hiç bir planım yok, sadece etrafı dolaşıp bakınacağım.
Look, I don't know what's going on around here, or if it's happening anywhere else, but we're a bunch of damn fools if we don't face the fact that we're in a hell of a lot of trouble, and we're gonna have to get together and fight it.
Burada ne olduğunu bilmiyorum, yada başka yerlerde ne olduğunu... ama zor durumda olduğumuz gerçeğinle yüzleşmezsek bir yığın lanet aptalız demektir... ve hep beraber kalıp, direnmek zorundayız.
I caught your navigator screwing'around with the car, so I thought I'd come down and have a look at what was going on.
Co-pilotunu arabanı karıştırırken yakaladım. Ben de buraya gelip neler yapıyor bakayım dedim.
have a wonderful day 25
have a good day 670
have a nice day 823
have a nice weekend 44
have a good day at work 18
have a good weekend 70
have a good week 16
have a great day 179
have a good time 307
have a good flight 33
have a good day 670
have a nice day 823
have a nice weekend 44
have a good day at work 18
have a good weekend 70
have a good week 16
have a great day 179
have a good time 307
have a good flight 33
have a good night 530
have a nice evening 85
have a seat 2672
have a nice night 84
have a good one 237
have a nice trip 114
have a good evening 130
have a nice time 67
have a nice life 101
have a good journey 16
have a nice evening 85
have a seat 2672
have a nice night 84
have a good one 237
have a nice trip 114
have a good evening 130
have a nice time 67
have a nice life 101
have a good journey 16