Bir saat önce Çeviri İngilizce
4,578 parallel translation
Bir saat önce arama emriyle geldiler.
They showed up an hour ago with a search warrant.
Bir saat önce kendisini taburcu etmiş.
[Sighs] He checked himself out an hour ago.
Bomba uzmanı veya F.T.A. ya da adı her ne haltsa bir saat önce gitti.
The bomb tech, or F.T.A., or whatever the hell you call them, left a half hour ago.
Evet, üzerinde aylarca çalıştın ama biri senden bir saat önce işi yaptı.
Yeah, you spent months working on it, and then someone got there an hour ahead of you.
Bakın, bir saat önce Grand Central'e paranın kalanını almak için yürüyordum.
Look, an hour ago, I was walking to Grand Central to get the rest of the cash, and I just...
- Bir saat önce yemek söylemiştim.
I ordered dinner over an hour ago.
Bir saat önce...
An hour ago...
Polis cesedini bir saat önce bulmuş.
The police found her body an hour ago.
Doktor, Dwight'ın bir saat önce taburcu edildiğini söyledi.
The doctor said Dwight was discharged an hour ago.
Cruiser onları bir saat önce burada balık yemi ararlarken görmüş.
Cruiser saw'em down here an hour ago, jigging lures off the bottom.
Hayır, bir saat önce çıktı ve telefonuna cevap vermiyor.
- No, he won't answer his phone.
Lillian bir saat önce arayıp söyledi.
- Lillian called me an hour ago.
Bir saat önce eski Hobart fabrikası civarındaki evsiz bir çift aşina profillere uyan bir sürü çete üyesi ve motosikletli adam görmüş.
An hour ago, a homeless couple out by the old Hobart plant saw a bunch of gang members and guys on motorcycles. They fit a familiar profile.
- Şu anda gitti ama bir saat önce araba Echo Park'ta bir depoda park etmişti.
- Where? - It's gone now, but... an hour ago, the car was parked at a warehouse in Echo Park.
- Bir saat önce Yvette'yi yaşam destek ünitesinden çıkardılar.
They took Yvette off life support an hour ago.
Kalıntılar, bir köpek bakıcısı tarafından bir saat önce bulundu.
The remains were found by a dog walker one hour ago.
Bir saat önce söyledim, içeride polis istemiyorum.
I told you an hour ago, I don't want any cops in here.
Daha önce bir ekip gönderdik, ancak yaklaşı bir saat önce bağlantıyı kaybettik.
We already sent out a team, and we lost track of them about an hour ago.
Soygundan bir saat önce kuyumcu dükkanından iki blok ötede bir parkmetredeydin.
two blocks from the jewelry store an hour before the robbery.
Bir saat önce hasta olup çıktığını söyledi.
Said he called in sick an hour ago.
Bir saat önce Gail Bertram Doğu Sacramento'da bir polis memurunu öldürdü.
About an hour ago, Gail Bertram killed a cop at a gas station in east Sac.
Şunu bir saat önce görseydim işime yarayabilirdi.
That would've been nice to know an hour ago.
Agakian Flatlined bir saat önce hastanede.
Agakian flatlined an hour ago at the hospital.
Ve görüldüğü kadarıyla, bu oyuna, vurulmadan bir saat önce başka birinin ip adresini kullanarak giriş yapmış.
And it looks like he logged into this account an hour before he was shot, using someone else's IP address.
- Bir saat önce.
- An hour ago.
Bir saat önce bankasında bütün parayı çekmiş.
No, the marina.
Adli Tıp'ın söylediği ölüm saatinden bir saat önce.
One hour before the coroner's time of death.
Bunu bir saat önce söylemiştin.
That's what you said an hour ago.
Yaklaşık bir saat önce, Senato Çoğunluk Lideri onun nerelerde olabileceği hakkında benimle bizzat iletişime geçti.
About an hour ago, the Senate Majority Leader contacted me personally to check on her whereabouts.
Bir saat önce.
Uh, like, an hour ago.
Bir saat önce, tabletlerinizdeki adam bayılmadan önce Baltimore sokaklarında avare bir şekilde gezerken bulundu.
An hour ago, the man on your tablets was found wandering the streets of Baltimore before he collapsed.
Daha bir saat önce geldim.
I just got in an hour ago.
Aspen'den Cabo tatiline geçmeden önce bir saat yakalayacağım ancak.
I only get him for an hour between his vacations in Aspen and Cabo.
Evet, bir saat önce.
Yeah, about an hour ago.
Birkaç saat önce vücudunda bir delik vardı.
A couple hours ago, you had a hole right through you.
11 : 40'ta gönderilmiş yani vurulmadan bir saat kadar önce.
It was sent at 11 : 40, which is less than an hour before the shooting.
Growler'da iki kabin aşağıda kalan bir adamdan mesaj aldım yarım saat kadar önce.
I just got hit up on Growler about an hour ago by a guy staying two cabins down the road.
Müşterimin yeğeninin telefonunu aldım az önce. Programını ayarlamış. Sana yarın saat 4'te bir röportaj ayarlayabilmiş.
Uh, so I just got off the phone with my client's niece, and her schedule is packed, but she can fit you in for an interview tomorrow at 4 : 00.
Bir keresinde, maskesini çıkarınca kadın olduğunu anladığım bir kadınla 2 saat sevişmiştim.
I once made out with a woman for two hours before I realized that it was a woman.
Hey, Gina, bir saat kadar önce nem oranının kaç olduğuna bakabilir misin? Bir de hangi Ay döngüsündeyiz?
hey, gina, can you look up what the humidity was about an hour ago and also what moon cycle we're in?
Bir keresinde üç saat geç geldi.
Once, he comes in three hours late.
Yolun karşısındaki çamaşırhanedeki kadın iki saat önce bir adamın buraya geldiğini görmüş.
Woman across the road in the launderette said she saw a man come in here about two hours ago.
İki saat önce Beyaz Saray'da Başkan Coolidge ile bir toplantı yapma şerefine nail oldum. Bu toplantıda Başkan yönetimindeki çok önemli atamalarından birini yaptı.
Two hours ago, I had the privilege of attending a brief ceremony at the White House where President Coolidge made what I consider to be one of the key appointments of his administration.
Bir saat kadar önce Astsubay Wells'in bilgisayarına bakmak için geldi. Ve sürekli "teşekkürler", "lütfen" diyordu.
She came down here an hour ago, asking to look at Petty Officer Wells'computer, and she was all "pleas" "and all" thank you " "
Bir kaç saat önce şehir merkezindeki bir Chicago lokantasında yalnız bir silahlı adam 3 kişiyi ateş ederek öldürdü.
A few hours ago, a lone gunman shot and killed 3 people inside a downtown Chicago diner.
Trevor yarım saat önce bir benzin istasyonunda eyâletler arası doldurmuş.
Trevor filled up at a gas station off the interstate a half hour ago.
Gil Bellamy ve Mitchell Roma. İki saat önce bir şilte deposu önünde tartışıyor.
Gil Bellamy and Mitchell Rome, arguing outside a futon warehouse two hours ago.
24 saat önce, Ron Hill adında bir Pentagon danışmanı Bahreyn Deniz Kuvvetleri Merkez Komutanlığında öldürüldü.
24 hours ago, a Pentagon consultant named Ron Hill was murdered at the Naval Central Command in Bahrain.
- Bir kaç... saat önce, Hayes, Hollywood'daki otelleri aramış.
A couple of hours ago, Hayes did a search for motels in Hollywood.
" Bir saat kadar önce eczanede karşılaştığın adam.
" the guy you met at the drugstore an hour ago.
Bir saat kadar önce.
About an hour ago.
bir saat sonra 47
bir saat 138
bir saat mi 31
bir saat kadar önce 20
bir saat içinde 57
önce 471
öncelikle 448
önceden 33
önceleri 26
önce sen 213
bir saat 138
bir saat mi 31
bir saat kadar önce 20
bir saat içinde 57
önce 471
öncelikle 448
önceden 33
önceleri 26
önce sen 213
önce ben 89
önce ben sordum 18
önce para 23
önce ben geldim 22
önce siz 62
önce sen git 20
önce ben gördüm 23
önce bayanlar 26
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
önce ben sordum 18
önce para 23
önce ben geldim 22
önce siz 62
önce sen git 20
önce ben gördüm 23
önce bayanlar 26
bir şey değil 1063
bir şey yok 987
bir şey olmaz 235
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028
bir şeyler içelim mi 27
bir şey sorabilir miyim 139
bir şey mi oldu 310
bir sabah 32
bir şeyler içelim 56
bir şey söyle 257
bir şeyler var 19
bir şey söyleyebilir miyim 105
bir sorun mu var 1028