English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → İngilizce / [ G ] / Gayet tabii

Gayet tabii Çeviri İngilizce

202 parallel translation
- Gayet tabii.
- Sure.
Hayır, gayet tabii, Bay Wilson.
No, of course not, Mr. Wilson.
- Gayet tabii.
- Quite.
- Gayet tabii.
- Fair enough.
- Gayet tabii.
Naturally.
Evet, gayet tabii.
Yes, indeed.
- Gayet tabii.
- You bet.
- Gayet tabii.
- It's an easy one.
Gayet tabii. Çekici bir ortam yakalandıktan sonra niye onu mahvedelim ki?
Once you've got a winning combination, why mess around with it?
Gayet tabii.
Quite sure.
Gayet tabii.
Naturally.
Gayet tabii, Jonas da bunu apaçık görebiliyor.
Naturally, Jonas would see clearly.
ve, gayet tabii, seni merak ettim.
And, of course, I've been worried about you.
Gayet tabii. Bankaya çek falan yatırılmayacak.
There will be no check placed on deposit.
Gayet tabii.
You bet.
Gayet tabii öyle!
You bet it does!
- Gayet tabii ki yorgunum.
- You bet I'm tired.
Gayet tabii ki. 203 kişinin hayatından sorumlu olmaktan yorgunum misyonların riskini hesaplamaktan ve kimlerin ekibe gireceğinden.
You bet. I'm tired of being responsible for 203 lives, of deciding which mission is too risky and who's going on the landing party.
Filmin o dönemde geçtiğinin gayet tabii farkındayım.
I am well aware... that that is the period of the film. 1878.
Gayet tabii.
- Sure enough.
Gayet tabii.
Sure.
Gayet tabii, barışsever insanlarsınız siz. Canınıza tak edene kadar dayanırsınız.
Exactly you are a peace loving people up to your necks and fore bearers
- Gayet tabii, buyurun.
- Yes, in you come, young man.
Gayet tabii.
Yes indeed.
Gayet tabii.
Yeah, sure.
Gayet tabii.
Yes, definitely.
Gayet tabii.
Yes, obviously.
Sara, gayet tabii mecbursun.
You most certainly do.
Gayet tabii.
Hell, yes.
- Gayet tabii.
- Of course.
- Gayet tabii!
- Of course.
- Gayet tabii. - Sizi rahatsız etmeyeyim. - Teşekkürler.
And I suppose you've got about eight things cooking.
- Gayet tabii.
- Absolutely.
Gayet, nazikçe arandım tabii ki.
It was quite nicely done, of course, but think of it!
Gayet tabii.
By all means.
Gayet tabii istifa edeceğim.
And i will naturally resign.
- Tabii, gayet güzel.
- Sure, it's fine.
Tabii ki Irving gayet iyi biliyordu ki, Hughes'u gizemli yapan şey... zaten Hughes'ü doğuştan gizem yaratan bir kişi olmasını sağlayan şeydi.
Now, of course Irving knew very well that whatever made Hughes a mystery... was whatever had made Hughes himself a born mystery maker.
"Gayet tabiî." "Hangileri?"
"Yes, indeed." "What do you have?"
Gayet tabii, sen bir delisin!
What is wrong with you?
- Gayet iyi tabii.
Great. Of course...
Tabii, gayet iyi biliyorum.
Yeah, yeah, I know.
Tabii bu tesadüf de olabilir, gayet.
But it can be a coincidence, clearly.
Ben Tony'yi sahile çıkarır çıkarmaz o oğlu olacak caniyle bir olup benim için bir iyilik düşünmeleri de gayet mümkün tabii.
Once I get Tony on the shore there is a distinct possibility that he and his goombah son have got some plans for me.
- Evet, tabii ev gayet iyi.
Oh, yeah, of course, a- - a house is definitely good.
Bu alanda, tabii ki, Thunderball, gayet başarılı bir iş çıkarmıştır.
And in which field, of course, Thunderball was a notable success.
- Oldukça kolaydı, gayet doğal geliyordu. - Tabii
It was easy, came natural.
Tabii anlıyoruz. Gayet açık, öyle değil mi, Danny?
Sure we do. lt's very clear, isn't it, Danny?
Aslında, hepimiz gayet iyiyiz, tabii Hallie Parker bizim bilmediğimiz bir şey biliyorsa o başka.
Actually, we're all quite fine, unless Hallie Parker knows something we don't know.
lanet gayet basit, tabiî ki ihtiyacım olan malzemeleri bulursanız.
The curse is really simple, as long as you have the ingredients I need.
- Gayet tabii.
- May I? - Of course.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]