Bir saat içinde Çeviri İngilizce
4,624 parallel translation
- Ben bir saat içinde geliyorum. - Tamam.
I'm arriving in an hour.
Bir saat içinde başlayacak bir partiye bir kaç masa ve sandalye teslim etmem lazım Aracım sokağın biraz aşağısında bozuldu.
I'm supposed to deliver some tables and chairs to a party- - it starts in about an hour- - and my, uh, van broke down just down the street.
Bir saat içinde Emily'e kavuşacaksın.
You will be reunited with Emily within the hour.
Bir saat içinde burada olurlar.
They should be here within the hour.
Önümüzdeki bir saat içinde onu beklemiyordum.
I was not expecting her for another hour.
Bir saat içinde havuz başında içeceklerimiz hazır olacak. Bizi geciktireceksin.
We've got drinks pool-side in an hour you gonna make us late
Ne diyeceğim, bir saat içinde bunu sana geri getireyim.
Tell you what, I'll have it back to you within the hour.
- Bir saat içinde.
- I guess in about an hour.
Bulunduğu yere bir saat içinde baskın yapacaklar.
They're gonna raid the location within the hour.
Eşyalarınız toplayın. Bir saat içinde hareket etmeye hazır olun.
Get your gear packed up, ready to move in one hour.
Bir saat içinde Honolulu'dan ayrılacak.
He just booked a flight out of town. Leaves Honolulu in an hour.
Ajansını aradı, Will sahne arkası geçişleriyle geldi, sonra da bir saat içinde Cee Lo'yla bir soyunma odasında harcanıyordum.
He called up his agent, will showed up with backstage passes, and within the hour, I was getting wrecked in a dressing room with cee lo.
Bir saat içinde Spears'le ilgili bilgi gelebilir.
We might have leads on Spears within the hour.
Tamam, bir saat içinde görüşürüz.
OK, listen, see you in about an hour. OK.
Bir saat içinde orada olacağım.
I'll be there in an hour.
Bir saat içinde.
In an hour.
Bir saat içinde karımı gömmem gerekiyor.
I gotta bury my wife in an hour.
- Asit pirinci bir saat içinde eritmiştir.
Acid would've eaten through that in about an hour.
Son yemeğimi bir saat içinde verecekler.
They were gonna serve my last meal in an hour.
Arkady, bir saat içinde Mesken'den çıkmış olacak.
Arkady will be leaving the Rezidentura in one hour.
Bu toplantı bir saat içinde gerçekleşecek, Claudia.
This is happening in one hour, Claudia.
Son bir saat içinde bir şey yedin ya da içtin mi?
Did you eat or drink anything in the last hour?
Eğer bir saat içinde gitmezsen sen uykudayken bu köpeğin bağırsaklarını sökerim.
If you don't go within the hour, I will gut this dog whilst you sleep.
İtfaiyeciler alevleri söndürdü. Bir saat içinde yangını kontrol altına almış olurlar.
Firefighters have knocked down the blaze and expect to have it under control within the hour.
Yarılanma süreleri 20 saniyeden az ve bir saat içinde bunu elde ediyoruz.
Its half-life is less than 20 seconds and within an hour we have this.
Dışarıda oturduğum bir saat içinde içeriye üç kadın girdi ve hepsinin yanında bir erkek vardı. Adamlar binaya neşe içinde girip binadan muhtemelen 200 dolar fakirleşmiş olarak çıktılar.
I sat outside here for an hour and watched three ladies enter with three gentlemen, each of whom departed with a spring in his step and probably 200 bucks poorer.
USS Borealis, bir saat içinde planlanan varışını yapacak.
USS Borealis- - scheduled arrival's in one hour.
Bir saat içinde burada olmazsan, Catherine'i bir daha göremezsin.
You're not here within the hour, you won't see Catherine again.
Ben de bir saat içinde orada olurum.
I'll be there within the hour, all right?
Güvenlik prosedürleri gereğince bir gereklilik var. Grip aşısı dağıtılmadan önce 24 saat içinde bağımsız bir şekilde test edilmeli.
There is a requirement, as part of the procedural safeguards, that the flu vaccine must be independently tested in situ 24 hours before its release.
- Son bir saat içinde yedinci.
That's seven in the last hour.
İki saat içinde Pawnee Ortakları hakkında bir basın konferansına katılacağım.
I have a press conference about the Pawnee Commons in two hours.
- Ülkedeki her bir KGB ajanının nerede saklandığını ve son yirmi dört saat içinde neler yaptığını öğrenmek istiyorum.
- I need to know where every KGB officer in the country is and what they've been doing for the past 24 hours.
Tamam, benimle 24 saat içinde buluşması için bir mesaj bırakırım.
All right, I'll leave a signal for her to meet in the next 24 hours.
Eğer bu adamı önümüzdeki sekiz saat içinde öldürmezsem kızımı bir daha geri getiremeyeceğim.
And if I don't kill this guy in the next eight hours... I'm never going to get her back.
- O zaman sormalıydın, çünkü bir saat önce arabayı getirdiler ve içinde süper şeyler buldum.
Well, you should be asking, because they dropped it off an hour ago, and I found much goodness inside.
Ama ne zaman birini defetse daima içinde muhteşem bir elmas saat ya da bilezik olan bir Cartie kutusu verir.
On the upside, when he dumps someone, there's always a Cartier box with a gorgeous diamond watch or an anklet inside.
Bu bir katı 2 saat içinde araştırmamız gerekiyor demek oluyor. Doğru.
That means we need to clear a floor every two hours.
72 saat içinde arkadaş canlısı bir konuşma yapacağız. Barbara Walters ya da Anderson Cooper ile.
In the next 72 hours, we do a-a friendly sit-down - - you know, Barbara Walters, Anderson Cooper.
Plajdaki mülküne harcamaları ve Suffolk Bölgesi'ne bir tren bileti var. Hepsi son 24 saat içinde yapılmış.
Payments on the beach property and a train ticket to Suffolk County, all in the last 24 hours.
Planımız yarım saat içinde başka bir saldırı başlatmak.
The plan is to launch another coordinated attack in a half hour.
Bir saat içinde karımı gömmem gerekli.
I've gotta bury my wife in an hour.
Angie, bu sıcaklıklarda, bir insanın vücudu üç saat içinde tamamen küle dönüşür.
Angie, at these temperatures, a human body would've been completely reduced to ash in three hours.
Parayı 24 saat içinde göndermezseniz daha hayati bir organımı kaybedeceğimi söylüyor.
He says that you need to pay up in 24 hours, or else I'm going to lose something less cosmetic!
Birkaç saat içinde bir doz daha vereceğim.
I'll administer another dose in a few hours.
Şükürler olsun ki ufaklıkların hepsi 24 saat içinde hiçbir zarar görmeden bir hastaneye ya da kiliseye bırakıldılar.
Thankfully, each of the little ones was returned to a church or hospital totally unharmed within 24 hours.
O bir şey... 24 saat içinde bir hastaneye ya da kiliseye zarar vermeden bırakıyor.
He doesn't... He's returned all of the children unharmed in the first 24 hours, either to a church or to a hospital.
Yarım saat içinde bir tartışma programına gitmem gerekiyor.
I have about a half an hour discussion with New Right.
Oyun bir iki saat içinde.
Game's in a couple hours.
İçinizden biri son 24 saat içinde bir tablet bilgisayar edindi mi?
Have any of you acquired a tablet computer in the last 24 hours?
İyi bir adam bir kaç saat içinde ölecek.
A good man is gonna die in a couple hours.
bir saat sonra 47
bir saat 138
bir saat mi 31
bir saat önce 42
bir saat kadar önce 20
içinde 110
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir saat 138
bir saat mi 31
bir saat önce 42
bir saat kadar önce 20
içinde 110
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şey sorabilir miyim 139
bir şeyler içelim mi 27
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şeyler var 19
bir şey söyle 257
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028