English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ F ] / Fakat ben

Fakat ben Çeviri İngilizce

4,989 parallel translation
Askeri e-posta sunucusunda sıra dışı bir şey yok, fakat ben az önce kişisel e-posta hesabında bir şey buldum.
Uh, nothing unusual on the military server, but I... just got a hit off his personal e-mail account.
Fakat ben sinir bilimini tercih ettim.
But I chose to focus on neuroscience.
İyi ama öyle ya da böyle hala bu odada fakat ben...
She is fine and is also still in the room. More or less. But I...
Fakat ben sen değilim.
But I'm not you.
Emrim altında bulunan askerlerden hiç biri bunu bilmiyor fakat ben asıl bir sağlıkçı olarak programlandım.
None of the soldiers under my command know this, but I was originally programmed to be a medic.
Fakat ben kolyenin etkilemediği az sayıda kişiden biriyim.
But I'm one of the few people the charm doesn't affect.
Fakat ben yine de onu soğan halkalarından uzak tutuyorum.
But I wouldn't be serving him any onion rings either.
- Teşekkürler, fakat ben susamadım.
- Thanks, but I'm not thirsty.
Fakat ben onların...
! But I want to hear...
Fakat ben onu nasıl durduracağımı biliyorum.
But I know how to stop him.
Fakat ben Jack'i arayabilseydim...
But if I could just call Jack...
Fakat ben su nereye akarsa oraya giderim.
But I'm going to go where the tide flows.
Fakat ben ihtimal vermiyorum.
But I wouldn't count on it.
Dinde yanlış olan daha pek çok şey var fakat ben en çok gerçekle, gerçeğin güzelliğiyle gerçeğin şiirselliği olan bilimle ve dinin bilimsel bir açıklama gibi görülmesiyle ilgileniyorum. Rakip bir bilimsel açıklama ama fazlasıyla ruhsuz, fazlasıyla sıkıcı ve fazlasıyla değersiz.
There are all sorts of other things wrong with it but I mostly care about truth, the beauty of truth, the poetry of reality which is science and the tact that religion as a scientific explanation... it is a competing scientific explanation... it's so dull, it's so boring, it's so petty.
Fakat ben esas meseleye geri döneceğim şöyle ki buna dayanarak da olsa gerekli adımları atmıyorlarsa...
But I'm coming back to the nub of the question which is that even if they don't take any action based upon it...
Fakat ben bununla mukayese edilebilecek en ufak bir şey yapmıyorum.
But I am not doing anything remotely com parable to that.
Fakat ben Tanrı'ya inanmıyorum.
But I don't believe in God.
Biliyorsun, Walt seni belki de asla affetmeyecek, fakat ben bu konuda çabalıyorum.
You know, Walt may never forgive you, but I'm trying to make this work.
Anlayışla karşılayacaktır, fakat ben söylersem daha iyi karşılar.
He'll understand, but... but I think he'll take it better coming from me.
Fakat ben bunu bilmiyordum.
But I didn't know that.
Bunu çok söylüyorsun, fakat ben doğru olduğunu düşünmüyorum.
You say that a lot, but I don't think it's true.
Bu onun isteklerini kendi isteklerinin önüne koymak kadar basit, fakat ben uzman değilim.
It's as simple as putting his or her needs before your own, but I'm no expert.
Fakat ben aşkı temsil ettim ve şu an bir kayanın altında ezilmiş halde bulunmuyorum.
But I represented love, and I am not the one smashed under a rock right now.
Fakat ben muhafızın olarak görevlendirildim.
But I've been nominated as your jailer.
Halk kardeşlerinizi öldürdüğümü söylüyor... fakat ben sizin, masum olduğumu bilmenizi isterim.
People are saying that I killed your brothers... .. but I want you to know that I am innocent.
Fakat ben çalışacağım.
But I'll be practicing.
Los Angeles'a kaçtık, fakat ben daha çok ciddi bir aktördüm.
L.A. TO BECOME COMEDIANS, BUT I'M MORE THE SERIOUS ACTOR.
Fakat ben çok güzelim.
But I'm so pretty.
Fakat ben... Uzaktayken öldü.
But he died while I was... away.
Fakat ben burada hiç bulunmadım.
But I was never here.
Claire bana Chicago'ya iş seyahatine gittiğini söylemişti. Ben de ona orada yaşanan korkunç fırtınayı sordum. Fakat orada fırtına falan yoktu.
Claire told me that she was on a business trip in Chicago, and I asked her about the horrible storm that they had there.
Fakat bunun bir sebebi olmalı. Neden ; bütün bunlar ben buraya Döndüğümde başladı.
But there must be a reason why I'm back where it all began.
Fakat buradaki her şey hazır olur olmaz ben kendi yoluma giderim.
But as soon as everything's ready here, I'm going my own way.
Ben, bir arkadaşın evinden bazı şeyleri toplayacaktım, ve gitmem lazım fakat size de soruşturmanızda iyi şanslar.
I'm just, uh, picking some stuff up from a friend's place, and I gotta go, but good luck with your investigating.
Ben Depo'ya aidim fakat sen çok önemli bilgiler taşıyorsun.
I belong with my Warehouse. But you... You carry the most valuable information.
Ben de öyle, hem de çok fakat korkarım ki işin sonunu bilmiyoruz.
I do too. A lot. But I'm afraid we just don't know his endgame yet.
Fakat bana Bayan Frederic'i nasıl kurtaracağımızı söyleyeceksin ve ben de seni vekillere tek parça halinde teslim edeceğim.
But you tell me how to save Mrs. Frederic, and I'll make sure that you get handed over to the Regents in one piece.
Aslında bu büyük bir ipucu olabilir fakat eğer ben o fotoğraftan Margo'nun apartmanını tanıyamasaydım bu noktaya gelemezdik. İşte bu yüzden bu gece her birinizin Wall Street'in Eşleri programını izlemeniz gerektiğini düşünüyorum.
You know, this could actually be our big break, only we may not have gotten to it if I hadn't recognized Margo's building in that photo, which is why I think each of you should watch some "Wives Of Wall Street" episodes tonight- -
Ben... bir plan yapmak için bir şansım olmadı, fakat...
I... I didn't actually have a chance to come up with a plan, but...
Fakat şimdi ben döndükten sonra, beni sevmediğini söyledi.
But now that I've returned, he says he does not love me.
... bu biraz daha kabaracak, ve ben onun yanmasını istemiyorum, fakat bu güzel şurubu çekmesi için biraz daha beklemem gerek.
WOMAN ( on TV ) :... it's gonna get thicker, and I don't want it to burn, but I'm waiting for it to come to a nice syrup consistency.
Fakat, benden önceki birçok bilim adamı gibi ben de yenilgiyi kabul etmek istemiyorum.
However, like many scientists before me, I refuse to admit defeat.
Fakat ya tam o sırada ben olaya müdahale etsem?
But what if I interrupted the procedure right there?
Sizi ben kandırmıyorum. Ventress olduğunu sanıyorum fakat emin olamıyorum.
I would assume Ventress is, but I can't be sure.
Ben de gittiğini sandım. Fakat sonra içeri girdiğimde bana saldırdı.
That's what I thought, too, but then she attacked me when I got inside.
Fakat onun bütün istediği ben isem... annen çok karmaşık bi kadın.
But if all she wants is me... your mother is a complicated woman.
Owen ve ben biraz muhabbet ediyorduk, ve... biliyorum kulağa çılgınca gelebilir, fakat... şehirde biraz daha kalma konusuna ne dersiniz?
Owen and I were just talking, and... I know this might sound crazy, but... how would you two feel about sticking around town a little longer?
Fakat, ben gerçekte bu çocuğun bir yaratık tarafından kaçırılıp öldürüldüğünü düşünüyorum.
But I think that in reality this child was kidnapped and killed by the creature...
Bak, üzgünüm, yalan söyledim, fakat biliyorsun, kuralları ben koyarım.
Look, I'm sorry I lied, but, ya know, I make the rules.
Cheshire, ben genelde suikastçılara göz yummam fakat son birkaç haftadır Vatozun beni tehdit etmesinden ötürü...
Well, Cheshire, I don't usually condone the behavior of assassins, but given the way Manta's treated me the last few weeks...
Ben de. fakat bu elimizdeki tek koz.
Well, neither do I, but it's the only leverage we've got.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]