English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ B ] / Başka zaman

Başka zaman Çeviri İngilizce

8,364 parallel translation
- Belki başka zaman.
Maybe later.
Başka zaman.
Another time.
Başka zaman konuşsak?
Yes. Could we discuss that another time?
Başka zaman gelmek zorundasınız.
You'll have to come back another time.
Eğer meşgulsen yarın ya da başka zaman gelebilirim. Hayır, hayır.
If you're busy, I can come back tomorrow or later.
Sheldon, başka zaman olsa Mars'ta kalma planının olduğunu öğrenmek şaşılacak bir şey olmazdı ama birkaç saat önce kaplumbağa alıyorduk.
You know, Sheldon, at any other time, learning that you had plans to go live on Mars would be a slow news day. But a couple of hours ago, we were getting a turtle.
- Başka zaman artık.
- Another time.
Bir başka zaman olur mu?
Can I get a rain check?
Başka zaman konuşuruz.
We can talk about this another time.
Belki başka zaman.
Another time, perhaps.
Son ayini başka zaman yaparız.
I can give last rites afterwards.
Belki başka zaman.
Uh, maybe another time.
- Başka zaman.
- Some other time.
- Boşa kaynak ve zaman kaybından başka bir şey olmaz.
It'll be a waste of your time and your resources.
Jack ve Milo ile başka bir zaman takılırız.
We can just have a drink with Jake and Milo another time.
Başka bir zaman.
Another time.
Arnold'ın başka bir savaş meydanında yer alması biraz zaman alacak.
It'll be some time before Arnold sees another battlefield.
Her zaman açık olan yer bu sefer kapalıydı.Bizde başka yerlere bakmak zorunda kaldık.
The place I usually go to was closed, so, we had to bounce around a bit. All right.
Bu akşam çok işim var... ama sanıyorum başka zevkler peşinde koşacak zaman bulabilirim.
I have a lot to attend to this evening, but I suppose I could find time for other pursuits.
34 ) } Başka bir projede görüşmek üzere Güneş batar ve ufuk çoktan uzaklaşır. Anlar vardır ki zaman zaman değişir.
"The moments shiver... time changes its course."
Her zaman başka seçeneğin vardır.
Come on. You always have a choice.
O zaman başka bir adam varsa onu söyleyip bela bulma!
Well, then stop giving us trouble, and tell us if there was another guy.
Casey içkileri başka bir zaman içsek olur mu?
Casey, can we have that drink some other time?
Ve bu hükümet her zaman Bay Corrigan'ın aklından geçenleri tutuklanma korkusu yaşamadan söyleyebilmesi gerektiğine inanmıştır. İster eşcinsel hakları meselesinde ister başka bir meselede.
And this administration has always believed that Mr. Corrigan has the right to speak his mind without fear of being arrested on any issue, whether it's gay rights or something else.
Belki başka bir zaman görüşürüz.
Maybe I'll see you another time.
Başka bir zaman görüşürüz belki?
Maybe I'll see you another time?
Ne ölüm ne yaşam, ne melekler ne şeytan ne şimdiki ne gelecek zaman ne de hiçbir güç ne yükseklik ne derinlik ne de yaratılmış başka bir şey bizi Tanrı sevgisinden ayırmaya yetecektir.
Neither death nor life, neither angels nor demons, neither the present nor the future, nor any powers - neither height nor depth, nor anything else in all creation, will separate us from the word of God.
Bilirsin, birini kaybettiğin zaman, başka bir kimseyi kaybetmek istemezsin.
You know, you lose somebody, you don't want to lose anyone else.
O zaman bana başka bir şey sorman gerekiyor.
Then you should ask me something else.
Başka bir zaman araman lazım.
You'll have to call back another time.
Phillip'in babası öğrendi evlilik görevinden başka bir şeyle uğraşmamı istemediği için evden ne zaman çıkarsam beni takip ettiriyor.
Phillip's father found out and since he objects to me doing anything other than my matrimonial duties, he's had men following me whenever I leave the house.
O zaman, baştan sona inceleme için Ellis'teki başka bir doktora götürüyorlar.
Well, then they got to see another doctor on Ellis for a more thorough exam.
Bu da başka bir zamanın muhabbeti olsun.
Well, that's a conversation for another time.
Ama başka bir zaman daha iyi olur.
But some other time sounds good.
Başka bir randevu için daha yeterli zamanımız varmış gibi duruyor.
Oh, sounds like we have just enough time for another date.
- O zaman başka bir avukat tut!
- Then get another lawyer!
Provincetown'a gitme şansını başka ne zaman bulacağım?
When else am I ever gonna get to Provincetown?
Pekala, sanırım başka bir zaman devam etmeliyiz. - Hayır.
All right, I think we should probably reschedule this.
Üzgünüm, başka bir zaman mı demek istediniz?
Oh, sorry, did you mean another time?
Uzun hikaye, başka bir zaman.
Long story, another time.
Hedefin peşinde başka birisi daha var, oyun zamanı sona erdi.
We got another agent on your target, play time's over.
- Lütfen onlara başka bir zaman söyle.
So, please tell them - some other time.
Başka bir şey geliştirmek çok uzun zaman alacak.
Takes a long time to develop anything else.
Seninle olduğum zaman olmak isteyeceğim başka yer yok
♪ When I am with you, there's no place I'd rather be ♪
Seninle olduğum zaman olmak isteyeceğim başka yer yok
♪ When I am with you, there's no place ♪ ♪ I'd rather be ♪
Seninle olduğum zaman olmak isteyeceğim başka bir yer yok
♪ When I am with you, there's no place I'd rather be ♪
Seninle olduğum zaman olmak isteyeceğim başka bir yer yok
♪ When I am with you ♪ ♪ There's no place I'd rather be. ♪
Ama artık başka biri olmamın zamanı geldi.
But now it's time for me to be someone else.
Başka bir çıkış yolu arayıp bulmamız uzun zaman alır.
If we go looking for another way out, it might be a long time before we find it.
Özür dilerim, bunu başka bir zaman konuşalım.
I'm sorry, let's talk about this some other time.
Çünkü senin yerine her zaman başka birini bulabilirim
'Cause I can always find someone else.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]